Son yazımızda “Kemal Derviş olayı”nı hatırlatarak “tarihi CHP”nin son genel başkanı Ecevit’in “marifetiyle” Türkiye’nin ekonomik açıdan nasıl ABD ve Batılı emperyalist sisteme tümüyle bağlandığını görmüş...

Derviş’in, Ecevit’in DSP’sini dağıttıktan sonra Baykal tarafından nasıl CHP’ye transfer edildiğini ve o partiyi de “neoliberalleştirdiğini” hatırlatmıştık...

Kılıçdaroğlu’nun son cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası sırasında savunduğu proje, Kemal Derviş’in başlattığı operasyonun bir devamı niteliğindeydi. Bu operasyon gerçekleşseydi Türkiye’nin dış kaynak arayışında yön Kılıçdaroğlu tarafından tamamen ABD ve AB’ye çevrilecek, böylece “temiz para” adı altında küresel finans şirketlerine ait milyarlarca dolar para yüksek faizle Türkiye’ye getirilecekti.

***

İşin ilginç tarafı bu projenin seçim sonrasında iktidar tarafından kısmen de olsa uygulamaya konulmuş olmasıdır...

Bu nedenle Kılıçdaroğlu, Erdoğan tarafından ekonominin başına getirilen küresel finans şirketlerinin muteber adamı Mehmet Şimşek ve yine uluslararası finans kuruluşlarından gelen Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan tarafından hazırlanan “acı reçete”ye destek vermek zorunda kalmıştır...

Eğer seçimi Altılı İttifak kazansa ve CHP ağırlıklı bir hükümet kurulsaydı, muhtemelen Ali Babacan ekonominin başına geçecek ve Şimşek’in halen uyguladığı proje Altılı İttifak tarafından uygulamaya konulacaktı.

***

Kılıçdaroğlu’nun ABD ve İngiltere’de kaynak arayışının siyasi bir boyutu da vardı...

Bu süreçte Türkiye-NATO ilişkilerindeki “pürüzler” giderilecek ve Türkiye, Rusya’ya tavır alarak Ukrayna’nın yanında yer alacaktı...

Olaylar seçimin ardından AKP’nin bu tavrı da benimsediğini göstermiştir...

Ukrayna-Rusya çatışmasında Türkiye’nin NATO’ya desteği İsveç’in üyeliğine itirazının son bulması sonucu bu tavır daha açık hale gelmiş, bu ortamda Mehmet Şimşek-Gaye Erkan ikilisinin Batı sermayesine verdiği güven sayesinde Batı’dan sermaye akışı için yollar açılmıştır.

***

Temmuz ayında Vilnius’ta gerçekleşen ve İsveç’in NATO üyeliğine konulan ambargonun kaldırılmasıyla sonuçlanan NATO Konseyi toplantısının ardından Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ’ın yaptığı açıklama bu gelişmeler ışığında değerlendirilmelidir...

Yalçındağ, NATO Zirvesinin ardından TürkiyeABD ilişkilerinde yeni bir sürecin başladığını belirtmiş ve şunları söylemiştir:

“Yakalanan bu ivmeyle ticari ilişkileri daha da hızlandırmak istiyoruz. Türkiye’nin Rusya-Ukrayna gerginliğinde ara bulucu rolünü üstlenmesi geçtiğimiz günlerde sona erse de tahıl koridoruna öncülük etmesiyle başlayan süreç ülkemizin stratejik ortak olarak ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Geçtiğimiz günlerde ABD Büyükelçisi Jeffrey L. Flake başta olmak üzere 50 Amerikalı iş insanının İDEF 2023’e katılması ABD’nin savunma sanayisinde işbirliğine açık olduğunu bize hissettiriyor. TürkiyeABD arasında belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmi için önümüzdeki dönemde atacağımız ilk adım 19-20 Eylül tarihlerinde gerçekleştireceğimiz 13. Türkiye Yatırım Konferansı olacak. Yatırım Konferansının ilk günü Goldman Sachs (küresel bir yatırım şirketi) ev sahipliğinde Mehmet Şimşek’i ve Hafize Gaye Erkan’ı ABD’nin önde gelen finans çevreleri ile bir araya getireceğiz. İkinci gününde ise Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı Fortune 100’de yer alan 25 Amerikalı şirketin CEO’su ile Yuvarlak Masa Toplantısında buluşturacağız.”

***

Gelişmeler, Kılıçdaroğlu’nun ABD-İngiltere gezisi sırasında dile getirdiği projenin dönüp dolaşıp tıpkı seçim öncesinde ortaya atılan “Başörtüsü Kanunu” olayında olduğu gibi AKP iktidarına verilen bir “pas” haline geldiğini göstermektedir...

Kılıçdaroğlu, o zaman bu olayı “Biz söylüyoruz, Erdoğan yapıyor” söylemiyle oya tahvil etmeye çalışmış, buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan bu olayı “Pası verdiler biz de golü attık” söylemiyle kendi lehine çevirmişti...

Bu ve benzeri olaylar, CHP genel başkanlığını kimseye “altın tabak”ta vermeyeceğini ilan eden Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis çoğunluğunu AKP ve Erdoğan’a nasıl “altın tabak”ta sunmuş olduğunun örnekleridir.
(devam edecek)