Vallahi de, billahi de, tallahi de iki yüzlülük değil de nedir bu başımıza gelenler?:Buna düpedüz yüzsüzlük derler! Yani? Yanisi şu:Karnından konuşanlar ülkesine döndük son çeyrek yüz yılda…

*

Susanlara da hak vermek gerekiyor.Ne var ki, susarak meseleler çözülemiyor.Müflis tüccar gibi, eski defter yokluyorlar.Sıfırı tükettikten sonra çok geç değil mi?

*

Memlekette demokrasi var diyorlar: Bizdeki demokrasi, ancak bizim kadar. Paran kadar konuş, parmaklarını say, biz ne diyorsak o! Olmak ya da olamamak. Bütün mesele bu! Nasıl demokrasi mi, diyorsunuz(!): Bal gibi; hem ileri hem geri, hem nalına hem mıhına; yarası olan gocuna. Biz dedik bitti, yutan yuttu, tutan tuttu yükünü…

*

Yolun sonuna geldik demeyin. Aklınızı peynir ekmekle yemeyin…Başı yok ki de, sonu olsun bu gelinen yolun.Ne yollar aşınır yürümekle, ne de meseleler çözülür.Dün dün değildir ama, gün bu gündür.Gelene ağam, gidene paşam misali…

*

Tel tel dökülüyoruz ; bir yandan komşularla giderek artan sorunlar, dış tehditler,terör diğer yandan geçim zorluğu,artan pahalılık,işsizlik güvensizlik yaratıyor.Ben zırvalamıyorum, siz gündeme, zirvelere bakın.Eğer görebiliyorsanız, aslında yorum yapmak da gereksiz.Her şey aslına rücu eder bir gün diyerek, topu taca değil size atıyorum. Şimdilik kulağımın üstüne yatıyorum…

*

Burada durup :‘‘ Beyefendi sen derdini Marko Paşa’ya anlat; it ürüyor, kervan yürüyor”.Ne çeneni yor, ne de bizim kafamızı ütüle” dediğinizi de duyar gibiyim.Haklısınız ! Benim elimden gelen budur.Herkes elinden geleni yapsa, elini taşın altına koyabilse; bugünkü tabloyu yaşamayacağımızdan da eminim.Sahi, nereye gidiyoruz ve neler oluyor? Yaşamsal bir soru ve mesele ile karşı karşıyayız. Eski çamlar bardak olur.Herkes kendine yaraşan yolu bulur diyorum...

*

Bu arada söylemeden geçmeyelim:Milli Piyango tarihinde; başına devlet kuşu konanların çok azının abat olduğuna da; Aziz Nesin’lik vakalara da tanık olmuştum.Ama böylesi bir ilkti.400 milyon TL olarak açıklanan ikramiye Kolombiya’lı birinin tam biletine isabet etmiş.Tesadüf ya bir ilk.Ya şu sürekli devreden ikramiyelere ne demeli ! ‘Ziraat’e borç, meskun mahal olmuş yeşil alan.Kime gam? Tek merkezden yönetim.“Biz ne dersek o !”.Kim bu “BİZ”ler.İşleri yolunda gidenler.Yanlışı yanlışla düzeltenler(?)...

*

Laik eğitim tehlikede.Yargı Anayasayı-Mahkemesini tanımıyor.Hatta ortak kaldırılsın istiyor.Huzur yok. Artan terör nedeniyle şehitlerimiz geliyor. Mahkeme koridorları “şeriat” naralarıyla çınlıyor. Savcılar Cumhuriyetin değil, iktidarın  emrinde. Neredeeeen nereye savrulduğumuzu göremeyecek kadar körleştik. Parmaklı bir “Türkiye Yüzyılı”nda “Uzay’a astronot  bile gönderdik”. Şair İbrahim Yıldız:“Mavi Boncuk Kırmızı” demişti. Nazar değmez inşallah…