Ahmet Öztürk / Kadîm Dostlarımdandır(*) 'Teşekkürler Mustafa Ağabey.
Dizilere gelince ben televizyon izlemeye hiç vakit bulamıyorum inan buna. Daha çok okuyup yazmakla geçiyor günlerim.
Ona bile zor zaman var. Selamlar. Sevgiler. Sağlık dileklerimle.'
***
Değerli Dostum Ahmet, Önceki mektubumda torunu anlattım kısaca. İlk evlat gibi ilk torun da çok seviliyor, ona bir başka özen ve ilgi gösteriyor insan. Zamanı gelince sen de anlayacaksın, tadacaksın bu duyguyu.
***
Ben çok dedenin duygusuna tercüman olurken, bizim zamanımızdaki dedeler gibi korumacı olmadığımı da söylemek istiyorum. Gündemi ıskaladığımı da düşünme sakın. Sıra ona geldi.
***
Hanımın Çiftliği'ni izliyor musun?
Bir arkadaşıma da sordum bu soruyu; verdiği yanıta bak: 'Çok kalitesiz.' Ben de sen hangi diziyi severek izliyorsun diye sordum: 'Aşk-ı Memnu' dedi. Sen de çok Osmanlı hatta biraz da Bizanslısın' dedim. Bozuldu. Yanlış mı söylemiştim acaba?
***
Sakın ola ikisi de ilgimi çekmiyor deme. Sen sınıf adamısın ve ilkelerine çok bağlısın. Sana neden 'Hanım'ın Çiftliği'ni yazan Orhan Kemal de bir sınıf öykü ve romancısıydı. Bu romanında hem ekonomi, hem siyaset hem de edebiyatımızdan çok önemli iletiler var. Hele traktörlerin ırgatlarca taşlanışında büyük bir gerçek ve ironi var: Cahilliğimiz.
***
Siyasette saf değiştirmedeki çıkar dürtüsü ama özünde saf değiştirse de ilkelerini savunma yürekliliği de var oysa. Olayın geçtiği Adana o dönemlerin pamuk üretiminde ileri düzeyde bir şehrimiz. Pamuğu işlemede de öyle. Ama Çiftlik Sahibi Muzaffer Bey, ABD'ye pamuk ihraç etmekten söz ediyor. Adanalı ve ırgatlar gözünde ağa, gaddar-acımasız, gaspçı diye gösteriliyor. Devrin ekonomi anlayışına uygun bir bakış açısı bu da.
***
Kayınpeder Cemşir'in bile ırgatları örgütlemesi ancak bize özgü bir durum. Hele Berber Reşit, hemen her memlekette bulunabilecek bir tip. Edebiyat tarafı kimi diyaloglarda, ilkesel boyut kazanıyor. Hemşire Halide, Gülizar, Neriman oyunu sürükleyen roller çok başarılı.
***
Şunu diyebilme özgürlüğün var: 'Sözünü ettiğin iki dizi değil ben Zonguldak'la yatıp kalkıyorum.' Hak veririm sana. Ama orada yaşananları ıskalayabilir miyiz?
Bir yazar, Devrek Baston Festivalinde bir yazar şöyle yazmıştı: 'Devrek, bütün şenliklere bir örnek.' Yakınlarda yitirdiğimiz Demirtaş Ceyhun da şöyle yazmıştı Devrek için : 'Devrek insan ısılı, insansı diyar. Ben Adanalıyım. Dostlarıma ne gösterebilirdim orada.'
***
Ayla Kutlu da : 'Devrek, Gönül telimi titreten üçüncü kenttir' diye yazmıştı. Burada öne çıkan insandı. Kentlerin doğası, insanıyla güzelleşiyor. Bu bağlamda kentler şair-yazar-bilim-sanat insanlarıyla anlam ve önem kazanıyorlar.
***
Bursa'dayım -2010 başlıklı bir yazıyla buradaki 15 günümden ve geçmişin Bursalı anılarımdan pasajlar da sunacağım kuşkusuz. Üretken, sağlıklı, her zamanki yürekli yazı ve çalışmalarını bekleyerek gözlerinden öpüyorum senin. Kusurum varsa bağışla.
(*) Unutulan mektup geleneğimize dair bir yazışma.