'Niyet dizimi' ni belki daha önce duymuş olabilirsiniz. Bu yöntem ruh ve bedenimize yük olan sorunlardan kurtulup özgürleşmemizi sağlıyor. Konuyla ilgili Niyet Metodu alanında Türkiye'de ilk uzman kişi olan Sertan Kıyan, ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Sertan Kıyan, bu işin teorisyeni Franz Ruppert'tan eğitim almış ve bu metodun Türkiye'deki ilk uygulayıcısı.

• Sertan Kıyan kimdir? Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

1983 İstanbul doğumluyum. Başlangıçlar önemlidir. Bizim yaşamdaki sürecimiz aslında doğumdan 9 ay önce döllenme anıyla beraber başlıyor. Bilinçli zihnimizle bu bilgilere ulaşamasak da bu ilişkinin sevgi mi korku mu nefret mi yoksa hepsinin karışımı mı olduğu hayatımızın geri kalanı için çok önemli. Ben üniversiteye kadar İstanbul dışında uzun süreli yaşamamıştım. Üniversite eğitimim için Ankara'ya Bilkent Üniversitesi'ne okumaya gittim. Okul biter bitmez o yaz California Üniversitesi'nin yaz okulunda katıldım. Sonrasında Stockholm ve Ljubljana Üniversitesi'nde Sosyal ve Kültürel Antropoloji üzerine yüksek lisans yaptım. Ama bu arada da İspanyolcamı geliştirmek hem de kendimi bulmak adına 2008 yılında çılgınca bir kararla Chavez Venezuela'sına bir süreliğine İngilizce öğretmenliği yapmaya gittim. Bu kendimi arayışımın sonucuydu. Yine bu arayışın doğal bir sonucu olarak döndükten sonra yine aynı yıl aile dizilimiyle tanıştım.

BU İŞİN TEORİSYENİ FRANZ RUPPERT İLE ÇALIŞMIŞ

• Türkiye'de Niyet Metodu alanında ilk uzman kişi sizsiniz galiba? Bu işin teorisyeni Franz Ruppert'tan eğitim almışsınız bize biraz o süreçten bahsedebilir misiniz? Nasıl yan yana geldiniz?

Franz Ruppert nasıl biri? Bildiğim kadarıyla öyle, Türkiye'de çalışmalara katılmış olanlar olsa da benim gibi kolaylaştırıcılık yapanlar yok. Franz Ruppert'le 2010 yılında çalışmasını tanıtmak için ilk defa İstanbul'a geldiğinde tanıştım. O sürece kadar halihazırda hem Türkiyeli hem de yabancı birçok alanda tanınmış kolaylaştırıcıyla çalışmıştım. Franz, henüz o zamanlar teorilerini geliştirmekteydi. Yanılmıyorsam da çalışmasının adı henüz Niyet Dizilimiydi. 2010 yılında onunla beraber çalışma olanağı buldum ve sonrasında Stockholm, İstanbul, Münih üçgeninde birçok kez bir araya geldik. Kendisi Münih Üniversitesi'nde Psikoloji profesörü kitapları Türkçe dahil bir çok dile çevrildi. Franz'ı mazur görün en iyi İngilizce bir tabirle anlatabiliyorum: He is an extraordinarily ordinary person (Sıra dışı bir biçimde sıradan biri). Bu kadar başarılı ve alanında yetkin olup bu kadar mütevazi kalabilen birini bu devirde hele bu topraklarda bulmak çok zor. Dünyada da birçok eğitmen-şifacı-terapistle çalıştım ama denk gelemedim. Bunların arasına saygı ve şükranla anmakla beraber aile diziliminin kurucusu Bert Hellinger'i de katıyorum.

'HERKES ANNE KARNINDAN İTİBAREN TRAVMATİZE OLMUŞ DURUMDA'

• Niyet metodu nedir, nasıl yapılır? Yöntemin temel tezleri nelerdir?

Bir sorununuzla veyahut hayattan bir isteğinizle bana geliyorsunuz. Bu niyet cümlenizi tahtaya yazıyoruz. Sonra her bir kelime için eğer grup çalışmasıysa gruptan birileri, bireysel seanssa benim keçeden yapılma yer imleçlerimden seçiyoruz. Ve sizin niyetinizde ki kelimelerin her birinin enerjisiyle temsil eden kişi rezonansa giriyor. İlk 2 dakika boyunca konuşmuyoruz. Temsilciler iyice derinleşiyorlar bu etkileşimde. Sonrasında mucizevi bir biçimde size niyetinizin çerçevesinde bilgi vermeye başlıyorlar. Diyelim ki niyetiniz 'Ben zengin olmak istiyorum.' olsun. Zengin kelimesini temsil eden kişi bunu 3 yaşında ya da 6 aylık bebekken ya da daha siz doğmadan anne karnında olan bir sorundan kaynaklandığını söyleyebiliyor. Ben süreç içerisinde sürekli danışanla temasta bulunuyorum. Bizim için en önemli şey bilgiler kadar danışanın algı dünyasında bunu anlamlandırması da aynı zamanda. Siz bu örselenmiş, ötelenmiş parçalarınızla temas kurup sisteminize dahil ettikçe hayatta sizin için kolaylaşıyor adım adım. Temel tezi de şu kısaca: Herkes anne karnından itibaren travmatize olmuş durumda. Hangi hisler bize ait hangi hisler annemize bilemiyoruz. Bu travmalar ruhta ve bedenimizde bölünmeler yaratıyor. Biz aslında ruhumuzda 3'e bölünüyoruz: Sağlıklı taraf, travmatize taraf ve hayatta kalmaya çalışan taraf. Sağlıklı taraf; sizin bir sorunum var yardım almam gerek diyen terapiye gelen tarafınız. Travmatik taraf travmayı yaşadığınız anda kalan ve çok yoğun acı duygular yaşayan taraf, hayatta kalma parçasıysa travma duygularını bastırış biçiminiz. Buda kişiye göre değişiyor: çok çalışma, seyahat, yoga, spiritüalizm, yemek yeme, yemek yememe, öfkeli olma, fazla uyku, alkol, sigara her türlü bağımlılıklar... Travmanızı çözdükten sonra bu sorunlarda otomatikman ortadan kalkıyor. Mesela, 3 ayda ışık hızıyla kilo veren bir danışanım var. Kötü travma duygularını bastırmak için sürekli dondurma yiyordu bana gelene kadar. Süreç içinde değişip ve gelişen bir yöntem olduğunu vurgulamak lazım. 2010 yılında tanıştığım halinden çokça farklı. Kendini zamanla aile diziliminden oldukça ayırdı. İsmi son 3 yıldır Niyet Metodu. Hala da gelişmeye devam ediyor. Bunları takip edebilmek için sık sık Münih'e gidiyorum. Fakat teorinin ana hatları sağlam bir şekilde oturmuş durumda. Hepimizin hatta tüm insanlığın yaşadığı problemlerin müsebbibi travma. Burada travmanın tanımını yapmak yardımcı olacaktır: Kişinin tehlike karşısında kaç ya da savaş güdüsünün çalışamadığı ve derin bir çaresizlik içinde kaldığı durumlar diyebiliriz. Bir tehlike karşısında iki seçeneğiniz olur ya kaçarsınız ya da savaşır. Bu ikisini de yapamadığınız yerde yine iki seçenek vardır: Ölmek ya da bölünmek. Bu karar sürüngen beyin tarafından verilen bir karar. Bölünmek derken hissizleşmek ya da bilinçten ayrışmakta diyebiliriz. Hepimizin vücudunda daha hissiz olan yerler vardır mesela. Bu bölünmüş yani travmatize olmuş parçalarınızı travma konusunda bilgisi olan biriyle güvenli bir ortamda o donmuş parçanızla benim yönlendirmelerim eşliğinde tekrar şefkatle temas kurarak bütünleşme sağlıyorsunuz. Burada ilginç bir detay: farklı kaynaklardan öğrendiğime göre İngilizce 'whole-bütünlük' ve 'heal ve health-iyleşmek'aynı Latince kökten geliyor.

'HİÇBİR ZAMAN KENDİMİZ OLAMAMIŞIZ'

• Niyet metodu için kendini bulma süreci diyebilir miyiz?

Kesinlikle öyle. Yukarda da anlattığım gibi biz aslında hiçbir zaman kendimiz olamamışız. Doğalında 9 ay geçen sembiyotik hamilelik süreci yüzünden annemizin hisleri bizim için evrimsel düzeyde yaşamsal bir önemde. Çünkü aldığı bir kararla yaşamımızı sonlandırma gücüne sahip ve şayet anne travmatize olmuşsa çocuğunda travmatize olmak dışında bir şansı yok. Travmatize olmuş bir çocuğunda kendisi olması, hangi hislerin kendisine ait hangi duyguları annesi için taşıyor bu konuda netleşmesi kendi olabilmesi için çok önemli. Yani bu aslında bildiğiniz spiritüel kendini bil, tanı çağrılarından oldukça farklı. İlk tanışanlar metodun nasıl işlediği konusunda oldukça şaşırıyorlar ama dünyanın her yerinden çalıştığım herkes bu bilgilere hislere ulaşabildi. Hatta şu an korona dolayısıyla online olarak ulaşıyorum insanlara ve online olarak da hiçbir sıkıntı olmuyor işleyişte. İnstagramda @niyetmetodu sayfasından bana soruları veyahut çalışma yapmak için ulaşabilirler.

'METOT KARŞISINDA BÜYÜLENMİŞTİM'

• Niyet Metodu öncesinde Aile Diziliminde de çalışmalar yapmışsınız bize biraz o süreci anlatır mısınız?

Aile dizilimini ilk 2004 yılında bir dergide okumuştum. Sonra bu bilgiyi sandığa kapatmışım. 2008 yılında Venezuela'dan döndükten ve 10-12 yıldır neredeyse aralıksız devam ettiğim konuşma terapisinin pek de bir işe yaramadığının farkına vardım sonra başka arayışlar içerisine girdim. 2008 yılında bir arkadaşımın önerisiyle oldu. Tabi ki metot karşısında büyülenmiştim. Aile dizilimi, kolektif vicdandan ve bunun kuşaklar arası aktarıldığından bahseden hafif Şamanizm'e kaçan, ataları onurlandırmaya dayanan bir yöntem. 2011 yılında Ermenistan'da kurucusu Bert Hellinger'le çalışma ve tanışma fırsatı da buldum. Çeşitli hocaların Türkiye'ye geldikçe asistanlığını da yaptım bu süreçte. Özellikle bu metotla İsveç'te atölyeler ve seanslar yaptım. Fakat dizilimcilerin fazlaca otoriter olması, kendilerini bilen kişiler olarak konumlandırması, odağın danışandan çok geçmiş kuşak atalara veyahut anne babaya kayması niyet metodunda derinleşmemle beraber beni rahatsız etmeye başladı. Ama en önemli etken de çoğu dizilimcinin travma hakkında ya çok az şey bilmeleri ya da konu hakkında hiçbir farkındalıkları olmamalarıydı.

• Niyet metodu ile aile dizilimi arasındaki fark nedir?

Yukarıda ana hatları çizdim zaten az çok. Onun dışında şu şekilde toparlayabilirim: Aile dizilimi ilk olarak aile içerisindeki dengeyi gözetiyor. Kişinin aile içerisinde doğru yeri bularak sistemde bir denge sağlayacağını ve bu denge sayesinde de o aileden özgürleşeceğini var sayıyor. Bizse asıl sorunun kişinin yaşadığı travmalar olduğunu söyleyerek odağa tekrar danışanı alıyoruz. Travmatik bir aile sistemiyle kişi haşır neşir olmamalı veyahut olmaya zorlanmamalı. Kullandıkları teknik dışında pek ortak yönleri yok aslında.

Muhabir: Haber Merkezi