1944 yılında Uşak’ta doğan ve ömrünün 60 yılını resim yaparak geçiren sanatçıyı da eğitim yıllarındaki resim öğretmenleri teşvik etmiş. Saygın eğitim kurumlarından Pertevniyal Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1966 yılında o zamanki adıyla Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nu (Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) bitirdi. Aynı yıl Tunus’a gitti ve gravürlerden oluşan ilk kişisel sergisini burada açtı.
Bir Afrika ülkesini tercih etmesi ile ilgili sanatçı Durmuş’un bakış açısı şu sözlerinde gizli: “Avrupa’ya hep gidebilirdim ama Afrika’yı tercih ettim. Afrika’da pek çok yeri gezdim ve beni çok etkiledi.”
1977 yılından itibaren yurt içi ve dışı karma sergilerle sanatında yol alan Durmuş, metal baskıyla da ilgilendi, resimde ayrıntılara girerek puantür de çalıştı. Süreç içinde kâğıt resme geçip, suluboya, pastel ve çini mürekkebi ile eserler yarattı. Daha sonra yağlı boyaya geçiş yapan sanatçı, ellinin üzerinde kişisel sergiye imza attı.
Röportajlarında sanata ve sanatçıya değer verilmemesi de sanatçının en çok eleştirdiği konuların başında geldi. Özellikle İstanbul’da sanat galerilerinin sanatçıların resimlerini metrekare ölçekte duvar satmasının da sanata değer verilmeyişini gösterdiğini dile getiren sanatçı, bu nedenle İstanbul’dan Ankara’ya çok sayıda ressamın geldiğine dikkat çekmişti. Ancak gelen sanatçıların Yahya Kemal Beyatlı’nın “Ankara’nın İstanbul’a dönüşünü seviyorum” yaklaşımında olmasını da eleştiren Durmuş’un Ankara’ya ilişkin hayranlığını “Ankara’ya gelmenin güzel; dönüşün ise hüzünlü olduğunu” her defasında dile getirmesiyle biliniyor.
Ankara ve Ankaralılar hayranı sanatçı bir röportajında “Ankara insanı güler yüzlü ve konuksever. Ankaralılar hâlâ evcilik oynar, yani toplanıp ev gezmelerine gidilir. İstanbul’da bu kalmadı, karşı komşunuz da olsa ‘Günaydın’ dışında iletişiminiz olmaz. Ankara biraz da kültürel bir kent, elçilerin, siyasilerin burada olması, şehre bir disiplin ve başka bir özellik kazandırmış. Ankara insanı güvenilirdir, dönemediğim, altı ay kaldığım da oldu burada…” sözleri ile Ankara’ya ilişkin duygularını dile getirmişti.
Ankara’da kalmak ve Ankara’nın sanat yaşamını sürdürmek için çabalayan ressamların da olduğunu hatırlatan Durmuş, Ankara Sanat Dergisi etrafında Cemal Bingöl, Şefik Bursalı, Eşref Üren, Orhan Peker gibi kişilerin olduğunu ama Ankara dışına çıkmadıklarını kaydetmişti. Durmuş bir röportajında “Ankara’nın resim anlayışı, yalnızca Ankara görüntüleri ve Keçiören’den ibaretken, şimdi biraz değişti, iyi sanatçılar var” vurgusu yapmıştı.
Sanatçı vefatından kısa bir süre önce Ankara’da Emin Antik Sanat Merkezi’nde sergi açmıştı.