Gençlerin siyasal katılımına dair ilgisiz ve apolitik olduklarına yönünde literatürde bazı yaygın ifadeler mevcut. Bu görüşe katılıyor musunuz?

Bu konuya tamamen evet veya hayır demek zor olabilir. Bazen ülkenin hem siyasetine, hem mevcut sorunlarına karşı çok duyarlı ve çözümler üretmeye çalışan, 'ben olsam şunu yapardım, böyle söylerdim' gibi heyecanlı ve çözüm üretmeye dönük fikirler beyan edip seviyeli bir şekilde tartışmalara girebiliyorlar. Bazen de çok uzak kalabiliyorlar. Ama şunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki bu güzel ülkemizi çok seviyorlar. Zaman zaman öğrencilerle kariyer hedefleri konusunda konuşurken,'yurt dışında iyi bir eğitim alıp ülkeme geleceğim ve ülkem için çalışacağım' diyenlere rastladığımda bir insan olarak, bir psikolojik danışman olarak ve bir Türk vatandaşı olarak çok mutlu oluyorum.

'AYNI DİLİ YAKALAMAK ÖNEMLİ'

  • TÜİK verilerine göre 2023 seçimlerinde oy verebilecek seçmen havuzunun beşte birinden fazlasını 1997 ve sonrasında doğan 13 milyonluk Z kuşağı kitlesi oluşturuyor. Bu kitlenin siyasi tercihleri hangi durumlara göre değişiyor?

Z kuşağının siyasi yönelimine göre araştırmalar mevcut. Siyasi eğilimlerinden daha ziyade ben bir eğitimci gözü ile bakacak olursam onlar için öncelikli ve önemli bazı konular var. Herhalde bu konularda kendilerine en yakın olan aday veya partilere yönelimleri olacaktır. Genel gözlem, özellikle Z kuşağının iletişime çok önem verdiği, kendilerinin önemsendiği ve kalıplaşmış ifade ve alışılmış tarzın dışında bir arayışta oldukları yönündedir. Bu iletişime önem vermeleri konusunda akıllara sadece sosyal medya gelmemelidir. Aslında bir proje, bir plan, bir vizyon ile karşılarına gelen kişilerden etkilenebilme olasılığının yüksek olduğunu düşünüyorum. Kendileri ile aynı dili kullandıklarına inandıkları kişileri tercih etme eğilimlerinde olacakları kanaatindeyim.

  • Gençler geleceğe yönelik siyasetten ne bekliyor?

Gençlerin belli bir kısmı benim gördüğüm kadarıyla siyasetle ilgilenmek istemiyor. Siyasetten beklentileri; eğitim, iş, kariyer, gelecek planlama gibi konularda var olan kaygılarının giderilmesi ve desteklenmeleridir. Geleceğe yönelik daha net, daha oturmuş ve siyasal değil ama ülke politikası haline gelmiş, likayatın ön plana çıktığı, kişilerin siyasi görüşlerinin değil ülkeye olan katkılarının önemli olduğu ve bunların önemsendiği siyaset anlayışını bekliyor dersek yanlış olmaz. Geleceğe karamsar bakmamak ve bu konuda kendilerine projelerin sunulmasını, aldıkları eğitim sonucu o eğitim ve lisansla hiçbir ilgisi olmayan bir alanda çalışmak zorunda kalmak istemiyorlar ve bu konularda gerekli hassasiyetlerin gösterilmesi ve gerekli çalışmalarında yapılmasını bekliyorlar.

'EBEVEYN-ÇOCUK ARASINDAKİ SİYASİ EĞİLİMLER FARKLILIK GÖSTEREBİLİYOR'

  • Ailelerin siyasi eğilimleri çocuklarını hangi yönde etkiliyor? Ebeveynlerinden siyasi olarak farklı düşünen öğrencilerin oranı nedir?

Ailelerin siyasi yönelimlerin çocukları üzerindeki etkisi son yıllarda biraz daha değişti. Yani bu soruya önceden evet çok daha etkiliydi diyebiliriz. Son yıllarda çocukların ailelerin siyasi yönelimlerinin dışında olduklarını görebiliyoruz. Bu konuda en etkili araçlardan birisinin sosyal medya olduğunu düşünüyorum. Ayrıca çocukların ve ailelerin siyasetten beklentileri artık değiştiği için bu beklentiler onların tercihlerinde farklılıkların olmasına da neden olabiliyor. Oransal olarak net bir şey söylemek mümkün değil ama eskiye oranla arttığını söyleyebiliriz.

  • Dünyadaki siyasi trendleri yakından takip edebilme imkanına sahip gençleri siyasi olarak ikna edebilmek de gittikçe zorlaşıyor. Size göre siyasi liderlerin gençler ile olan diyaloğunda yaklaşımları ne olmalı?

Evet zorlaşıyor. Çünkü bu dönemde insanların, özellikle genç nüfusun beklentileri de eskiye göre değişti. Yani her anlamda değişti. Artık olaylara bakışları, yorumlamaları eskiye göre çok farklı ve bu farkı hissedebiliyorsunuz. Öncelikle bu dönemde artık bireyleri ikna etmenin zorlaşmasının nedeni onlara göre, sorularına yeterli ve tatmin edici cevapların verilememesi olduğunu görüyoruz. Burada tatmin edici cevap tabi ki onu ikna etmek ve inandırmak değil. Ama inanmasa bile kafasındaki sorulara mantıklı cevaplar verebilmesini istiyorlar. Bir söz vardı. Yanlış hatırlamıyorsam şöyle söylüyordu; 'geçmişin yöntemleri ile bugünün sorunları çözülmez' bu söz tam bugünü anlatıyor. Bazen siyasilerden aldıkları cevap bu sözü hatırlatıyor olabilir. Siyaset yapmaya aday olan kişilerin çözüm önerilerinde, yaklaşımlarında ve diyaloglarında kalıplaşmış söylemlerden uzaklaşmaları gerektiğinin bu genç kuşak için daha olumlu geri bildirim almalarında etkili olacağı düşüncesindeyim.

'YURT DIŞINA GİTMEK İSTEYEN GENÇLER NE İSTEDİĞİNİ İYİ BİLMELİ'

  • Yine yapılan son araştırmalarda özellikle üniversite eğitimlerinden sonra ülke dışında iş hayatını sürdürmek isteyen kişi sayısında artış olduğu görülüyor. Bunun önüne nasıl geçilmeli?

Bu durum son zamanlarda çok yaygınlaştı. Özellikle birkaç yıldır tercih dönemlerinde ve sınav hazırlık sürecinde veli ve öğrencilerden yurt dışı eğitimine dair sorular geliyor. Özel okul tercihlerinde de o okulun yurt dışı ile ilgili bir katkısı, desteği var mı? Yok mu? Artık buna da bakılmaya başlandı. Burada olayı birkaç aşamada değerlendirmeye almalıyız. Yani öğrenciler ve aileleri neden yurt dışını düşünmeye başladı? Ne oldu? Yurt dışını tercih etme sebepleri neler? Son yıllarda yurt dışına yönelim arttı ancak bunların büyük bir çoğunluğu (en azından benim karşılaştığım) tamamen bilinçsiz, bilgisiz ve amaçsızca yapılan tercih ve istekten öteye geçmiyor. Öğrenciye yurt dışında eğitim alma isteğinin sebebi nedir? Bu soruyu sorduğumuzda, 'orada iş imkanları daha fazla, daha iyi…' gibi alışılmış birkaç kelimenin ötesinde cevap veremiyorlar. Hangi açıdan iyi? Gitmeyi düşündüğün ülkenin eğitim sistemi hakkında bilgin var mı? Araştırma yaptın mı? Yabancı dilin gerçekten yeterli mi? Ekonomik olarak ne durumdasınız? Seçeceğin üniversitenin dünya çapındaki mevcut konumu nedir? Daha buna benzer pek çok sorunun sorulması gerekiyor. Fakat belki yaşın vermiş olduğu heyecan ve 'ben yaparım' düşüncesi, belki mevcut sosyo-kültürel düzeyden kaynaklı veya yurt dışı eğitimi konusunda özenilen kişilerin varlığı gibi pek çok sebepten ötürü artık yönelimler artmış olabilir. Bu konuda tabi ki öğrencilere aile ve okullarında rehberlik yapması gerekiyor. Burada amaç öğrencilerimizin yurt dışında eğitim almasını engellemek değil. Amaç oraya giden çocuklarımızın ne istediğini bilerek, hedeflerinde net ve kararlı bir şekilde gitmeleri konusunda destek olmaktır. Şahsi olarak dünyadaki sayılı üniversiteler dışında yurt dışı eğitimini üniversite yıllarında çok önermiyorum. Daha çok yüksek lisans düzeyinde gidilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim. Ben olaya psikolojik danışman olarak baktığımda öğrencilerimizin kendilerini tanımadan yurt dışına çıkmaları halinde sorunlar yaşayabileceğini düşünüyorum. Bunların önüne nasıl geçilebilir? Yani önüne geçmekten kasıt tekrar söylüyorum engellemek değil. Fakat ülkemizde çok başarılı ve isim yapmış üniversitelerimiz var. Genç ve dinamik ve bir o kadar da nitelikli insanlarımız var. Bizim kendi üniversitelerimizi eğitim anlamında çekici hale getirmeye yönelik çalışmalarımız, bu konudaki bilimsel çalışmaları desteklememiz ve insan kaynaklarımızı doğru kullanmamız önemlidir. Eğitimin niteliğini artırdığımızda üniversitelerimiz daha cazip ve tercih edilebilir hale gelebilecektir.

  • Göç travması nedir? Göç travmasının önlenmesinde rehberlik öğretmenlerinin rolü hakkında bilgi verir misiniz?

Göç ile birlikte özellikle çocuk ve ergenlerde göç ettikleri yerlerin sosyo-ekonomik durumu, kültürel yapısı gibi faktörlerine karşı bazı dezavantajlardan dolayı psikolojik olarak daha hassas bir hal alabilirler. Göç durumundan sadece çocuklar değil aileleri de olumsuz etkilenebilmektedir. Ailelerin yaşadıkları bu olumsuzluklardan çocukların mevcut kaygı ve stresleri de artmaktadır. Bunlarda duygusal, psikolojik açıdan farklı sorunlara sebep olabiliyor. Bu çocuklarda; uyku problemleri, iştahsızlık, kaygılı bir hal, geri çekilme, yalnız kalma, kabus, anksiyete bozuklukları, okul başarısında düşüşler gibi çeşitli sorunlar ortaya çıkabilir. Bu konuda okul psikolojik danışmanlarının rolü önemlidir. Öğrencilerle bire bir yapacakları görüşmelerle, diğer öğrenci, öğretmen ve ailelere yapacakları rehberlik hizmetleri ile tam bir işbirliği halinde süreci herkesin desteği ile atlatabilme veya olumsuz etkilerini en aza indirebilme gibi bir rolleri vardır. Bu süreçte psikolojik danışmanlar göç etmiş olan öğrencilerin kültürlerinin, beklentilerinin farklılığından ve onların göç etkisiyle belki de istemedikleri davranışları sergiledikleri ve söylediklerini varsayarak öğretmen ve diğer öğrencileri de ayrıca bilgilendirmeleri gerekiyor. Bireysel olarak, göç nedeniyle olumsuz etkilenen öğrencilerle psikolojik destek hizmetlerini sunmalı ve onların hayata kaldıkları yerden devam edebilmelerine dönük becerilerini yeniden kazandırmaları, özgüvenlerini sağlamalarına destek olmaları önemlidir. Bu süreçler aile ile birlikte ilerletildiğinde daha kalıcı ve sağlıklı sonuçlar alınacaktır.

Oğuzhan Asil Yücesan

Muhabir: Haber Merkezi