Yılbaşı falan değil ama…

Ben yine de bir soru sorayım:

Geçen yılı nasıl anımsıyorsunuz?

***

Şimdi de geçen yıl dergilerde yayımlanmış bazı şiirlerden seçilmiş şu dizelere bakalım:

'Masada makas mor / Kerpetenli manipülasyon / Malulen kısır kusursuz kısıt / Korkak marjinal / Tutmadan sakal tıraşına cinsiyetleri / Hadım etmek gibiyim.'

'Beni kör bir bıçaktan oydular / sona iliştirdiler sana / keskin keskin soluklarla / bir kervan göçmüş de / boynundaki uçmaktan / aşağıyyyya sarkan dünyaya / hayretimi mazur gör / öksürüp ökşurup kendini dileyen / bir veremliyim belleğinden gizlenen / ölüm kafa yorulacak bir şey değil / değil ölüm kafa yorul: ancak şey bir / ölüm: kafa karış tr an bir şey'.

'Şair aşka yaya yürür / Kaldırım taşlarına gölgesi düşen esrik saçları şehrin / Dudaklarından şair ipliği getirir tebessüm / Yoğurt lafa tutulunca olur ayran / Kız istemeye giden şaire / Kelimelere değip yere düşen çiçekler şahit / Hukuk kuralları doldurmaz batarya / Kadınlar şiirden anlayınca anne olurlar / Bunu anlamaz gözleri yarı yolda kalan / Kafka'nın sırtında uyuyan kifayetsiz kafiye'.

***

Dizeleri alıntılayan ben değilim.

Arif Ay.

Üstelik başka dizeler de var seçip paylaştığı ama ben bu kadarıyla yetindim.

2019 yılında şiir yayımlayan dergileri ve şiir kitaplarını büyüteç altına alan Arif Ay, Edebiyat Ortamı Dergisi (Mart Nisan 2019, Sayı: 67) için yıllık hazırlamış.

Yazdığına göre altmış derginin beş yüze yakın sayısını, üç yüze yakın kitabın elli beşini incelemiş. Şiirler seçmiş yıllık için, dizeler seçmiş. Dahası poetik yazılardan ve söyleşilerden seçme yapmış.

Bu arada günümüz şiiri üzerine kimi saptamalarını da özet olarak kaleme almış '2018 Şiirine Genel Bir Bakış' başlığıyla.

Günümüz şiirinde sözcük israfından söz ediyor ve 'şiir sözcük tasarrufunun en elzem olduğu bir türken, gereksiz sözcük kullanımı en çok günümüz şiirinde görülüyor' diyor.

Şiirlerin 'özsüz'lüğüne, birer 'söz yığını'na dönüştüklerine dikkat çekiyor sonra…

Diyor ki:

'Okura bir estetik tat vermiyor. Okurun hayalini harekete geçirecek, okurla şiir arasında ünsiyet oluşturacak bir yapıya sahip değil günümüz şiiri. Hayatla bağı zayıf. Şair ne kendi içine ne de dışına yolculuk yapıyor. Böyle bir yolculuğa çıkmış olsa mutlaka birimizin kapısının önünden geçecektir.'

Türkçe'mizin şiire yatkın bir dil olmasına karşın 'kekeme'leştirilmesinden yakınıyor…

Sonra da soruyor:

'Bir Yahya Kemal'in, bir Necip Fazıl'ın, bir Nazım Hikmet'in, bir Cahit Sıtkı Tarancı'nın, bir Ziya Osman Saba'nın, bir Behçet Necatigil'in şiirindeki Türçenin tadına günümüz şiirinde de varma hakkı yok mu şiir okurunun?'

Arif Ay'ın, bu saptamalarını somutlamak için seçtiği dizelerden bazılarıydı paylaştıklarım.

***

Şimdi ben de yeniden yazımın başındaki soruya dönüyorum.

Geçen yılı, yani 2018'i nasıl anımsıyorsunuz? Neler yaşadık geçen yıl? Kentimizde, Türkiye'mizde, dünyamızda… Neler yaşadık? Neler yaşadınız?

Peki bu dizelerde, o yaşadıklarınıza, duygularınıza, incinmenize, öfkelenmenize, sevinmenize, alkış tutmanıza değen bir şey bulabildiniz mi?