Önceki yazımızda tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın, 'Türk milliyetçiliği kasabaya mahkûm oldu. O bakımdan bugün için gelişmesi mümkün değil.' sözlerini aktarmış...

Ardından onun, 'kasaba milliyetçiliği'ile ne kastettiğini anlayabilmek için 'kasaba'yı anlamak gerektiğini söylemiş...

Ve Batı'da bir tür 'kasaba' olarak kabul edilebilecek olan 'burg'ların hızla gelişmeye başlamasıyla birlikte burjuvazi ve onun geliştirdiği ideoloji olan milliyetçilik doğarken, aynı tarihte ülkemizde bürokratik mutlakiyetçi Osmanlı devletinin krize girmesi nedeniyle önem kazanan 'kasaba'ların, yarı-feodal sistemin bekçiliğini yapan unsurların etkisi altında milliyetçiliğin gelişmesine karşı bir rol oynadıklarını sözlerimize eklemiştik.

***

Bu neden böyle olmuştur?..

Bu sorunun cevabını verebilmek için 'modern milliyetçilik' akımının sosyo-ekonomik düzendeki değişimle ilgisini kurmak gerekir...

Modern anlamdaki milliyetçilik, kapitalist sistemin gelişmesine engel olan feodal yapıların ortadan kaldırılmasının...

Feodal yapının dayandığı kabile, aşiret, ümmet, cemaat gibi bireyi yok sayan, dolayısıyla bireysel özgürlüğü imkansız kılan toplumsal ilişkileri lağvedilmesinin...

Ve onların yerine 'vatandaşlık' kavramı altında eşitlenmiş bağımsız bireylerin bir devlet çatısı altında birleştirilerek eğitilmesinin aracıdır.

***

Bu değişimlerin tümü, kapitalist sanayi sisteminin gelişip güçlenmek için ihtiyaç duyduğu ortamı hazırlamak amacını taşımaktadır... Batı'daki 17. ve 18. yüzyıllarda 'burg'larda gelişen burjuvazi, bu nedenle milliyetçi ideolojinin oluşturulma ve geliştirilmesinde başat rolü üstlenmiştir.

Türkiye'de ise kapitalist sanayileşme ve gelişme ancak 20. yüzyılda, o da sınırlı olarak gerçekleşmiştir...

Ortaylı'nın, 'Türk kasabası öncülüğü taa Evliya Çelebi devrindedir. Üretim gücü yok, tahsil müesseseleri kurumuş, 17'nci asırda kimse kasabada yetişememiş, okulların açılması 19'ncu asır...' derken dikkat çekmek istediği olgu da budur.

***

Osmanlı devletinin devasa bir imparatorluk olmasına rağmen kapitalistleşme ya da milliyetçi ideolojiyi geliştirme konusunda neden Batılı ülkelerin bu kadar gerisinde kaldığı, gelişen milliyetçiliğin ise neden bir süre sonra 'kasaba milliyetçiliği'ne dönüştüğü sorusu 1960'lı yıllara kadar toplum içinde neredeyse hiç tartışılmamıştır...

1960'lı yıllarda başlayan bu tartışma da uzun süre belirli bir entelektüel çevre içinde kalmıştır...

Meselenin kamuoyuna mal edilmesinde en önemli rolü ise Doğan Avcıoğlu'nun 'Türkiye'nin Düzeni' adlı kitabı oynamıştır.

***

Bu kitapta çok özet olarak, Osmanlı devletinin 17. yüzyıldan itibaren Avrupa'da yaşanan kapitalist gelişme ve sanayileşmenin dışında kalması, gelişmiş Batılı kapitalist ve emperyalist ülkelerin ekonomik ve siyasal baskı ve engellemelerine bağlanmaktadır...

Bu açıdan Türkiye ile Japonya karşılaştırılmakta, Japonya'nan 19. yüzyıl gibi geç bir tarihte 'Meiji reformları' olarak adlandırılan bir dizi önlemle dış baskıları sınırladığı ve otoriter yöntemlerle de olsa milliyetçi bir bakış açısıyla sanayileşmeyi hızlandırdığı...

Osmanlı devletinin ise bu dönemde geleneksel ekonomiyi korumayı amaçlayan tüm kısıtlamaları kaldırdığı, 'kapitülasyonlar' politikasıyla iç pazarı Batılı ülkelerin ticari kurumlarına açtığı ve aşırı borçlanma nedeniyle bağımsızlığını kaybettiği savunulmaktadır.

***

Bu gelişmelerin doğal sonucu, büyük ticari merkezler olan liman kentlerinin ekonomik yaşamına yabancı şirketlerin ve 'levanten' olarak adlandırılan yabancı ülke kökenli tüccarların egemen olması...

Liman kentleriyle belirli tarım ürünleri yetiştiren 'iç' bölgeler arasındaki bağın onların yerli acentaları olarak görev yapan Rum ve Ermeni kökenli yerel tüccarlar tarafından kurulması...

'Kasaba'ların yabancı ya da azınlık tüccarlara ucuza kapattıkları malı sağlayan ve yoksullaşan tarımsal üreticileri yüksek faizle borçlandırarak zenginleşen 'yarı-feodal' tefeci-tüccarların eline kalmasıdır... Bu kesim ise sanayileşmenin getireceği sonuçlardan ürkmekte ve emperyalist ülkelerin egemenliğinde mevcut konumunu daha rahat sürdüreceğini düşünmektedir.

(Devam edecek)