• Beslenme ve otoimmünite arasında bir ilişki var mıdır?

Bağışıklık sistemi, vücudun kendi hücrelerini 'öz' ve virüs, bakteri gibi patojenleri de 'öz-olmayan' olarak tanımak üzere tasarlanmıştır. Bu durum bir nedenle bozulduğunda da otoimmün hastalıklar söz konusu olur. Bugün bilinen seksenden fazla farklı otoimmün hastalık var ve hastalığın ortaya çıkmasındaki neden pek çok şeye bağlı olabilir. Otoimmün hastalıklar için olası tetikleyicileri şu şekilde sıralayabiliriz: Genetik, çevresel antijenler, zayıf bağırsak sağlığı veya geçirgen bağırsak, bağışıklık sisteminin dengesini bozan, vücudun kendi hücrelerine saldırmasına neden olan bir enfeksiyon, otoreaktif bağışıklık hücrelerinin yok edilmesini önleyen timus bezindeki işlev bozukluğu ve tabi ki diyet, çevre ve/veya fiziksel ve duygusal yüklerden kaynaklanan aşırı stres faktörleri.

• Bireylerin beslenme şekli otoimmün hastalıklara zemin hazırlayabilir mi?

Besinlerin bağırsak sağlığı üzerinde etkileri ile ilişkili olarak şunu söylemek mümkün. Yüksek oranda işlenmiş gıdalarda bulunan katkı maddeleri bağırsak geçirgenliğini artırabilir. Bu durum, antijenlerin ve patojenlerin bağırsaktan kan dolaşımına geçmesine izin verebilir, burada bağışıklık hücreleri daha sonra onları hedef alarak ve onlara saldırabilir. Ya da yüksek sodyumlu diyetler bu anlamda bir rol oynayabilir. Çünkü aşırı tuz, iltihaplanma ve otoimmünite ile ilgili bağışıklık hücrelerinin seviyelerini artırabilir, bu da yüksek oranda işlenmiş gıdalardan kaçınmak için başka bir durum oluşturabilir. Bir otoimmün hastalığa hazır bir zemin olduğunda ise et, süt ürünleri ve işlenmiş bitkisel yağlar gibi diğer iltihap önleyici besinlerin tüketimi, bağışıklık sistemi üzerinde ek stres yaratarak mevcut otoimmün hastalığı daha da kötüleştirebiliyor.

• Otoimmün hastalıklarda beslenme modeli nasıl olmalı?

Diyet ve beslenme şekli, otoimmün hastalık riski ve semptomları üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabileceğinden dolayı daha sağlıklı beslenme kalıplarını benimsemenin yeterli olup olmayacağı hep merak konusu olmuştur. Ancak bu tek başına yeterli olmayacağı gibi, bunun garantisi de ne yazık ki yoktur. Çünkü altta yatan genetik veya fizyolojik bir faktör baskın gelebilir. Ancak beslenme şeklini iyileştirmek de denemeye değer olabilir. Bütün bitkisel besinler, antioksidan işlevi olan ve otoimmün semptomları azaltabilen anti-inflamatuar etkiler uygulayabilen yapılar içerir. Örneğin yemekleri tatlandırmak için zerdeçal kullanımının ek anti-inflamatuar aktivite sunduğunu biliyoruz.

• bağışıklık sistemini destekleyen bir diyet, semptomların azaltılmasına yardımcı olabilir mi?

Açlığı taklit eden diyetler, otoimmün tepkileri bastırmak ve iltihapla savaşmak için bir miktar umut vaat ediyor. Özellikle eliminasyon diyetinin otoimmün hastalıklarda mücadelede klinikte uygulanması özellikle alerji, sedef gibi otoimmün hastalıkları bulunan pek çok hastanın durumunu stabilize etmesine veya iyileştirmesine yardımcı olabiliyor. Yeterli D vitamini ve omega-3 alımının sağlanmasının da daha düşük otoimmün hastalık riski ile ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Bir diğer önemli faktörün bağırsak sağlığı olduğunu hatırlarsak; lifli besinleri tercih etmenin, yeterince su içmenin, hareket etmenin ve probiyotiklerle bağırsak sağlığını desteklemenin önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor ve bireysel değişkenler göz önünde tutularak bilinen alerjenleri ortadan kaldırmak veya alerjiyi tetikleyen besinleri tespit ederek diyette ayarlamalar yapılması gerekebilir. Diyetin düzensiz bir bağışıklık sistemini sıfırlayabildiğini gösteren henüz bir kanıt bulunmamakla birlikte, daha fazla bitki bazlı beslenmenin daha düşük inflamasyon seviyeleri ve daha dengeli bir bağırsak bağışıklık tepkisi ile ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Yine de bu her birimiz bitki bazlı beslenmeliyiz anlamına gelmiyor. Bitki bazlı bir diyet, otoimmün semptomları azaltmak ve potansiyel olarak bağışıklık fonksiyonunu iyileştirmek için bir protokolün parçasıdır yalnızca.

• Otoimmün hastalıklarda beslenme tedavisine dair kanıtlanmış çalışmalar var mı?

Beslenme düzenini değiştirerek iyileşmek mümkün mü? En yaygın otoimmün hastalıklardan biri olan Tip-1 diyabet için insülin kullanımı ve doğru diyet tedavisi ile ülkemizde ve dünyada yaşamını normal standartlarda sürdüren milyonlarca insan var. Ancak bu tedavi ömür boyu uygulanmak üzere başlanıyor hastalara. Benzer şekilde multipl skleroz, romatoid artrit gibi farklı otoimmün hastalıklar için farklı diyet bileşenlerini beslenmede öne çıkarıyoruz veya eksiltiyoruz, ancak bu hastanın yaşam kalitesini artırsa da hastalığını yok etmiyor, mevcut durumu önemli ölçüde kontrol altına alıyor. O nedenle otoimmün hastalıklar için belirlenmiş ve kanıtlanmış bir beslenme modeli olmadığı gibi, hastalıkların tedavileri arasında da diyet farklılıkları mevcut.

Editör: Haber Merkezi