Fenerbahçe ile Eryaman stadında oynadığı maç ile ilgili olarak sevk edildiği Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) tarafından Ankaragücü'ne 643.500 para, çeşitli hak mahrumiyetleri ve elektronik bilet bloke cezası vermesiyle, yıllardır sumen altına sokulan özellikle büyük maçlarda devlet protokolünden gelen olağanüstü bilet talebinin yeniden gündeme gelmesine neden oldu.

PFDK'nın verdiği cezanın ayrıntılarına baktığımızda; Ankaragücü'nün Eryaman stadında Fenerbahçe ile oynadığı maçta aldığı 634 bin liradan, 400.000'i stadyuma usulsüz seyirci alınmasından, 87.500'ü de merdiven boşluklarının boş bırakılmamasından dolayı kesiliyor, kalan 156 bin lira da taraftarların neden olduğu olaylardan geliyor.

İyi de 22 bin seyirci kapasitesine sahip olduğu bilinen Eryaman stadına 26 bin seyirci alınırsa, Protokol şehri Ankara takımlarının daha çok böyle seyirci ihlali cezası ödemesi kaçınılmazdır.

Neden bu durum bir tek Başkent takımlarının başına bela oluyor… 3 büyüklerin olduğu İstanbul, derbilerde ne yapıyor. Futbolumuzun 4'üncü büyüğü Trabzonspor protokol bilet taleplerini nasıl karşılıyor.

Elbette ki hiçbir şehir, Ankara takımlarının çektiği sıkıntıyı yaşamıyor. Çünkü Ankara protokol şehri, özellikle Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ile oynanan maçlarda protokol büyük ilgi gösteriyor ve davetiye için Milletvekillerinden, bürokratlardan, siyasi partilerden, yargıdan, emniyetten velhasıl her kesimin üst düzey yetkililerinden hem kendilerine hem de eş ve dostları için inanılmaz derecede talep geliyor.

Siyasetten gelen Ankaragücü Başkanı Faruk Koca gibi 'Bunlar bizim misafirimiz, almayacak mıyız onları… Biz bunları alırız, ceza yesek de alırız' düşünürseniz, gelen cezayı da sineye çekersiniz.

İstanbul, Trabzon gibi kentlerde bu gibi talepler 500-750 civarında olur… Zaten Gençlik ve Spor için ayrılan protokol koltukları yeterli oluyor.

Siyasi kimliğini ön plana çıkararak, 'Ceza yesek de misafirlerimizi alırız' diye mangalda kül bırakmayan Başkan Koca, aslında yaptığı açıklamada, 'içi beni yakar, dışı seni yakar' deyimindeki gibi feryat etmekten de geri kalmıyor. Bakın Ankaragücü başkanı ne diye feryat ediyor:

'Burada bir kargaşa var. Sonuçta bedeli ödeyen Ankaragücü. 4 maç içeride oynadık ve maalesef yediğimiz toplam ceza 1 milyon 450 bin lira. Usulsüz seyirci almaktan, merdiven boşluklarını doldurmaktan. Şu bir gerçek; stadın sahibi yok. Gençlik ve Spor mu, kulüp mü, federasyon mu? Eğer stat Gençlik ve Sporunsa bütün taraftarları alma ve protokol sorumluluğu onların olsun. Ev sahibi takımınsa kontrolün ev sahibi takımda olması lazım.'

Aslında bu sorunun geçmişte başarıyla uygulanmış bir çözümü var. Bakınız, Mehmet Atalay idaresindeki Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü dönemi… Atalay, bağlı olduğu bakanın da desteğiyle protokol davetiyelerine öyle güzel bir uygulama getirmişti ki sadece Ankara, değil tüm şehirlerimizin kulüpleri de rahat bir nefes almışlardı.

Yapılan uygulama ile tüm maçlara başta A Şeref ve B Şeref Tribünlerine, birkaç istisna dışında herkes o yerin rayici kadar ücret ödemek zorundaydı. Hatırlayabildiğim kadar Bakanlar, İl Valisi, İl Emniyet Müdürü ile Futbol Federasyonundan gelen maçı oynayan kulüp yönetici listeleri ve resmi görevi olanlar dışında herkes buna uymak zorundaydı. Başta herkes buna uydu. Ancak kendilerini Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri atama ve faaliyetlerine karıştırmadığı için Mehmet Atalay'a bilenmiş durumdaki AK Parti milletvekilleri bu uygulamaya karşı çıktı. Hatta görevden alınması için işi imza toplamaya kadar götürdü. Sonuçta pek çok kesimden çeşitli yıldırma taktikleriyle düzen yavaş yavaş eski haline dönüverdi.

Başkan Koca'ya bir önerim var. Eğer günün koşullarına göre çözüm arıyorsa, yeri de yurdu da belli olan Gençlik ve Spor eski Genel Müdürü Sevgili Mehmet Atalay'a müracaat edebilir.