Çok büyük umutlarla başladığımız Avrupa Futbol Şampiyonasında daha 2.maçta havlu attık. Aslında aldığımız yenilgiden ziyade sergilenen umutsuz oyun bizleri hem üzdü hem de karamsarlığa düşürdü.
Tabi bizim ümitkar olmamızda yine aynı futbolculardan oluşan Milli takımımızın en son Mart ayında 2022 Dünya Kupası elemelerinde oynadığımız maçlar neden olmuştu. Bunda özellikle Hollanda ve Norveç maçlarında elde ettiğimiz sonuçlar kadar sergilenen futbolun büyük rolü vardı. Ne demiştik hep birlikte; '2002 ruhunu yakaladık', 'Bu jenerasyon inanılmaz', 'Euro 2020'de bu takım tutulmaz', 'Avrupa'nın en büyük 5 ligindeki lejyonerlerle bu takım tutulmaz' diye coştukça coştuk.
Ama gel gör ki evdeki hesap, çarşıya uymadı. İtalya maçında aldığımız sonuç kadar oynadığımız futbol da bizleri tatmin etmemesine rağmen umudumuzu hiç kaybetmedik. Kardeş evi Bakü'de oynayacağımız Galler ve İsviçre karşısında alınacak 6 puana bağlandı tüm ümitler. 'Kötü başladık iyi bitiririz', Yaptık yine yaparız', 'Türkün gücü', 'Turnuva yeni başlıyor' dolduruşlarıyla çıktığımız maçta, onca seyirci desteğine rağmen, Galler bize futbol dersi verdi. Skor çok daha farklı olabilirdi, Bale'nin dağlara taşlara attığı penaltı, kaçırılan fırsatlar… Bizleri sonuca razı etti…
Beklentimiz çok yüksekti veya biz hayal alemine daldık. Hani son 20 yılın altın kuşağı 'Bizim Çocuklar.' Aslında turnuvanın en genç takımına elbette sonsuz kredi tanınmalı ancak bu kredi oyuncular için geçerlidir. Teknik ekibin kadro mühendisliğinde yaptığı hatalar, oyun içerisindeki vasat stratejilerle birleşince sahada varlık gösteremeyen bir takımı izlememize yol açtı. Alternatif üretemeyen oyun yapısı, kulübeden yapılan geç ve hatta anlamsız müdahaleler okları teknik direktör Şenol Güneş'e yöneltti ki zaten hoca da sorumluluğun kendinde olduğunu kabul etti. İsim isim eleştirmek kadrodaki futbolculara haksızlık olur. Çünkü onların çoğu Avrupa'da oynadıkları liglerde kendilerini kabul ettirmiş ve takımları için yararlı işlere imza atmışlardı. Bugün Fransa liginde şampiyonluğa ulaşan kadrodaki 3 Türk futbolcunun kalitesi tartışma götürür mü?
Milli takım demek, koşulsuz, amasız, fakatsız destelemek demektir. Ayrımcıılık yapmadan, ülkemiz için en doğrusu ne ise, onu uygulamak ise takımı oluşturan teknik ekibin görevidir. Gelinen vaziyette anlaşılıyor ki Şenol Güneş'in başında bulunduğu teknik kadro, bu düsturdan uzak bir şekilde davranarak, kadroya aldıkları ve almadıkları isimlerle milli takımımızı tartışılır bir hale getirdi.
Bu genç ekibi turnuvaya mental olarak hazırlamak teknik kadronun işidir. Ayrıca, Milli takımda alacağı görevi rahatlıkla üstlenebilecek, sahada sorumluluk alıp takımı ateşleyecek oyuncuları kadroya çağırmayarak büyük bir hayal kırıklığı yaratıldığından mucize sonucu en iyi 4 üçüncü arasında yer alabilsek bile bugünü kurtarmanın dışında bir işe yaramayacak. Hem Euro 2020'de hem de Letonya maçında kendini gösteren sorunlar çözüme kavuşturulmalı. Zaman yitirilmeden Mili takım için en iyisi ne ise onu yapmak ve ateşle oynamamak lazım.