Son yazımızda DEVA ve Gelecek Partilerinin de içinde bulunduğu bir Altılı Masa iktidarının dış politikada ABD ve Batı yanlısı politikalara bugünkü iktidardan daha yakın duracağını belirtmiş...
Ardından Kılıçdaroğlu'nun 'temiz para bulmak' amacıyla yaptığı ABD-İngiltere gezisi sırasında 'Ukrayna'nın yanında yer almalıyız' açıklamasına dikkat çektikten sonra yazımızı 'önümüzdeki seçimler yalnız iç politikayı değil dış politikayı da önemli ölçüde etkileyecektir' sözleriyle bitirmiştik.
***
2023 yılında özellikle de seçime giderken dış politika bağlamında en çok konuşulacak konuların başında hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya'nın da desteğiyle başlattığı Suriye açılımı gelecektir...
Ne var ki, Suriye açılımının önünde seçimlere kadar aşılması mümkün olmayan büyük engeller vardır...
Bu engellerin başında ABD'nin bu açılıma kesin bir tavırla karşı çıkması gelmektedir.
***
Nitekim, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan'ın, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Esad rejiminin Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ile Moskova'da bir araya gelmesine ilişkin soruyu yanıtlarken 'Söyleyebileceğim tek şey politikamızın değişmediğidir. Acımasız diktatör Beşar Esad'ı eski durumuna döndürmek için ilişkilerini iyileştiren veya destek veren ülkeleri desteklemiyoruz.' ifadesini kullanmıştır...
Price, Moskova'daki görüşmeye ilişkin olarak Türkiye ile temas kurup kurmadıkları sorusuna da, 'Tüm müttefiklerimize ve ortaklarımıza, (Esad rejimi ile) ilişkileri normalleştirmenin zamanı olmadığını, ilişkileri ilerletmenin zamanı olmadığını ve ülkelerin, Esad rejiminin neden olduğu korkunç insan hakları siciline dikkat etmesi gerektiğini açıkça belirttik' yanıtını vermiştir.
***
Açılımın önündeki bir başka engel, AKP iktidarının Suriye'de on yılı aşkın bir süredir muhaliflere her türlü desteği vermiş, onları örgütlemiş ve milyonlarca Suriyeli göçmeni ülkede barındırmış olmasıdır...
Suriye ile görüşmelerin en tartışmalı konularından biri hiç kuşkusuz Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmesinin koşulları olacaktır...
Türkiye ve Suriye yönetimleri ilke olarak göçmenlerin Suriye'ye dönüşü konusunda olumlu açıklamalar yapsalar da, dönüşün hangi koşullar altında olacağı konusunda bir anlaşmaya varmaları çok zordur. Dahası, anlaşmaya varsalar bile hem Suriye'nin kuzeyinde bulunan örgütlü ve silahlı muhalif güçlerin hem de Türkiye'nin içinde bu örgütler tarafından yönlendirilen milyonlarca göçmenin iki ülke anlaştılar diye hemen silahlarını bırakmalarını ya da ülkelerine dönmelerini kimse beklememelidir.
***
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin, bölgedeki kaynaklarına dayanarak verdiği bir haber, görüşme sürecinde Türkiye'yi bekleyen bu tür sorunların ilk örneklerinden biridir..
Habere göre, Suriye'nin kuzeybatısında İdlib ve Halep vilayetlerine bağlı köy ve kasabalarda Moskova'daki görüşmenin ardından yapılan protesto gösterilerine binlerce kişinin katılmış, gösterilerde Türkiye'nin Esad rejimi temsilcileriyle görüşmesini protesto eden sloganlar atılmıştır...
Bu gösterileri düzenleyenlerin bir bölümü İdlib'de üslenmiş olan ve Türkiye'nin denetimi dışında bulunan örgütler olabilir, ama dikkat çeken nokta Türkiye'nin Suriye'de dayandığı en önemli yerel güç durumundaki 'Özgür Suriye Ordusu' platformundan yapılan bir paylaşımda da 'Türkiye sesimizi duy: Öleceğiz, barışmayacağız' ifadesinin yer almış olmasıdır.
***
Suriye'deki rejimle uzlaşma karşıtı muhalif güçlerin birleşerek Türkiye'nin uzlaşma çabalarını baltalamaları hiç kuşkusuz bölgede ABD'nin kara gücü olma misyonunu üstlenen ve petrol kuyularının bekçiliğini yapan PKK/PYD ile bu güçler arasında bir ittifakın kurulmasına yol açacak, bu ittifak ABD tarafından her açıdan desteklenecektir...
Böyle bir konjonktürde, muhalefeti temsil eden Altılı Masa içinde yer alan ve Suriye rejimi ile barışma konusuna en az ABD kadar karşı çıkan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve onunla birlikte hareket eden DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın da içeriden bir muhalefet yürütecekleri muhakkaktır...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri gönderilmeleri konusunda ağır davranmakla eleştiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise seçim öncesinde hem ABD hem de 'Masa ortaklarını' karşısına alamayacağı için muhtemelen çareyi Erdoğan'ı Rusya ve Suriye ile anlaşarak göçmenleri yalnız bırakmakla suçlayanlar arasına katılmakta arayacaktır.
(Devam edecek)