Aydınlanmacı dünya görüşünün önemli bir temsilcisi olan, ardından birçok eser bırakan Bedia Akarsu'nun 100'üncü yaş günü nedeniyle bir çok akademisyenin destek verdiği 'Felsefenin Aydınlık Yüzü Bedia Akarsu' kitabınıMustafa Günay ile konuştuk.

• 'Felsefenin Aydınlık Yüzü Bedia Akarsu' kitabı nasıl ortaya çıktı? Kitabın oluşum sürecinden bize bahsedebilir misiniz?

'Cumhuriyet Döneminde Felsefe' başlıklı bir diziye başladık. Akarsu kitabı, bu dizinin ikinci kitabı. İlki Gezgin Fiozof Uluğ Nutku idi. 2021 yılı, Bedia Hocanın doğumunun 100'üncü yılıydı. Bu vesileyle hocamızın düşüncelerini çeşitli yönleriyle ele almaya çalıştık. Üniversitelerden ve aynı zamanda akademisyen olmamakla birlikte Bedia Hocayı tanıyan, eserlerini irdelemek isteyen yazarlarla birlikte bu kitabı hazırlamış olduk. Ben editör olarak olabildiğince çok kişiye ulaşmaya çalıştım.

• Bedia Akarsu'ya dair ne söylemek istersiniz?

Akarsu, Cumhuriyet'le yaşıt ve düşünceleriyle, sürdürdüğü aydınlanmacı felsefe anlayışıyla Cumhuriyet'in çağdaşlaşma yolundaki değerlerini ve ideallerini hem düşünsel alanda hem de uygulamada ortaya koymuştur. Dil, kültür ve ahlak konulu eserleri Türkiye'de felsefenin gelişiminde önemli katkılar getirmiştir. Kitapta da ele alındığı gibi, 'Felsefe Terimleri Sözlüğü' kitabı bile, onun kendi dilimizde felsefi düşüncenin varolmasına ve gelişmesine verdiği önemi ortaya koyar. Atatürk devrimlerinin ve Cumhuriyet'in temel değer ve kurumlarının felsefe açısından yorumlanması konusundaki çalışmaları önemlidir. Kadın sorunuyla ilk ilgilenmiş ve 1960'lı yıllarda bu konuda küçük bir kitap da yayınlamıştır. Akarsu hocamız ayrıca, benim de görev yaptığım Çukurova Üniversitesi Felsefe Öğretmenliği Bölümü'nün de kurucusudur. Elbette İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümündeki hizmetlerini ve ayrıca uzun yıllar Türk Dil Kurumu'nda sürdürdüğü çalışmalarını da anımsamak yerinde olur.

• Okurla buluşturduğunuz bu netameli işin altından nasıl kalktınız?

Kitap editörlüğünün zorlukları ve yerine getirilmesi gereken sorumlulukları var. Burada özellikle kitaba yazılarıyla katkıda bulunan meslektaşlarıma, hocalarıma ve yazıların yayına hazırlanma sürecindeki katkılarından dolayı bazı öğrencilerime de çok teşekkür ederim. (Sevgican Akça ve Saime Say'ın adını anmak isterim.)

'AMACIMIZ BUGÜNKÜ KUŞAKLARIN DÜŞÜNCE USTALARIYLA TANIŞMASINA VESİLE OLMAK'

• Sizleri böyle bir çalışma yapmaya iten sebeplerden bahsedebilir misiniz?

Biraz önce de dile getirdiğim gibi 100'üncü doğum yılında Bedia Hocamızı anmanın önemli ve anlamlı olacağını düşündüm. Bu konuda çeşitli felsefeci arkadaşlarımla yaptığımız görüşmelerde bu yönde ortak bir tasarı oluştu. En önemli sebep de Cumhuriyet döneminde yetişmiş düşünce insanlarımızın felsefeye, bilime ve kültüre olan katkılarını ortaya koymak, bugünkü kuşakların böylesi düşünce ustalarıyla tanışmasına vesile olmaktı diyebilirim. Bir tür gönül borcunun ödenmesi de denilebilir.

• Artemisia Gentileschi ataerkil yapının aksine kadınları savunmasız değil, güçlü direnen ve kendinden emin bir şekilde resmeden ilk feminist kadın ressam olarak anılır. Siz de Artemisia Gentileschi gibi kadın temalı çalışmalar mı yapıyorsunuz.? Neyi vurgulamak istiyorsunuz?

Kadın temalı, kadına, kadın sorunlarına odaklanan felsefecilerimiz de var. Feminist felsefe denilen bir anlayışı sürdürenler giderek çoğalıyor. Kadın temalı çalışmalar yapmamakla birlikte, bilimde ve felsefede, elbette sanatta ve daha pekçok alanda kadınların daha yaratıcı olmaları gerektiğini düşünüyorum. Belki geçmiş yüzyıllarda kadınların önü çeşitli nedenlerle kapatılmış ve felsefeyle, bilimle ilgilenmelerine pek imkan verilmemiştir. Ama artık günümüzde her alanda olduğu gibi felsefede de kadınların sesinin daha duyulur, dinlenilir olması gerekiyor. Filozoflar arasında kadınların adlarının hem nicelik hem de ortaya koyduklarıyla nitelik bakımından artmakta olduğu söylenebilir. Cumhuriyet dönemindeki kadın felsefeciler hakkında yapılmış bazı araştırmalar var. Bunların da çoğalması ve okunması yerinde olur.

'BİR KİTAP BAŞKA KİTAPLARA GÖTÜRÜR'

• Mustafa Günay için, okumak, yazmak hayatının neresinde? Bize okuma, yazma pratiğinizden söz eder misiniz?

Kısaca, hayatımın içinde, onun en önemli unsurları diyebilirim. Okumak ve yazmak, birbirini besliyor. Bazen planlı, programlı okusam da, çoğunlukla zihin ve ruh halime göre okurum. Bir kitap başka kitaplara götürür. İlgimi çeken bir yazarın bulabildiğim bütün kitaplarını okumak isterim. Ama özellikle şiir okurum. Şiirin ayrı bir yeri var. Okurken notlar alırım. Yazılarımda tümünü kullanmasam da defterlere notlar alırım. Ama bazen yazmanın anlamı ve anlamsızlığı sorusuna cevap ararken bulurum kendimi. Şu sıralarda çeşitli gazete ve dergilerde çıkmış olan yazılarımı konularına göre çeşitli kitaplarda toparlamaya çalışıyorum. Geçmişten bugüne olan yazıları derleme çabası…

• Kitap okumaya yeni başlamış, okuma alışkanlığını yeni kazanan okurlara hangi kitapları önerirsiniz, rafınızın olmazsa olmaz kitapları hangileridir?

Elbette her insanın farklı ilgileri, eğilimleri olabilir. Edebiyat (öykü, roman, şiir, deneme) okunmasını öneririm. Bu bağlamda dünya ve Tük klasikleri düşünülebilir. Elbette günün popüler yazarları da yok sayılamaz. Okuma konusunda seçici olmak gerekiyor. Ama iyi kitapları seçebilecek bir duruma gelmek de kolay değil. Bazı isimler vermem gerekirse: Roman ve öyküleriyle Jules Verne, Balzac, Dostoyevski, Tolstoy, Maksim Gorki, Jack London, Oktay Akbal, Sait Faik, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Samed Behrengi… Şiirleriyle Orhan Veli, Nazım Hikmet, Edip Cansever, Ahmed Arif… Felsefeden ise Montaigne, Nermi Uygur, Macit Gökberk, Afşar Timuçin… Elbette daha pekçok isim sayılabilir. Adını sayamadığımız nice değerli şair, yazar ve filozofa haksızlık etmek istemem.

'OKUMAK VE YAZMAK DEĞİŞİMLE, DEĞİŞTİRMEKLE İLİŞKİLİ'

• Sizi yazmaya özendiren şeyler nedir?

Kendini dile getirme ihtiyacı olmalı. Çok farklı nedenlerle yazar insan. Bazen etkilendiğiniz, beğendiğiniz bir kitap yazıya yol açar. Çoğu zamanda aklınızı kurcalayan ve cevap aradığınız sorular… Okumak da yazmak da, bir yerde sorularımıza cevap aramakla ilgilidir. İnsanı, kendimizi, hayatı ve dünyayı anlamak için okur ve yazarız. Elbette değiştirebilmek için de… Okumak ve yazmak değişimle, değiştirmekle ilişkilidir. İyi romanlar, güzel şiirler, etkileriyle bizde güzellikler, iyilikler ortaya koyma eğilimini güçlendirir.

• Konularınızı nasıl seçiyorsunuz?

Bazen gelen bir öneri ile yazılacak konu belirlenir. Ama daha çok da aklımı kurcalayan, cevaplamam gereken sorular yazma isteği uyandırır. Eleştirel bir gözle bakınca, insan yaşamında, toplumda ve dünyada yazılması, işlenmesi gereken birçok konu olduğunu görürüz. Elbette daha önce başkalarınca ele alınmış bir konuda da yazılabilir, kendi düşüncesini ve tavrını ortaya koymak amacıyla.

'İNSANCA YAŞAYABİLECEĞİMİZ BİR DÜNYA ANCAK FELSEFE İLE AYDINLANABİLİR'

• Felsefe disiplinindeki güncel tartışma konularından hangileri sizi en çok heyecanlandırıyor ve neden?

Felsefenin geçmişten bugüne kadar sürüp gelen bazı temel konuları ve soruları var: varlık, bilgi, değer gibi konular hakkında. Günümüzün koşulları ve ihtiyaçları karşısında eski ve temel soruları yeniden düşünmek ve tartışmak da gerekiyor. Ama bir de güncel sorunlar, tartışmalar da ortaya çıkabiliyor. Özellikle insanın doğayla ve teknolojiyle ilişkisi, insan sonrası hakkındaki yeni arayışlar ve tartışmalar önemli görünüyor. Salgın ve daha başka sorunlar çerçevesinde daha çok 'distopik' bir zamanda yaşadığımız söyleniyor çoğunlukla. Ben içinde bulunduğumuz bunalımlar bağlamında gelecek düşüncesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle 'ütopya' kavramı üstüne düşünmek gerekiyor yeniden. Kısacası toplumun ve insanlığın geleceği konusunda hissettiğimiz kaygılar ve bu yöndeki arayışlar, felsefe açısından da işlenmeli. Özellikle adalet, demokrasi, özgürlük ve insan hakları, yoksulluk, şiddet gibi kavramların ve sorunların yoğun biçimde ele alınması gerekiyor. Toplumda ve kültürde felsefeden kaynaklanan bir aydınlanmaya ve özgürleşmeye çok ihtiyaç var görünüyor. Elbette bireyin varoluşuna, hayatının anlamına ilişkin sorulara da kendi aklıyla cevap aramasına imkan veren bir toplumsal-kültürel ve politik iklim oluşturmamız gerekiyor. İntiharların arttığı bir zamanda insana yakışan bir yaşamı akıl, bilgi ve değer temelinde inşa etmemiz ve geliştirmemiz gerekiyor. İnsanca yaşayabileceğimiz bir ülkenin ve dünyanın yolunu ancak felsefe aydınlatabilir. Aydınlanmış insanlar toplumu ve insanlığı daha iyi ve güzel bir geleceğe taşıyabilir.

'GAZETE VE DERGİLERDE KALMIŞ YAZILARIMI KİTAP OLARAK YAYINLAMAYI PLANLIYORUM'

• İlerleyen dönemlerdeki projeleriniz neler? Planlarınızdan ve hedeflerinizden biraz bahseder misiniz?

2004'ten beri yayınladığımız 'Özne' dergisinde bu yıl Sartre ve Arendt hakkında özel sayılar hazırlıyoruz. Yılda iki kez güz ve bahar sayısı olarak çıkıyor dergimiz. Kurucusu ve genel yayın yönetmeni benim. Gelecek yıl 2023, Cumhuriyetimizin 100'üncü kuruluş yılı vesilesiyle de 'Özne' dergisi olarak bir özel sayı planlıyoruz. Ayrıca 'Cumhuriyet Döneminde Felsefe' dizisinde ise bu yıl Macit Gökberk hakkında bir kitabın hazırlıkları sürüyor. Ayrıca Gökberk'in kitaplarında yer almayan yazılarını toparladık, bunları yakın bir zamanda okurlarla buluşturmak istiyoruz. Son olarak çeşitli konularda yazmış olduğum, gazete ve dergilerde kalmış yazılarımı da kitap olarak yayınlamayı planlıyorum. John Lennon'ın güzel bir sözü var: 'Hayat siz planlar yaparken başınıza gelen şeylerdir' biçimde sanırım. Elbette geleceğin tümüyle ne getireceğini bilemeyiz ama geleceğe yönelik tasarılar ve idealler ortaya koymadan insan yaşayamaz ve günün getirdiği sorunları aşması zordur geleceğe ilişkin umutlar, ütopyalar ve tasarılar olmazsa.

Muhabir: Haber Merkezi