Dünkü yazımızda "soğuk savaş" döneminde bağlantısızlar hareketinin oluşumuna değinmiş, bu harekete önderlik edebilecek olan Türkiye'nin savaş sonunda ABD blokuyla bütünleşerek bu imkânı yitirdiğini söylemiştik...
Bağlantısızlar hareketinin kurulmasının 1955 yılında Endonezya'da toplanan Bandung Konferansında gerçekleştiği kabul edilir...
Aslında Bandung konferansına Türkiye de davet edilmişti...
Ancak dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, konferansta bloklar dışı kalmak amacıyla toplanan ülkelerin taleplerine karşı çıkarak herkesi "komünizme karşı NATO'ya katılmaya" davet edince başta Hindistan olmak üzere konferansa katılan ülkelerin büyük çoğunluğunun tepkisiyle karşılaşmıştı...
Daha sonra Türkiye, Cezayir milli kurtuluş hareketine düşmanca bir tutum takınarak Fransa'nın yanında yer aldı ve hareketle bütün bağlantılarını kopardı.
***
Zaman içinde giderek güçlenen bağlantısızlar hareketi geniş bir platform halini aldı...
Ancak başlangıçta bu platformun çerçevesi kesin çizgilerle belirlenmiş değildi...
Bu eksiklik 1961 yılında Kahire’de düzenlenen bir hazırlık toplantısında giderildi...
Toplantıda "bağlantısız devletler"in yerine getirmeleri gereken şu beş koşul belirlendi:
1) Farklı siyasal ve toplumsal sistemlere sahip ülkelerin barış içinde bir arada yaşama temeline dayanan bağımsız politikalarına saygı göstermek.
2) Ulusal bağımsızlık hareketlerini desteklemek.
3) ABD ve Sovyetler Birliği tarafından kurulan askeri ittifaklara dahil olmamak.
4) Blok liderlerinden herhangi biri ile ikili askeri anlaşma yapmamak ve onlar tarafından kurulan bölgesel savunma paktlarının dışında kalmak.
5) Toprakları üzerinde bloklardan herhangi biri tarafından kullanılacak askeri üslere izin vermemek.
***
Sayıları giderek artan ve yüzün üzerine çıkan bağlantısız ülkeler daha sonra Belgrad (Yugoslayva, Eylül 1961), Kahire (Mısır, Ekim 1964), Lusaka (Zambiya, Eylül 1970), Cezayir (Cezayir, Eylül 1973), Kolombo (Sri Lanka) Ağustos 1976, Havana (Küba, Eylül 1979), Yeni Delhi (Hindista, Mart 1983), Harare (Zimbabwe, Eylül 1986) ve yine Belgrad'da (Yugoslavya,Eylül 1989) yapılan toplantılarda bir araya gelmeye devam ettiler...
Bu ülkeler hem aralarındaki ekonomik bağları güçlendirdiler hem de Filistin gibi bağımsızlık mücadelesi yürüten toplumlara Birleşmiş Milletler'de destek verdiler...
Ancak 1990 yılında Sovyetler Birliği yönetiminin kendi bloklarını dağıtma ve Batılı ülkelerin piyasa ekonomileriyle bütünleşme kararı almaları koşulları değiştirdi...
"Tek kutuplu" bir hal alan dünyada "bloklardan birine mensup olmama" anlayışına dayalı olarak oluşturulan bağlantısızlık hareketi boşlukta kaldı ve önemini yitirdi.
***
İçinde yaşadığımız dönemde dünyada güç dengeleri yeniden değişiyor...
ABD'nin "küresel" egemenliği yerini yeni güçlerin dünya ölçeğinde etkinlik kazanmaya başladığı "çok kutuplu" bir dünyaya bırakıyor...
Oluşmaya başlayan bu yeni ortam bağlantısızlar hareketinin yeniden canlanması için eskisinden daha büyük imkânlar sunuyor.
***
Eskiden bağlantısızlık,bloksuzluk anlamına geliyordu... Oysa dünya iki blok arasında paylaşılmıştı...
Bu durum hareketin gelişmesinin önünde bir engel oluşturuyordu.
Günümüzde blokların dağılmış olması bağlantısız ülkelerin belirlediği ilkelerin hayata geçirilmesi için daha müsait koşullar yaratmış bulunuyor...
O dönemin süper devletlerinden Rusya, günümüzde bir blokun lideri, bir "süper devlet" olmaktan çok ABD'nin baskılarından kurtulmaya çalışıyor...
Rusya'nın etrafında oluşan Bağımsız Devletler Topluluğu bağlantısızlar hareketinin ilkelerine uygun bir topluluk gibi davranıyor...
Çin, uzun süre ABD'nin siyasi egemenliğine itiraz etmeden güç topladıktan sonra yeniden dünya siyasetine etkin olarak katılmaya yöneliyor...
2000'li yıllarda ABD tarafından işgal edilmiş olan Afganistan ve Irak gibi ülkeler de dahil olmak üzere bir çok ülkede bağımsız politikalar izleme yönünde eğilimler gelişiyor...
Günümüzde Latin Amerika'da oluşan ALBA (Amerikan Halklarının Bolivarcı İttifakı), Asya'da oluşmakta olan Şanghay Beşlisi gibi topluluklar var... Bunlar yeni oluşumun bileşenleri olabilecek kuruluşlar.
***
Bu yazılanlardan da anlaşılacağı üzere adı ne olursa olsun bağlantısızlık hareketinin ilkelerini rehber olarak alabilecek ve uluslararası ilişkilerini bu temele oturtabilecek ülkelerin sayısı giderek artıyor...
Türkiye de bu değişimlerden yararlanabilecek ülkelerden biri...
Ancak bu konu ayrı bir yazının konusu.
Şimdi bağlantısızlık zamanı... (II)
Ertan GÜNÇiNER
Yorumlar