-Lise'de başladım sözlük okumaya-
Dil, insanın kendini anlatma aracıdır. İnsan, dilini sözcükler aracılığı ile kullanır. Özcesi, sözcük dağarcığımız ne kadar zenginse dilimizde o kadar zengindir. Bu da, kendimizi en iyi biçimde anlatmayı, Olayları algılama ve yorumlama da en az hataya düşmeyi sağlar. Bir araştırmada, Batı ülkelerinde bir ilkokul öğrencisinin konuştuğu sözcük sayısının 1500 dolayında olduğu saptanmış. Bir yerde okumuştum, bizim aydınlarımızın konuştuğu sözcük sayısı da bu kadarmış. Kimi aydınlarımıza bakarak, bu sayıda bir abartma olduğunu düşünüyorum.
***
Sokakta tanık olduğum ye konuşma beni özendirdi, bu yazı için: 'Bütün gece sözlük okudum' dedi oğlan kıza. 'Hadi canım sende' dedi kız oğlana: 'Sözlükte okunur mu hiç?' Oğlan sürdürdü konuşmasını: 'Okuduğum kadarıyla gördüm ki, sözcüklerdeki anlam yoğunluğunu yakalamak, zengin çağrışımları algılayabilmek için sözcüklerin büyüsünü keşfetmek gerekiyor. Bu nedenle, ilk okuyacağımız hatta mutlaka okumamız gereken kitapların sözlükler olduğunu düşünüyorum artık.' Yine bir araştırmada saptanmış ki, ülkemizde basılı on milyon sözlük varmış. Düşünüyorum da, yabancı dillere ait ülkemizdeki sözlüklerin sayısı kim bilir bunun kaç katıdır.
***
Sözlükler kadar Yazım Kılavuzları'nın da aynı kaderi paylaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. En az sözlükler kadar önemli bu kitapları da çok azımız okuyoruz. Okullarda öğrendiğimiz, ama bir daha güncellemediğimiz dil bilgisi kurallarıyla yazıyoruz. Oysa doğru, iyi, güzel okuyup yazmanın temeli bu kılavuzlarla atılır. Bunların da kitaplıklarımız da yer aldığını söyleme olanağı yok ne yazık ki! Sözlüğe, Yazım Kılavuzu'na bakarak yazmak gibi bir alışkanlığa da sahip değiliz çoğumuz.
Bir gazete, 'Yüz bezdiren gün' başlığını koymuş yazısına. Yanlış: doğrusu 'Bezdiren 100 gün' olmalıydı. Yine bir gazete de 'İthal fuhuşta rekor kırıldı' diyen bir haber vardı. Yanlış: İthal, yani dışalım 'mal'lar için kullanılan bir terimdir. Çünkü örnekleri çoğaltırız ama bu iki örnek, sözlüklerin ve sözcüklerin önemini kavramaya yetiyor sanırım. Bu nedenle, yeni öğretim yılı başlarken, öğrencilerimize sözlük okumalarını, yazım kılavuzu kullanarak yazılarını yazmalarını öneriyorum.
Gazetecilik ve dergicilik çalışmalarında gördüm ki, yazı gönderenlerin çoğu (Türkçe öğretmeni olduklarını özellikle belirtenler başta olmak üzere) ne yazık ki, dilimizi, sözcükleri, yazım kurallarını özenle kullanmıyorlardı. Aynı özensizliği bürokratik yazışmalarda da görüyoruz. Dahası, çoğu yazarların bile buna gerek duymadıklarını da görüyorum.
***
Bu alanda önemli bir sorun da dilimizin, yabancı sözcüklerin saldırısına uğramış olmasıdır. Bu da bir rastlantı değil kuşkusuz: Yabancı dil öğretimi ile yabancı dille eğitim karmaşasının sonucudur ve bu, birden bire olmadı... Yazılı, sözlü, görsel araçlarıyla medya (Basın Yayın Âlemi), kültür emperyalizmin hizmetinde olduğu sürece de bu işgal önlenemeyecektir. Promosyonla, sponsorlukla, reklamlarla, tabelalarla, markalarla, mallarla, maçlarla, kanallarıyla bunların hizmetini veriyor medyamız.
Böyle bir ortamda; Mahzur sözcüğü, mahsur'a dönüşür sakınca denmesini bilmezsek... Tazminat'ı Tanzimat olarak algılar, düzenleme sözcüğünü duymamışsa o kişi... Sınav varken İmtihan'ı yeğleyen biri bu sözcüğü ile karşısındakinin İmtihan demesine yol açabilir... Tavsiye yerine Öneri denmezse, elbette tasviye yanlışına düşer insan. Ayrıntı diyeceği yerde tafsilat diyen birisi tavsilat, Moloz dururken Hafriyat'ı kullanan biri Harfiyat demekten alamaz kendini.
Bir TV kanalı 'Spor Suare'yi' izletir bize… Bir gazetenin 'Televizyon ekinin adı TV Guide olur... TV kanalının adının da Show, Flash, Star olmasında sakınca görülmez... Bu nedenlerle dilimizin korunması amacıyla bir yasa çıkarılacaktı; ne oldu bilmiyorum. Ama biliyorum ki, dil, yasayla korunmaz... Dilimizi sevmez, özenle kullanmamızı sağlayacak bilgiyle donanmazsak... Cumhurbaşkanı Fransızca, Başbakan yarı Türkçe- yarı İngilizce, Muhalefet Lideri Arapça-Osmanlıca karışımı bir dille konuşmakta sakınca görmezse... O dile, sıradan insanlar nasıl sahip çıkabilir.
Çok sözcük, kendini daha iyi ve kolay anlatma olanağı verir insana. Okuduğunu daha iyi anlar, kavrar insan. Sözcük sayısı, bilir zenginliğini nasıl göstereceğini onun için zenginliğe kavuşmanın yolu elbet sözcüklerden geçecektir. Öyleyse... Sözlük okuyalım, yazım kılavuzunu elden bırakmayalım, derim.