Yakın zamana kadar dünyanın bir köşesinde kendi sorunlarıyla boğuşan bir ülke olarak görülen Ukrayna, savaş alanına döndü...

Sonra bir anda televizyon ekranları, yıkılan binalar, annelerinin elinden tutmuş kaçışan çocukların görüntüleriyle doldu...

İnsanlar bu görüntüler karşısında doğal olarak irkildiler. 'Doğal olarak' diyoruz, çünkü normal olarak nitelenebilecek hiç kimse bu tür sahneler karşısında tepkisiz kalamaz...

Ancak unutmayalım ki, hiç bir çatışma da sebepsiz olamaz.

***

Sebeplere gelince...

Bunları anlayabilmek için önce iki ülke arasındaki ilişkilere, sonra da Ukrayna'nın geçmişine bakmak gerekiyor...

Ancak bunu yapmak hiç de kolay değil...

Çünkü Ukrayna dediğimiz zaman, 1917 yılında Rus İhtilali sonrasında kendi kaderini tayin hakkını kullanarak Sovyetler Birliği'nin bir parçası olan, daha sonra Sovyetler Birliği dağıldığında bağımsızlığını ilan eden...

Halkının bir bölümü Slav kökenli Rusça, diğer bölümü tıpkı Rusça gibi Slavca'nın bir versiyonu olan Ukraynaca konuşan...

Genel olarak Hıristiyan olsa da Ortodoks ve Katolik olarak yüzlerce yıl geriye giden geçmişten gelen dinsel çatışmaları devralan...

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Sovyetler Birliği Nazi Almanyası tarafından işgal edildiğinde halkının bir bölümü diğer bölümünü katletmek için işgalcilerle işbirliği yapan...

Ortodoks kilisesine mensup olanların bir kısmı Moskova Patrikliğine, diğer kısmı İstanbul'daki Rum Ortodoks Patrikliğine bağlı olduğu için aynı 'mezhep' içinde bile 'hizip çatışmaları' yaşayan...

Kruşçev gibi bir Ukraynalı'yı uzun yıllar boyunca tüm Sovyetler Birliği'nin başkanı yapan...

Bağımsızlık ilan ettikten sonra Sovyetler Birliği döneminde tüm ülkenin en büyük sanayi ve madencilik merkezi olan Donbass bölgesini ve Kruşçev'in Ukrayna'ya 'bağışladığı' Kırım'ı kendi topraklarına katan...

Hükümetin izlediği ayrımcı ve baskıcı politikalar nedeniyle daha sonra bu bölgeleri tekrar Rusya'ya kaptıran...

Sonra da geri alabilmek için İkinci Dünya Savaşı yıllarında kendi vatandaşlarını katletmiş faşist liderleri 'milli kahraman' ilan eden...

En önemlisi de ABD güdümlü bir 'turuncu devrim' sonrasında ülke içindeki Rus kökenli vatandaşlarını ülkeden süren, bir sendika merkezinde otuzdan fazla insanı diri diri yakan, bununla da yetinmeyip düne kadar bir parçası olduğu Rusya'yı boğmak için neo-nazileri iktidara taşıyan bir ülke söz konusu.

***

O nedenledir ki, ABD ve Batı güdümündeki medya organlarında her gün saatlerce yayınlanan yıkım görüntüleri ile Rusya medyasında yayınlanan Nazi kolluklu faşistlerin kendi vatandaşlarına sokaklarda yaptıkları işkenceleri gösteren görüntüler belleklerimizde iç içe geçiyor...

Bu görüntülere başarılı bir aktör olarak tanındıktan sonra Ukrayna devlet başkanı olan ve başı sıkışınca bir günde Rus yanlısı olarak gördüğü onbir partiyi birden kapatan Zelenski'nin 'hürriyet mücadelesi çağrıları' ile onu destekleyen neo-nazilerin Rus kökenli kendi vatandaşlarına karşı uyguladığı işkenceler...

Ve Ukrayna ordusunun kendilerine ne kadar iyi davrandığını ballandıra ballandıra anlatan Rus savaş esirlerinin barış çağrılarıyla, 'Rus esirleri kısırlaştırma emrini verdim; onlar insan değil, hamamböceği. Ruslar burada ölecek' diye naralar atan Ukrayna Askeri Sağlık Hizmeti Başkanı Gennadiy Druzenko'nun hezeyanları eşlik ediyor.

***

Dolayısıyla olayı kamuoyu oluşturmak amacıyla programlanmış televizyon ekranlarındaki görüntülere takılarak ele alan yorumculara ya da Lviv'e turistik bir seyahat yaparak sırtında kamuflaj elbiseleriyle poz veren gazetecilere kulak vererek bu olayı anlayabilmek mümkün değil...

Şu günlerde çok kullanılan deyimle 'resmin bütününü görmek için' olayın arka planına bakmak gerekiyor.

***

Okurumuza bu uyarıyı yaptıktan sonra, lafı uzatmadan son söylenecek şeyi en baştan söyleyerek konuya girelim:

Ukrayna'da cereyan eden çatışma yalnızca Ukrayna ile Rusya arasındaki bir çatışma olarak görüldüğü sürece anlaşılamaz...

Bu çatışma dünyayı yeniden şekillendirmek için mücadele eden üç büyük güç, ABD, Rusya Çin arasında İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlamış olan büyük mücadelenin günümüzde geldiği son noktadır... Ancak Irak, Afganistan, Suriye çatışmaları gibi bu savaş da son savaş olmayacaktır!

(Devam edecek)