Yine bir milli maç arası dönüşü… Ancak bu kez beklenen ve umulan olmadı. İki kez dönüşümü yakalayan Gençlerbirliği son 3 maçta puana hasreti dindiremediği gibi 3.kez Ankara'da oynadığı maçlardan boynu bükük ayrıldı.
Kırmızı -karalar İstanbulspor, Keçiörengücü'nden sonra Tuzlaspor önünde de şanssızlığı kıramadığı gibi 3 karşılaşmada gol de atamadı.
Cezası nedeniyle karşılaşmayı tribünden takip eden Teknik Direktör Metin Diyadin, sağbekte kendisi gibi sarı kart cezalısı olan Ömürcan Artan'ın yerine ilk kez mevkisi ön libero dışında başka yerde görev yapacak olan Dmytro'yu oynattı. Diyadin Hoca asıl neşteri savunma göbeğine vurdu. Burada radikal bir değişikliğe giderek Arda Kızıldağ ile Mert Kula'nın yerine Metehan Mert ile Gökhan Gül'ü görevlendirdi. Orta alanda da Aksel Aktaş'ın yanına LuaLua'yı koydu. Sağ kanada da son 2 haftanın değişmezi Ukraynalı Balyaev'i keserek Tshibola'yı sürdü.
Oyun kalitesi olarak vasatın üzerine çıkmayan Tuzla karşısında ilk yarıda 5 şut denemesinde isabet sağlayamayan Gençlerbirliği'ne karşın rakibi az ama daha etkili pozisyonlar buldu. Bunlardan birinde de gol geldi.
37. dakikada Bardhi'nin kazandırdığı biraz da ofsayt kokan gol öncesi Başkent ekibinin az da olsa kıpırdanışı vardı. 2 dakika içinde önce Metehan'ın sonra da Sadro Lima'nın vuruşlarından sonuç alamadı. Yine çıkış sırasında kaptırılan bir topla hızlı bir kontratak yakalayan Tuzlaspor, Bardhi ile sonucu buldu. Gençlerbirliği'nin itirazları sonucu getirmedi. Konuk ekibin 39.dakikada Safa Kınalı ile bulduğu 2.golü bu kez ofsayt bayrağına takıldı.
İkinci yarıda etkili olan yine Tuzlaspor oldu. Çok akıllı bir taktikle rakibini adeta uyutarak oyundan düşüren konuk ekip, zaman zaman kontrataklarla farkı artıracak pozisyonlar da buldu. Diyadin hocanın ilk onbire almadığı Arda Kızıldağ (65) ve Balyaev'in (76) oyuna girmeleriyle biraz olsun hareketlilik kazandı. Hatta 79.dakikada Gençlerbirliği, Metehan'ın etkili vuruşuyla beraberliğe çok yaklaştı ama kaleci Mikulic topu güçlükle kornere çelerek tehlikeyi önledi. Bu aynı zamanda kırmızı-karalıların maç boyunca bulduğu en etkili pozisyondu.
Hücumda Barış Alıcı arkadaşlarına oranla daha gayretli görünürken, gol silahları Eleke rakip stoperlerin arasında kayboldu. Sandro Lima'nın son zamanlardaki vurdumduymazlığı devam ederken tribünlerin de tepkisini topladı.
Benim dikkat çekmek istediğim asıl başka bir tehlike var. Bunca yıldır maç izlerim ama hiç bu kadar hırs yoksunu bir oyun görmedim. Düşünün kendi evinizde oynuyorsunuz, üstelik 1-0 geriye düşmüşsünüz ama sonucu çevirmek için kalite kadar oyun hırsına da ihtiyacınız var. Ondan yoksun olursanız, neticeye ulaşamazsınız. Düşünün Allah aşkına koca maç süresince bir tek sarı kart görmez mi insan… Bu kadar beyefendilik fazla değil mi? Tuzlalı futbolcular belki de futbol yaşamları boyunca ilk kez rakipleri tarafından rahatsız bile edilmeden ilk kez bir deplasman galibiyeti elde etmişlerdir. Tüm oyun boyunca maruz kaldıkları 10 faul de sanırım ki yanlışlıkla olmuştur.
Bir takım eğer oyun hırsını kaybetmişse işte asıl o zaman korkmak gerekir. Gençlerbirliği yönetimi ve teknik kadrosunun asıl üzerinde durması ve mutlaka önlenmesi gereken konu bu olmalı. Bu sorun giderilmediği takdirde işte o zaman tehlike çanları çalmaya başlar.
Şimdi önünde yine sahasında Bursa, ardından Bandırma deplasmanı ve Denizli maçları var. Bu 3 maç çok önemli… Alınacak 6 veya 7 puan, Gençlerbirliği'ni düzlüğe çıkarır. Yeter ki futbolculara durumun vahameti anlatılsın…