Peynir, üzüm, domates, ekmek…

Bizde özellikle inşaat işçilerinin değişmez menüsü olarak bilinir.

Verilen molada, yedi köşeli kasketini başının gerisine sarkıtmış, sırtını inşaatın duvarına dayamış işçilerin gazete kağıdı üzerine yerleştirdikleri öğle yemeğini yiyişlerini görüp de ağzı sulanmayan var mıdır?

Emeğin, kızgın güneş altında dökülen alın terinin küçük bir getirisidir o değişmez menü.

Ama o “amele sofrası’’ da lüks oldu şimdilerde.

Marketler, semt bakkal ve manavları şöyle dursun etiketlerin daha insaflı olduğu haldeki fiyatlar bile söz konusu mütevazı menü için cüzdanlar zorlanıyor.

Hayat pahalılığı özellikle orta ve dar gelirliler için çekilmez bir hal aldı.

Ardı arkası kesilmeyen zamlar yaşam cenderesini daha da daraltıyor.

Sofraların olmazsa olmazı ekmeğin fiyatı artarken, gramajı ise küçüle küçüle sandviçten farksız hale geldi.

Bir moral bozucu zam haberi de Ankara, Pideciler, Simitçiler ve Çörekçiler Esnaf Odası Başkanı Savaş Delibaş’tan geldi. Delibaş Ankara’da simit fiyatının 10 lira olarak belirlendiğini açıkladı. Delibaş, önümüzdeki aylarda simit fiyatının 15 liraya çıkabileceğini de söyledi.

Zam sağanağı nedeniyle yaşam koşullarının giderek ağırlaşmasına yönelik tepkiler de giderek artıyor.

Ankara’da emek-meslek örgütleri, artan enflasyon ve ekonomik kriz nedeniyle yapılan zamlara tepki gösterdi. Ortak açıklamayı okuyan KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, başta temel tüketim maddeleri olmak üzere yapılan zamların geri alınması gerektiğini söyledi.

Zor günlerden geçiyoruz.

Ağustos güneşi altındaki bedenler gibi ateş pahası fiyatlar yüzünden cüzdanlar da kasıp kavruluyor.

Geçinmek için iş bulmak da, para kazanmak da, dörtnala giden zamlara yetişmek de zorlaştı…

Ekmek aslanın ağzında…

Dar gelirli çıkmazda…