Herkesin herkesi yenebileceği çok bir garip sezon sonunda Spor Toto 1. Liginde bitime bir hafta kala çıkacak 3.takımı belirleyecek Play-off karşılaşmaları dışında tüm düğümler çözüldü.
19 takımlı ligde 11 takımın küme düşmeme mücadelesi verdiği bu zorlu maraton, Başkent'in 3 temsilcisinden Gençlerbirliği için adeta bir diriliş anlamı taşıyordu.
İçi boşaltılmış, sırtına çok büyük bir borç kamburu yüklenmiş bir şekilde sezon başında yeni yönetime devredilen Başkent ekibi, maddi imkansızlıklar nedeniyle çok zor şartlarda oluşturduğu dar kadrosuyla adeta bir yaşam savaşı verdi.
Geç oluşturulduğu için de yeterli bir hazırlık dönemi de geçiremeyen Kırmızı- karalar, bu geçiş dönemini ancak kulüp için fedakarlık yapacak, elini taşın altına koyacak, alınacak olası başarısız sonuçlara karşı göğsünü siper edecek cesarette biriyle yapabilirdi.
O da bu takımda kendini bulan ve genç yaşında kaptanlığa yükselmiş biri olan Metin Diyadin oldu. Doğrusu yeniden yapılandırmada; gençleri hazırlamak ve korkusuzca takıma monte edecek ki bu konuda uzman sayılan, aynı zamanda elindekileri de en doğru şekilde kullanacak en iyi isimdi…
Lig başladı ancak şanssızlık bir türlü Gençlerin peşini bırakmıyordu. Bir yandan içinde bulunduğu olumsuz koşullar öte yandan yaşanan ağır sakatlıklar diğer yandan menajerlerin temsilcisi oldukları gençlerin akıllarını karıştırmaları sonucu bazı futbolcuların kadro dışı kalmaları, bir de hemen hemen her hafta bir ya da 2 sporcunun cezalı duruma düşmesiyle zaten alternatifi olmayan kadro yüzünden eli iyice zayıflayan takımın inişli-çıkışlı bir grafik çizmesi, Diyadin hocaya karşı eleştiri dozun artmasını beraberinde getirdi…Üstüne üstlük nedense hep Gençlerin aleyhine oluşan hakem hataları da bu işin tuzu biberi oldu.
Ancak enkaz halinde aldıkları kulübü maddi darboğazdan kurtarmak için her türlü fedakarlığı yapan Başkan Niyazi Akdaş ve yönetimi, hocaları Metin Diyadin'in arkasında durarak eleştirileri hep birlikte göğüslemeleri, sık antrenör değiştirenlere adeta bir ders niteliği taşıdı.
Alternatifsiz ve dar kadro açmazını, bir zamanlar kulübünen büyük kazanç kapısı olmasına rağmen iş bilmezler tarafından kurutulmaya mahkûm edilen altyapıdan gidermeye çalışan Metin Diyadin, bulduğu genç yeteneklere şans tanıyarak Gençlerbirliği'nin geleceğinin kurtulmasının yolunu da açıyordu. Zaten2005 yılında tamamen gençlerden oluşan bir takım olan Gençlerbirliği Oftaş'ı önce 1.lige sonra da Süper lige yükselterek bununla kendini kanıtlamıştı.
Transfer tahtasının kapalı olması nedeniyle takviye yapılamama handikapı da genç yetenekler sayesinde hasarsız atlatıldı.
Son 9 haftada 5 galibiyet, 3 beraberlik ve 2 yenilgiyle topladığı 18 puanla matematiksel olarak ligde kalmayı düşme hattının 7 puan üstünde kalarak başaran Kırmızı-siyahlılar, son haftada süper lige yükselen Ümraniye'yi konuk edecek. Özellikle kendi evinde Bandırma gibi, Erzurumspor gibi güçlü takımları devirmeyi alışkanlık haline getiren Başkent ekibi son maçını da kazandığı takdirde ligi 7 ila 11'incilik arasında bir yerde bitirebilecek.
Gençlerbirliği ile ilgili gelişmeleri ve görüşlerimi gelecek yazılarımda sizlere aktaracağım.
KEÇİÖRENGÜCÜ DE GARANTİLEDİ
Şampiyon olarak süper lige çıkan Ankaragücü dışındaki diğer Başkent temsilcisi Keçiörengücü de son maçında Erzurum deplasmanında aldığı 2-2'lik beraberlikle l. Ligde kalmayı garantiledi.
Mor-beyazlılar, 9. Haftada son sıradayken göreve getirdiğiTaner Taşkın ile iyi bir çıkış yakaladı. Devre arasında transfer tahtası açık olan tek takım olarak kadrosunu da takviye den Keçiörengücü 8. haftada 4 olan puanını Taşkın Hocayla, 12 galibiyet ve 8 beraberlik elde ederek 48'e çıkarttı.
Keçiörengücü, sezonun son mücadelesi için hemşehrisi şampiyon Ankaragücü'nü konuk edecek.