'Ben bir imge çapkınıyım' diyordu. 'Lanetlenmiş bir şair ne yazabilir?' sorusunu bir varsayım olarak anımsatıp 'olsa olsa elde edebileceğimiz sonucun çömeziyim' diyordu. Sonra da şöyle sürndürüyordu sözünü:

'Duyarlığım konusunda hırçın, yaratıcılık sürecinde çevreye kayıtsız olmamı şiire ve yaşamın paramparçalığına duyduğum saygıda aramalı. Şiir bir yabancılaştırma pratiği yaptırıyor, doğayı asiste ediyor. Yorucu, naif, cömert, ötede, farklı bir şiir rotası benimkisi. Hüzne, ölüme, ironiye seyrediyorum. Şiirim, bana tecavüz ediyor nasılsa. Sorarım, böyle bir adamı sokaklara salmak tehlikeli değil mi?'

***

Henüz yirmili yaşlarında bir genç bunları söyleyen. Ellili yaşlarına çok uzakken… İkinci şiir kitabı 'Erotika'nın (*) arka kapağından aktardım bu tümceleri.

küçük İskender'di o!

1964 doğumlulardan…

Bu yıl şiirimizin 1964'lülerinden Ogün Kaymak'ı aldı ölüm önce…

Şimdi de İskender'i…

küçük İskender'i.

Ogün Kaymak'ın ansızın gelen ölüm haberinin ardından kaleme aldığım yazıda (**) saymıştım yaşdaşım olan 1964 doğumlu şairleri…

Hülya Deniz Ünal, Aydın Afacan, Enis Akın, Ali Asker Barut, Nazmi Ağıl, küçük İskender, Yücel Kayıran, Altay Öktem, Ogün Kaymak, Murat Koçak, Aydan Yalçın, Cevat Akkanat, Uluer Aydoğdu, Özer Turan…

***

Bu yıl bir şair daha eksildi aramızdan.

Genç ölen şairlerimizden Cenk Koyuncu, 'Kalıt' şiirine alınlık olarak küçük İskender'den alıntı koymuştu:

'Her şairin infazı kalem tutmasıyla yazılır!'

Koyuncu o şiirini şöyle bitiriyordu:

'Beni soranlara, yaşanmışa ve yaşadıklarıma 'yok!' / diyecek kelimeler; 'Burada bir şey Cenk'e dair.' / '-Alfabesini söktü; taşındı buradan Şair!' '

Ölüm bir taşınma biçimi belki ama Cenk Koyuncu'nun yazdığına inat yazdıkları kalır geride. Küçük İskender, yayımlanan şiirlerinin, yazılarının ötesinde, yarım çalışmalarını ne kadar toparlayabilmişti acaba? Her yazarın, şairin ölümünün ardından sorarım bu soruyu. Hele de erken denebilecek yaşlarda gelmişse ölüm…

İskender, o illete, kansere yakalandıktan sonra, okurlarıyla bir not paylaşmıştı Bavul Dergisi'nde (Şubat 2018):

'Haziran 2018'de saptanan tümörler, metastazlar, o, bu: Sancılı, keyifsiz bir yolun başlangıcı benim için. Bugüne güzel geldiğimizi düşünüyorum; böyle de gittiği yere kadar gidecektir. Kaç kuşaktır sizinle olduğumdan dolayı samimiyetle söylüyorum ki çok mutluyum. Arşivimdeki, masamdaki, aklımdaki her şeyi toparlamaya, yarım bırakmadan size teslim ederek fişi çekmeyi planlıyorum. Umarım, zamanım yeter. Dostça kalın.'

Bu notu yazmasının üzerinden bir buçuk yıla yakın süre geçti. Bodrum'da tedavi görüyordu. Arada haberlerini alıyorduk sosyal medya aracılığıyla. İyi haberler geliyordu. Umutlanıyorduk. Sonunda yenildi işte kansere…

'Dostça kalın!' deyiverdi.

Dilerim toparlayabilmiştir arşivindeki, masasındaki, aklındaki her şeyi…

_______________________

(*) küçük İskender, Adam Yayınları, Birinci Baskı: Kasım 1991, İstanbul.

(**) M. Mahzun Doğan, 'Bahar sabahlarına uyanmak…', Başkent Gazetesi, 3 Nisan 2019.