Büyük Atatürk, Büyük Nutuk'unu sona erdirirken şunları söylemişti: 'Saygıdeğer baylar, sizi günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir dönemin öyküsüdür. Bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım. Baylar, bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum…'

***

'Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK-20 Ekim 1927'

***

Atatürk daha neler demişti? Anımsayalım:

'CUMHURİYET, Benim en büyük eserimdir'

'Kimsesizlerin kimsesi' olarak nitelemişti Cumhuriyeti.

'Erdemler rejimi'ydi Cumhuriyet.

Cumhuriyet bizden 'Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür kuşaklar yetiştirme'mizi isterdi.

Cumhuriyet 'Bu yeni nesil, irfan ordusunun (öğretmenlerinin) omuzları üzerinde yükselirdi.'

Onun cumhuriyeti 'on yılda on beş milyon genç' yaratmıştı. 'Demir ağlarla örmüştü anayurdu dört baştan.'

En büyük amaç: 'Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak'tı.

Böyleydi bize yaşatılan, anlatılan, öğretilen Cumhuriyet. 98 yıl önce bu ideallerle yola çıkmıştık.

***

Yarın 98.yılı Cumhuriyet'in…

Bizi yönetenler geçmiş bayramlarda iletiler yayınladılar art arda. Ne mi dediler? '29 Ekim'lerde yayınladıklarını, 23 Nisan'da, 30 Ağustos'lardakini 19 Mayıs'larda aynen yinelemişler.

Cumhuriyetin 80 yılda yaptıklarını (diğer bir anlatımla yapamadıklarını, on dokuz yılda yapmışlar) ona buna satarak adına özelleştirme diyerek.

İrfan ordumuzun öğretmenlerini, meslek onuruna yaraşmayan bir yaşam düzeyine mahkum ettik. Çağdaşlık şöyle dursun, özde çok gerilere gittik. Eğitimde fırsat eşitliğinden uzaklaştık. Özel okullar ve dershaneler eğitimi tecimsel bir alan olarak görmekteler. Eğitim ve sağlık kurumlarımız dökülüyor. İş bulmak ancak yandaşlıkla, kayırma ve kollamalarla olanaklıdır. Dünya ülkeleri arasında en iyi işlerde sonuncu, olumsuz işlerdeyse ilk sıralardayız.

***

Bir yazar bugünkü yazısına şu başlığı atmış: 'Kanatları yolunmuş bir cumhuriyetin nesini kutluyoruz?'

Sorunun yanıtını şu olgularda en net biçimde bulabiliyoruz:

İçerde sağlayamadığımız barışı, dünyada sağlama girişimleriyle arabuluculuğa soyunduk. Çok partili hayat, muhalefetin yok sayılması nedeniyle tek parti hegemonyasına dönüştü. Bir güven bunalımı yaşıyoruz. İçim burkuluyor, yazıklanıyorum bu sözler karşısında. Sokaklarda, caddelerde rastlanmıyor bu coşkuya. Bugünün TV kanallarında bu coşkuyu yansıtacak programlara rastlamadım. Gazete sayfalarında Atatürk fotoğraflı reklamlar yoğunluk kazanmış. Eski gazetelerdeki coşkuyu yansıtan tam sayfalara bile rastlanmıyor artık.

YİNE DE CUMHURİYET BAYRAMIMIZI ÇOŞKUYLA KUTLAYALIM!