Bu kafayla gidersek daha çok bekleriz tarım ve hayvancılığın bu memlekette düze çıkmasını… Çünkü çözüm için önce samimi olmak gerek… Ne kendimizi ne de milleti kandırmayalım…

Çok değil daha geçen Kurban Bayramı öncesi Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki özel çiftliğe getirilen yaklaşık 4 bin büyükbaş sığır, şarbondan telef oldu gitti…

Et ve Süt Kurumu (ESK), kurbanlık olarak Brezilya'dan getirmişti söz konusu büyükbaş hayvanları…

'Kesilen hayvanlara ait karkas etler Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü elemanları gözetiminde imha edildi… İşletmeye karantina uygulanarak tüm giriş ve çıkışlar yasaklandı… Geriye kalan hayvanların aşılama işlemleri tamamlandı… Etlerin piyasaya sürülmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Hastalığın çiftlik dışındaki başka hayvanlara bulaşmaması için de gerekli bütün tedbirler alınmış olup, endişe edecek bir durum bulunmamaktadır.' Klasik açıklamaları ile geçiştirildi durum… Ve onca para yine devletin kesesinden kuş oldu uçtu…

Yine bir Kurban Bayramı öncesindeyiz; haberler hastalıklı hayvanların yurdun dört bir yanında olduğu yönünde… Sahte belgelerle memlekete sokulan binlerce büyükbaş hayvan… Vatandaş tedirgin… Üreticinin bir yıllık umutları yine yerle bir olmuş durumda…

Tarım ve Orman Bakanlığı hangi görevini yerine getirirken sahte belgeli sığırlar yurda girebilmiş olabilir acaba? Yine FETÖ'lü bir durum ile mi karşı karşıyayız? Bilen yok ama araştırılıyor!

Rusya hastalıklı domatesi sınırından içeri almazken, biz koca koca danaları sahte belgelerle sürüyoruz yurdun dört bir yanına… Sanki sinek, kuş olmuş uçmuş sığırlar bize doğru… Şu an da nerede oldukları da bilinmiyor… Ama Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, karantinada olduklarını ve kontrol altına alındıklarını söylüyor!

Bu konudaki gariplik şöyle; İthal edilen hayvanlar, normalde öncelikle sınırlarda bir yerlerde kontrolleri için bir karantina alanında bekletilmeli… Ama yurdum yöneticileri; ithal ettikleri hayvanları her ne akla hizmetse, getirip Başkent'in ortasında Gölbaşı'nda bekletiyorlar! Geçen yıl şarbondan kırılan 4 binin üzerindeki büyükbaş örneğindeki gibi…

Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Ali Eroğlu diyor ki;

'Özellikle tarım desteklerinde verilen destek miktarı maalesef ülkemiz hayvancılığının düze çıkması için ve problemlerinin ortadan kaldırılması için yeterli düzeyde görünmüyor. Tarım Kanunu'na göre 'gayrı safi yurtiçi hasılanın yüzde 1'inden az olamaz' denilen tarım destekleri, maalesef bu gün hala yüzde 0.5 noktalarına bile gelememiştir... İthal edilen hayvan, ithal yem ile besleniyor… Ülkemizde hayvan hastalıklarının hayvansal üretime olan olumsuz etkisi ise yüzde 10 civarında. Bu aşağı yukarı birim ithalatımızla aynı miktara denk gelmekte. Yani önemli bir konu. Hayvan hastalıkları konusunda dünyada şöyle bir kabul vardır; Hastalıklarla mücadelede koruyucu hekimlik için ayrılan bütçe, maalesef hastalıklar oluştuktan sonra oluşan bütçeden 3-5 kat daha azdır.'

Hani artık bir bilene sorulsa, bir bileni dinlese şu otoriteler de! Tarım, hayvancılık da huzur bulsa… Üretemiyoruz madem hiç olmazsa doğru, dürüst ithalat yapılsa da hastalıksız et yese millet…