Cimnastik tıpkı Atletizm gibi sporun ana branşlarından biridir…
Çok küçük yaşta bu branşa başlandığı için çocukların vücut yapısı gelişir, sağlıklı bir birey olarak her türlü spora yatkın bir kıvama gelir.
Daha açıkçası cimnastik sadece kendi branşına değil, tüm spor dallarına sporcu yetiştiren bir fabrikadır adeta…
Bu nedenledir ki Türk sporunun gelişimi, hem atletizm hem de cimnastik branşlarının başarısıyla doğru orantılıdır.
Cimnastik branşımızın şansı, Suat Çelen gibi bu sporun içinden gelen bir önemli sporcu, teknik adam, yönetici özelliklerini bir arada taşıyan bir isme sahip olmasıdır.
Son dönemlerde cimnastiğin hemen hemen her kategorisinde yaşanan gelişim doğrultusunda arka arkaya kazanılan başarılar, elde edilen madalyalar, yaklaşan Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları için hedefi değiştirdi. Artık önemli olan katılımın sağlanması değil, büyük bir coşkuyla olimpiyat madalyalarının kazanılması oldu. 2012 Londra'da ilk kez Göksü Üçtaş Şanlı ile olimpiyatlara kota kapısı aralandı. 2016 Rio'ya katılım, Fikret Arıcan ve Tatya Yılmaz ile 2'ye çıkarıldı. Tokyo için de bu rakam 5'e yükseldi. Artistik Cimnastik'te Adem Asil, Ahmet Önder, Ferhat Arıcan, İbrahim Çolak, Nazlı Savranbaşı Tokyo'dan madalya ile dönüp adlarını tarihe altın harflerle yazdırma çabası içinde olacaklar.
Tabi bu noktalara gelmek kolay olmadı. Suat Çelen, Federasyon başkanlığına aday olduğu 2012'de büyük bir heyecan içinde bu sporun içinden gelmenin verdiği özgüvenle seçim çalışmalarını yürüttü. O dönemde ben de TSYD adına oy kullanan bir delegeydim. Sporculuğundan beri tanıdığım Çelen beni telefonla arayıp randevu almak istediğinde ona 'Bak başkan, ben senin cimnastiğin tüm sorunlarına vakıf olduğunu ve bunları da çözecek projelerin olduğunu biliyorum. Türk sporunun kurtuluşu sizin gibi sporun içinden gelenlerin sayısının artmasıyla olabileceğine inananlardanım. Onun için enerjini benden oy isteyerek harcama, benim oyun zaten senin gibi spor adamlarına' dedim.
Ve iyi ki Suat Çelen gibi bir isim Türkiye Cimnastik Federasyonunun başına geçti. 2012'den 2021'lere neler değişti, neler…
Neden mi öyle diyorum… Rakamlara bir bakın; o tarihte 1.200 olan sporcu sayısı bugün 120 bini aşarken, 600 olan yarışmacı sayısını da 25 bine çıkarıldı. Cimnastik branşı sadece 23 ilde varken bugün 81 ilimizde yapılabilir hale geldi. Performans sporcu sıkıntısı yaşanırken, birçok sporcumuz artık dünya çapında birer sporcu oldu.
İşe başlarken Sevgili Suat Çelen, 'Göreve geldiğimizde mottomuz, benim hayallerim sporcu kardeşlerimin gerçekleri olsun' demişti. Durumunu da özetlerken, 'Önce hayal ettik, sonra inandık ve çok çalıştık' şeklinde konuştu. Elbette ki durum o kadar basit değil ve bence Tokyo 2020'den madalya alınsa bile Çelen ve ekibinin işleri daha çok. Bunların başında, 81 ile yayılan cimnastik için artık her bölgede ikişer adet Sporcu Eğitim Merkezi projeleri var. Bununla paralel olarak da Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezlerinin sayısını da artırmaları planlama içinde. Yani Sporcu Eğitim Merkezinden Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezlerine oradan da Antalya'da inşaatı devam eden Cimnastik Olimpik Merkezine sporcu taşınan bir sistem üzerinde çalışmalar sürdürülüyor. Başkan Suat Çelen, bu sistemin, kulüpleri de ön plana çıkararak onlara avantaj sağlayacağı görüşünü taşıyor.
Başarı gelince de haklı olarak ödüller de arka arkaya gelir…En son başkan olarak görev yaptığı dönem boyunca kurduğu sistem ile hem sporcuların hem de teknik ekiplerin Türk Cimnastiği adına kazandığı tarihi başarılarda büyük pay sahibi olması ve birçok sporcunun dünyanın en prestijli sporcuları listesine girmeleri üzerine Suat Çelen, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, Fair Play Komisyonu tarafından Kariyer dalında Fair Play Ödülüne layık görüldü.