Bir önceki yazımızda tarımda giderek büyüyen krizin temelinde tarihsel bir sürecin yattığını belirtmiş ve bu süreci şöyle tanımlamıştık:
*Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında 'Milli ekonominin temeli tarımdır' sloganıyla Türkiye'de tarım alanında büyük girişimler yapılmış, 'aşar' gibi köylünün belini büken ağır bir vergi kaldırılmış,
*kooperatifçilik hızla geliştirilmiş, çiftçinin yetiştirdiği ürünü değerlendirecek tarımsal sanayi işletmeleri kurulmuş,
*bizzat Atatürk'ün girişimiyle örnek zirai çiftlikler oluşturulmuş, ziraat mektepleri yurt sathına yayılmış, tarım sektörünü örgütlü ve verimli bir sektör haline getirme yönünde büyük adımlar atılmıştı...
Bütün bunlar tarımda verimliliği yükselterek önemli düzeyde üretim artışına neden olmuşlardı.
***
Bu olumlu sürecin en önemli adımlarından biri tarımsal KİT'ler olarak tanımlanan örgütlerin ve kurumların yaratılmasıydı...
Bu kuruluşlar TEKEL, Şeker Fabrikaları A.Ş., Et Balık Kurumu, ÇAYKUR, Sümerbank dokuma fabrikaları gibi çiftçinin ürettiği ürünleri satın alan, depolayan ve işleyen kuruluşlardan ibaret değildi...
Hayvancılığın en önemli girdisi olan yem üreten YEMSAN, gübre üreten Türkiye Gübre Sanayii A.Ş., köye hizmet götürmek amaçlı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (KHGM), Çiftçinin araç gereç ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuş Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK), çiftçinin ürününü depolayan ve onu piyasanın dalgalanmalarından koruyan Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Devlet tarafından kurulmuş ve örnek tarımsal işletmeler olmanın yanı sıra çiftçinin tohum, gidan gibi ihtiyaçlarını da karşılayan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü de tarımsal KİT'ler kapsamında ele alınması gereken kurum ve kuruluşlardı...
Aynı dönemde devlet, kooperatifçiliğin gelişmesine de özel bir önem vermiş ve Ziraat Bankası'nın kaynaklarını güçlendirerek çiftçiye ve kooperatifçiliğe yönlendirirken Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğini ve pancar üreticilerinin örgütü olan PANKOBİRLİK''i oluşturmuştu...
Bütün bunların yanı sıra üyeleri tarafından üretilen ürünlerin pazarlanması ve işlenmesi amacıyla TARİŞ, FİSKOBİRLİK, ÇUKOBİRLİK, ANTBİRLİK gibi tarım satış kooperatifleri kurulmuştu.
***
Tarım uzmanı Prof. Dr. Mustafa Pamukoğlu, bu kuruluşların sağladığı gelişmeleri şöyle özetliyor:
*Kırsal kesimin alt yapısını ve hizmetlerini sağladılar, göreli zenginleştirilmesine katkıda bulundular.
*Kırsal kesimin eğitim düzeyini yükselttiler.
*Köylüyü ağaların ve yabancı güçlerin denetiminden kurtarmaya çalıştılar.
*Köylü ile devlet arasında bağı güçlendirerek, ulusal bütünlüğün pekiştirilmesinde rol oynadılar.
***
1980'li yıllarda başlayan özelleştirme furyası bu kuruluşların bir bölümünü tamamen ortadan kaldırdı, bir bölümü özel firmalara satılarak onların reklam isimleri oldu, bir bölümü ise ismen korundu, ama esas amaçları olan çiftçiye ve tarımsal üretime hizmet amacından uzaklaştırıldı...
Bugün tarımsal krizin en önemli etkenlerinden biri çiftçi borçlarının çığ gibi artmasıdır... Bu durumun ortaya çıkmasındaki en büyük etkenlerden biri ise Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası gibi tarımsal finansman kaynağı olması gereken finansal kuruluşların kaynaklarını tarım dışı alanlara aktarmaları ya da kar elde etmeyi birinci amaç haline getirmeleridir...
2000 yılında IMF baskısıyla yapılan sözde 'Tarım Reformu' uygulamasıyla tarımsal desteklerin tümüyle kaldırılması, daha sonra prim destekleri olarak başlatılsa da hiçbir zaman eski düzeyine gelememesi, Tarım Satış Kooperatiflerine devlet desteğinin yasaklanarak bunların özel bankalardan borçlanmaya sevk edilmesi gibi uygulamalar da bu yönelişin güçlenmesine yol açan etkenler olmuşlardır. Çünkü sözü edilen 'Tarım Reformu' aslında o dönemde batık bankaların kurtarılması için ihtiyaç duyulan fonu tarım sektörünün sırtından sağlamak amacıyla yapılmış bir operasyondan başka bir şey değildi.
(Devam edecek)