ABD Başkanı Biden ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk kez yüz yüze görüştüğü NATO Zirvesi nihayet geride kaldı...

'Sonuç ne?' derseniz, ortada somut bir sonuç yok...

Oysa beklentiler çok farklıydı.

***

'Yandaş medya'nın önemli bir bölümü, başta Biden'ın 'Ermeni soykırımı mesajı' olmak üzere iki ülke arasındaki 'pürüzlü' meselelerde Türkiye'nin geri adım atmayacağı yönünde bir hava yaymıştı...

'Muhalif medya'nın bir bölümünde ise, pek açık dile getirilmese de, Biden'ın 'insan hakları' meselesini gündeme getirerek bu alandaki kötü gidişe dur diyeceği umudu vardı...

İkisi de gerçekleşmedi!

***

NATO Zirvesi şu gerçeği bir kez daha açığa çıkardı...

ABD-Türkiye ilişkileri ekonomik, askeri, sosyal, siyasal katmanları içeren 'yapısal' bir nitelik taşımaktadır ve taraflardan herhangi birinin bu durumu değiştirme gibi bir niyeti yoktur...

Aslında 'zirve öncesi gelişmeler' bu gerçeği açıkça ortaya koymuştu.

***

Neydi bu gelişmeler?..

Türkiye, zirve öncesinde NATO müttefiklerinin şiddetle karşı çıktığı Doğu Akdeniz'deki doğalgaz arama faaliyetlerini durdurmuştu...

Libya'da geçici birlik hükümetinin işbaşı yapmasının ardından 'normalleşme' için atılan adımları destekleyeceğini duyurmuştu.

S-400'lerin depoya kaldırılabileceği mesajı verilmiş ve S-400 sözleşmesiyle bağlantılı olarak, Türkiye'de bulunan Rus teknik uzmanların Rusya'ya gönderildiği açıklanmıştı...

Suriye'de yapılan seçimlerde, PYD'nin kendi denetimindeki bölgelerde sınır kapılarını kapatması ve seçimlere katılmayı yasaklaması gibi 'fiili bağımsızlık' anlamına gelen gelişmeler karşısında tepki gösterilmemiş, böylece PYD'ye silah ve para yardımı yapılması karşısında hoşnutsuzluk ifade eden beyanların fiili durumu değiştirmeye yönelik eylemlerle desteklenmeyeceğinin işaretleri verilmişti...

ABD'nin önem verdiği bir başka mesele olan Ukrayna'nın NATO'ya katılması ve Rusya tarafından Ukrayna'dan koparılan Kırım'ın ve Donbass bölgesinin iade edilmesi konularında NATO'nun resmi tezlerine açık destek verilmiş, Ukrayna'ya yapılan SİHA satışlarıyla bu destek kanıtlanmıştı.

***

Bunlar, Biden yönetiminin işbaşına gelmesinin ardından soğuyan ilişkilerin tekrar 'ısıtılması' için duyulan isteği gösteren mesajlardı. Elbette ABD, Fransa ve Yunanistan gibi NATO üyesi müttefiklerimiz zirve öncesi verilen bu mesajları almışlardı...

Dolayısıyla da bu konuların 'zirvede' görüşülmesinin fazla bir anlamı kalmamıştı!..

Hal böyle olunca, yumuşamakta olan havayı sertleştirebilecek '24 Nisan mesajı' gibi konular da rafa kaldırıldı.

***

Öyle anlaşılıyor ki,'zirve'de gündeme gelen en önemli mesele NATO'nun görev alanının Rusya'nın batı sınırlarındaki ülkelerde genişlemesi ve Afganistan'da ABD ve müttefiklerinin çekilmek zorunda kalmalarının ardından doğacak boşluğun Türkiye tarafından doldurulmasıydı...

Bu konuda yapılan açıklamalar da ABD ve NATO'nun istediği doğrultudaydı...

Neticede dostluk mesajlarıyla başlayan zirve, geleceğe yönelik iyimser mesajlarla sona erdi.

***

NATO zirvesinin ardından ABD Başkanı Biden ile Rusya Devlet Başkanı Putin Cenevre'de görüştüler...

Görüşmeden sonra ABD ve Rusya cephesinden yapılan açıklamalar, iki ülke arasında son zamanlarda gerginleşen ilişkilerde bir 'yumuşama' dönemi başlayabileceğinin işaretlerini verdi...

Putin, 'Ortada herhangi bir düşmanlık olmadığını düşünüyorum. Tam tersine farklı taraflarda durmamıza rağmen birbirimizi anlamaya ve pozisyonlarımızı daha yakın kılmak konusunda istekli davrandık. Tartışmalar son derece yapıcıydı.' ifadesini kullandı...

Biden da 'Rusya ile anlaşma sağlama konusunda net bir temel oluşturduk' dedi.

Zaten daha önce Putin'i 'katil' olmakla suçlamış olan Biden, zirve öncesinde Putin'i 'akıllı ve zorlu bir rakip' olarak nitelendirmiş...

Putin de Rus-Amerikan ilişkilerinin ABD'deki iç siyasi mücadeleye kurban edilmemesi gerektiğini söyleyerek 'geçmişi bırakıp geleceğe bakalım' mesajını vermişti.

***

Bu zirve, Türkiye açısından NATO zirvesinden daha büyük önem taşımaktadır...

Bir sonraki yazımızda bu konu üzerinde duracağız.

(Devam edecek)