Son yazımızda Irak’taki Baas rejimine karşı ABD/İsrail desteğiyle yıllarca yıkıcı faaliyet yürüten gerici Barzani hareketinin, Irak’ın işgali sırasında Kürtlerin ulusal haklarını savunan “demokratik bir hareket” kimliğiyle ABD işgaline maruz kalan Irak’ın yıkımına katkıda bulunduğunu...

Kendi ülkesinin petrolüne sahip çıkan ve halkına dünyadaki en zengin ülkelerin bile kendi halklarına sağlamadığı refahı sağlayan Kaddafi’yi linç eden satılık aşiret adamlarının ise “demokrasi mücadelesi veren kahramanlar” olarak lanse edildiğini söylemiş...

“Bu ‘yalan rüzgarı’, yalnızca o dönemde iktidarda olan yönetimleri yıkmak için kullanılmakla kalmadı; Türkiye Cumhuriyeti gibi geçmişte emperyalizme karşı mücadele etmiş ülkeleri suçlamak ve karalamak için de kullanıldı” demiştik.

***

Mustafa Kemal Atatürk yönetimindeki genç cumhuriyetin “devrim kanunları” olarak bilinen reformları yaparken karşılaştığı isyan hareketleri de bu amaçla kullanılan ve çarpıtılmış olan hareketlerdir...

Bunlardan biri olan Şeyh Sait isyanı, açıkça şeriat yanlısı bir kesimin Musul ve Kerkük konusunda genç cumhuriyeti köşeye sıkıştırmak isteyen İngiltere’nin de desteğiyle cumhuriyet yönetimine karşı ayaklanmasıdır...

Bu ayaklanma bastırılmış, sorumluları cezalandırılmıştır.

***

Dersim hareketine gelince, o “iki aşamalı” bir harekattır ve 1937’deki Birinci Dersim Harekatı ile 1938’deki İkinci Dersim Harekatı arasında önemli farklar vardır...

1937 yılında yapılan Birinci Dersim Harekatı, Dersim’de merkezi cumhuriyetin otoritesine karşı çıkan bir grup Dersimli aşiretin köprü ve karakollara baskınlar yaparak başlatmış olduğu bir iç isyandır...

Ülkemizi de etkisi altına alabilecek yeni bir dünya savaşı tehlikesinin büyüdüğü koşullarda ülke içinde fiilen “bağımsız” bir bölge yaratmayı amaçlayan bu isyan, o sırada iktidarın dizginlerini elinde tutmaya devam eden Atatürk tarafından yönetilen bir operasyonla bastırılmıştır. Bu ilk operasyon sırasında toplam can kaybı 265 kişi olmuş, Seyit Rıza’nın teslim olmasıyla harekat durdurulmuştur..

Birinci operasyon döneminde başbakan İsmet İnönü’dür. Ancak Birinci Operasyonun hemen ardından henüz yargılamalar sürerken İnönü Atatürk tarafından görevden alınmış, yerine Celal Bayar atanmıştır.

***

İsmet İnönü, Kurtuluş savaşının ikinci döneminde Mustafa Kemal Paşa’nın Fevzi Paşa (Çakmak) ile birlikte oluşturduğu “ikinci triumvira”nın üç güçlü adamından biriydi...

Atatürk’ün hastalığının ölümcül olduğunun anlaşılmasının hemen ardından (1937 yılında) Çakmak ve İnönü ikilisi Atatürk sonrasında yönetimi ele almak için bir takım girişimlerde bulunmuş, bu durum Atatürk’ün tepkisini çekmişti...

Dersim Harekatı ve Hatay mücadelesi, aynı zamanda Atatürk’ün bu ikiliye verdiği “Ben daha ölmedim!” mesajını içermekteydi.

***

Atatürk, bizzat yönettiği Dersim operasyonun hemen ardından bölgeye bir gezi düzenlemiş, bölge halkına cumhuriyeti anlatmaya ve onları kazanmaya çalışmıştır. Ancak o dönemde yaşanan iktidar mücadelesi nedeniyle bu gezi adeta sabote edilmiştir...

Bu “sabotaj”, Atatürk’ün Dersim’e ulaşmasından hemen önce Celal Bayar’ın cumhurbaşkanlığından yana olan ve Dersim’de operasyonun sürdürülmesinden yana olan Mareşal Fevzi Çakmak ile Celal Bayar arasında bir ittifak sağlamaya çalışan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, onun yardımcısı Şükrü Sökmensüer ve Sökmensüer’in yardımcısı İhsan Sabri Çağlayangil ekibi tarafından Seyit Rıza ve onunla birlikte yargılananların otomobil farları ışığında alelacele idam edilmesiyle gerçekleştirilmiştir...

Bu olayın öyküsü daha sonraki yıllarda bizzat Çağlayangil tarafından “Lise yıllarından başlayarak yerel tarihe ciddi bir merakı olan” Kemal Kılıçdaroğlu’na anlatılmıştır.

(Devam edecek)