Önceki yazımızda Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yayınladığı verileri aktarmış ve bu yıl mayıs ayından itibaren Ege'de ve Akdeniz bölgesinde mevsim normallerinin bir hayli üzerinde seyreden sıcaklığın aşırı kuraklıkla birleşerek yaşadığımız felaket için zemini hazırladığını söylemiştik...
Tehlike, Orman Genel Müdürlüğünün 2021 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu'nda, 'Coğrafi onumu itibariyle Akdeniz iklim kuşağında yer alan ülkemizde ormanlarımızın büyük bir bölümü yangın tehdidi altında bulunmaktadır' saptamasıyla dile getirilmiş...
Ama uyarılar yangınları önlemeye yetmemişti.
***
Sonuçta ortaya çıkan tablo, Tarım ve Orman Bakanlığı ve Türk Hava Kurumu (THK) gibi yangınla mücadelede önem taşıyan kurumların işlevlerini yerine getiremediğini gösterdi...
Yangın sırasında Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde görev yapan personel canla başla yangına karşı mücadele etmeye çalışmış, şehitler vermiş ama özellikle havadan söndürme çalışmaları olmadığı ya da yetersiz kaldığı için yangınları söndürmekte başarılı olamamıştı...
Yangın söndürme çalışmaları bir kaos ortamında yürütülünce ortada bir 'acil müdahale planı' ya da bir 'koordinasyon merkezi' de olmadığı anlaşılmıştı.
***
Bu durum, söz konusu kurum ve kuruluşların neden yangına hazırlıksız yakalandığı konusunda geniş bir tartışma başlattı...
Bu tartışmada Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, önce 'Yerleşim yerlerini korumaktan, birinci derecede sorumlu belediyelerdir. ' diyerek topu belediyelere attı...
Ancak bu açıklamadan kısa bir süre sonra şu sözlerle sorumluluğu üstlenmek zorunda kaldı: 'Bakanlığımız her yıl mücadele çalışmalarında kullanılacak uçak ve helikopterleri kiralayarak hizmet almaktadır. Kiralanan araçların sevk ve idaresi tamamı ile kurumumuz yöneticileri tarafından yapılmaktadır. 2002 yılında ülkemizin değişik illerinde ve ilçelerinde 1471 orman yangını meydana gelmiştir. Bu yangınların tamamı ekiplerimizin müdahalesi ile söndürülmüştür'.
***
Bakan'a göre THK'nın yangın söndürme görevi yoktu (!) ama sonuçta uçak kiralama ihalesini aldığı halde uçakların bakımlarını yapamamıştı...
Peki, bu durumun sorumlusu ihaleyi verdiği şirketin işini yapıp yapmadığını denetlemesi ve ihalenin gereği yerine getirilmediği takdirde önlem alması gereken Bakanlık değil miydi?..
Habertürk'ten Afşin Yurdakul, programına canlı bağlanan THK 'kayyım başkanı' Cenap Aşçı'ya 'Bakım sorumluluğu kimde?' diye sordu...THK'nın 'kayyım başkanı'nın verdiği cevap işleri daha da içinden çıkılmaz duruma getirdi: 'Bakım yapma sorumluluğu Türk Hava Kurumu'nun kendisindedir. Ben Türk Hava Kurumu kayyım heyeti başkanıyım. Burada yönetim krizi oluşmuş, finansal kriz oluşunca 2019 yılında yönetim el çektirildi. Biz 3 kişilik bir kayyım heyeti olarak finansal krizi çözelim diye buraya atandık, . Kurumun şirketlerinin 1 buçuk milyar lira bankalara borcu var. Bu uçaklara bakım yapılması için öngörülen bakım maliyetleri 4 milyon dolar. 4 milyon dolar finansmanı ben sağlayacağım, bu uçaklar ihalelere girecek ancak o zaman kullanabilirim.'
***
Uçak kiralayan şirket THK'nındı ama THK'nın 'kayyım başkanı' yangınlar çıktığında düğüne gitmiş olduğu için konuyla ilgilenememişti! Kendisine bağlı şirketin aldığı uçak kiralama işiyle ilgili olarak ise ' Bizim uçaklarımızın motor tipleri itibariyle artık şartları sağlamıyoruz, bu uçaklar 2020 yılından itibaren kullanılmıyor.' diyerek bir kenara çekilmişti...
Bu gelişmeler olurken Bakan Pakdemirli, bu kez 'envanterimizde yangın söndürme uçağımız yok. Bu ezelden beri böyle' açıklamasını yaptı...
Bu açıklamanın hemen ardından CHP Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya, beraberinde iki milletvekili arkadaşıyla Türk Hava Kurumu'nun Etimesgut Meydan İşletmeleri Genel Müdürlüğü önüne giderek hükümet yetkililerinin 'yok' dediği beş uçağı hangarda yatarken buldu. Üzerinde 'Orman Genel Müdürlüğü' yazan uçakların yurtdışından yardım amacıyla gönderilenlerle aynı marka ve tipte olduğu görüldü.
(Devam edecek)