Türkiye'nin önde gelen tarihçilerinden Prof. Dr. İlber Ortaylı, geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet gazetesinden Selda Güneysu ve Mustafa Balbay'ın sorularını yanıtlarken Türk milliyetçiliğinin kasaba milliyetçiliğine evrildiğini söyledi...

Ortaylı, 'kasaba milliyetçiliği' tanımıyla ne kastettiğini şu sözlerle açıkladı:

'Türk milliyetçiliği kasabaya mahkûm oldu. O bakımdan bugün için gelişmesi mümkün değil. Türk kasabası öncülüğü taa Evliya Çelebi devrindedir. Üretim gücü yok, tahsil müesseseleri kurumuş, 17'nci asırda kimse kasabada yetişememiş, okulların açılması 19'ncu asır...'

***

Prof. Ortaylı'nın yaptığı kısa açıklamada Türk milliyetçiliğinin bugününü anlamak için Evliya Çelebi dönemine kadar gitmek gerektiğini savunması ve hemen ardından kasabaların eğitim ve üretim açısından kısırlığına atıfta bulunması, herhalde Türk milliyetçiliğinin geçmişinden gelen bazı özelliklere dikkat çekmek içindir...

Çünkü ne Evliya Çelebi döneminin Osmanlı devletinde ne de o devletin kasabalarında milliyetçiliğin esamisi bile okunmaz, okunamazdı...

Gerçi XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Avrupa'da yazılan bazı eserlerde Osmanlılar Türk olarak adlandırılmaya başlanmışlardı, ama Osmanlı tarihçileri ve idarecileri Türk sözcüğünü çok ender olarak, o da 'kaba saba göçerler'i tanımlamak için kullanmışlardı.

***

'Milliyetçilik' kavramını anlayabilmek için önce bilimsel olarak bu kavramı tarihsel bir dönem içinde tanımlamak, başka bir deyişle tarihsel bir çerçeveye oturtmak gerekir...

Bunun nedeni, milliyetçi akımların kendilerini tanımlarken oluşumlarını genellikle tarihin çok eski dönemlerine kadar uzatmaları, hatta efsanevi tarihlere dayandırmalarıdır...

Eğer bu yaklaşım geçerli kabul edilirse o zaman Türk milliyetçiliğinin oluşum tarihi de, bırakın Evliya Çelebi dönemini, Göktürk İmparatorluğuna, hatta Oğuz Han dönemine kadar götürülebilir.

***

Bu açıdan muhtemelen Prof. Ortaylı'nın Evliya Çelebi dönemine yaptığı gönderme, 'kasaba milliyetçiliği'ne değil 'kasaba'nın kendisinedir...

Çünkü sözü edilen dönemde, Batı'da bir tür 'kasaba' olarak kabul edilebilecek olan 'burg'ların hızla gelişmeye başlamasıyla birlikte 'burjuvazi' ve onun geliştirdiği ideoloji olan milliyetçilik doğarken ...

Aynı tarihte ülkemizde bürokratik mutlakiyetçi Osmanlı devletinin çok yönlü bir krizin içine girmesiyle birlikte önem kazanan 'kasaba'lar, feodal sistemin muhafazakar ideolojisinin bekçiliğini yaparak milliyetçiliğin gelişmesine karşı bir rol oynamışlardır.

***

Bu önemli farklılığın nedenlerinin araştırılması, Türk milliyetçiliğinin gelişmesinin neden geciktiğini konusunun anlaşılması açısından büyük önem taşımaktadır...

Türk milliyetçiliğinin gelişmesine yönelik ilk işaretler Osmanlı İmparatorluğunun 'hasta adam' olarak tanımlanmaya başladığı bir dönemde ülke dışından gelmiş ve ancak imparatorluğun çöküş süreci yaşanırken hızlı bir yayılma imkanı bulabilmiştir...

Türk milliyetçiliğinin tarih alanındaki en önemli temsilcilerinden biri olan Fuat Köprülü'nün 1928 yılında yazdığı 'Milli Edebiyat Cereyanının ilk Mübeşşirleri' başlıklı yazıda, 'Türkiye hudutlarının dışında Türk milliyetçiliğinin gelişmesine hizmet eden kişilerin ve görüşlerinin esası nedir? Mehmet Emin Bey, Ziya Gökalp ve arkadaşlarının başlangıçta uğradıkları büyük hücumların sebebi neydi? Son senelerde bu fikirlerin o kadar çabuk yayılması ve herkes tarafından kabul edilmesi ne gibi tarihi sebeplerden ileri geldi?' sorularını sormasının nedeni de budur.

***

Öte yandan, 'milliyetçilik fikrinin hızlı bir şekilde yayıldığı ve herkes tarafından kabul edildiği' dönemde bile örneğin Ziya Gökalp'in fikirleri ciddi bir şekilde incelenmemiştir...

Bu nedenledir ki Almanya kökenli İsrailli şarkiyatçı, Osmanlı ve Türkiye tarihçisi, Uriel Heyd, 'Türk Ulusçuluğunun Temelleri' adlı kitabında bu konuyu ele alırken şunları söylemiştir:

'Her ne kadar Ziya Gökalp çok kimse tarafından Türk ulusçuluğunun düşünce babası ve son zamanların tanınmış Türk düşünce adamı olarak kabul edilmekteyse de, yaşamı ve öğretileri kapsamlı ve tarafsız bir araştırmaya konu olmamıştır.'

(Devam edecek)