Gülmeye hasret kaldığımız günlerden geçiyoruz…

Şöyle, dolu dolu,

Etrafı çınlatırcasına sesli sesli,

Gözlerimizden yaş gelene kadar,

Katılırcasına gülmeye…

Ama halden anlayan,

Haddinin sınırlarını bilenlerdeniz.

Öyle ‘’gülmekten kırıldım’’ modunda değiliz elbet.…

 Ama, biraz tebessümün ötesine taşmaya da hakkımız vardır yani…

Zaten yalandan da olsa kahkahayı patlatacak olsak olur olmaz yerde, ‘’deli mi ne’’ diyenlerin garipseyen bakışlarının hedefinde oluruz kesin.

Öyle ya, bırakın kahkaha patlatmayı, gülmeyi bile unuttuk yaşam mücadelesi verme telaşı yüzünden.

Oysa gülmek, insanın kan dolaşımını hızlandıran, bağışıklık seviyesini yükselten bir tepkime olarak adlandırılır.

Gülmek sağlık demektir…

Gülmek önemlidir,

Hem de çok önemli…

Sosyal medya bu gereksinime hizmet eden önemli bir ortam…

İnsana içinde bulunduğu sıkıntıları geçici de olsa unutturan, yaşama dair endişelerin üzerine ’’hatırlamak yasatır’’ yaftası yapıştıran, bazı örnekler:

‘’-Alıp başımı gideceğim…

-Giderken çöp poşetini de at.’’

                         xxx

‘’-Psikoloğa ‘sorunlarım var’ dedim.’’

-‘’Hangimizin yok ki dedi.’’

  Rahatladım. Şimdi daha iyiyim.

                         xxx

‘’Dünyanın en büyük yalanı:

  -Onların da size selamı var.’’

Gülmeye hasret günlerde ilaç gibi geliyor…

Kahkahayı unuttuk zaten.

Tebessümle yaşamaktan keyif alalım.

Dertler o kadar çok ki…

O bile yetiyor…