2022-23 sezonunda dalya diyecek olan Gençlerbirliği, tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor.
Cumhuriyetimizle yaşıt olan bu güzide takımımızı bu hale getirenler nasıl hala rahat uyuyabiliyorlar, anlamak mümkün değil.
Niye zor durumda bu kulüp… Bir zamanlar, öyle pek de uzak olmayan daha doğrusu İlhan Cavcav döneminde tarihinin en parlak dönemini yaşayan kırmızı-siyahlılar, pek çok kulübe nasip olmayacak tesislere, kasasında 70-80 milyon TL paraya sahipti. Üstelik 5 kuruş borcu bile yoktu. Maddi yapısı, tesisleri, alt yapısıyla rakiplerini kıskançlık krizine sokacak nitelikteydi.
Yani Rahmetli Cavcav, kendisinden sonra gelecek yönetime ballı kaymaklı bir miras devretmişti. Peki ne oldu da bu hale düştü bu anlı-şanlı kulüp…
'Bir kulüp nasıl bu kadar kötü yönetilir' konusunda doktora tezi yazabilecek kapasiteye sahip kişiler sayesinde, Başkan Niyazi Akdaş'ın tüm çabasına ve elini taşın altına koymasına karşın kulübün borcu tam tamına 180 milyon TL civarında.
Kapalı olan transfer tahtasının açılabilmesi için de yaklaşık 45-50 milyon TL para lazım… Merakımdan şöyle bir baktım. Alacaklı olan futbolcuların hepsi kulübü bu hale getirenlerin zamanında alınıp, paraları ödenmeyenler.
Sayalım da siz de bir görün:
Bogdan Stancu, Daniel Candeias, Giovanni Sio, Floyd Ayite, Zargo Toure, Kristoffer Nortfeld, Matias Johansson, Piris Da Motta, Lucas Mugni, Srdan Spiridonovic, Murat Yıldırım, Sefa Yılmaz, H.İbrahim Pehlivan…
Hele beni en çok üzen, galiba 20 maç oynayabilen Dominik Furman'ın 500 bin liranın dışında FİFA'ya gidip 500 bin euroluk 2.yıl ücretini de almaya hak kazanmış olmasıydı.
İşte Niyazi Akdaş yönetiminin hiçbir kusurları olmadığı halde yana yakıla para arayarak, borçları ödemeye çalışmaları içimi daha çok acıtıyor.
Aslında Futbol Kulüpleri yasasını çıkartmamak için bunca zaman direnenler, bu günahta büyük pay sahibi oldular. Eğer bu yasa daha önce çıksaydı, böyle borçlar, kulübü zarara uğratanlardan zorla da olsa alınacaktı. Ama ne oldu… Bu kötü yöneticiler genel kurula katılan, aidatlarını da kendilerince ödenen 50 adamın ellerini kaldırıp ibra etmeleri yüzünden bu yükten güle oynaya kurtuldular. İşte Kanarya Sevenler derneği ile aynı statüye sahip futbol kulüplerinde parayı har vurup harman savuranların kurtuluşu bu kadar kolay ve trajikomik oluyordu.
Geçen sezon dar ve geç kurulan kadro dezavantajlarına rağmen takımı ligde tutmayı başaran Teknik Direktör Metin Diyadin; gidenlerden sonra sözleşmesi devam ettiği için kalan, transfer yasağı kalkma umuduyla ön anlaşma yapılan ve Gençlerbirliği'nde kalma konusunda yöneticiler tarafından kendilerine söz verilenlerden yani Übeyd Adıyaman, Muhammed Bayır, Musa Şahindere, Mert Kula, Metehan Mert, Serdarcan Eralp, Dmytro Grechyshkin, Abdullah Şahindere, Gökhan Altıparmak, Gökhan Gül, Barış Alıcı, Aaron Tshibola, Aksel Aktaş, Atalay Gökçe, Onur Alp Sarman, Ahmet Arda Tuzcu, Ataberk Gök, Zafer Göktuğ Erdem, Kaan Özkan, Mert Çelik, Emre Bahçeli, Berat Can Sebat'tan oluşan kadroyu toplayıp lig hazırlığına başladı.
Ve Salı günü de toplamı 22 kişiden ibaret ekiple, 8 Temmuz'a kadar sürecek hazırlık kampı için Kayseri'ye gitti. Ancak, Diyadin'in aklı fikri, hala kendisine söz verilen transfer tahtasının açılması konusunda takılı.
Çünkü gelecek sezon için yol haritasının çizilmesi, bir hedef belirlenmesi ille ki yasağın kalkmasına bağlı. Eğer para toparlanamazsa ve yasak erken zamanda kaldırılamazsa, Gençlerbirliği için tehlike çanlarının çalması pek uzak ihtimal değil…
Hem de tam 100.yılında.