Bir önceki yazımızda dünyada koronavirüse karşı mücadelede öne çıkan üç yöntemden söz etmiştik...
Bunlardan birincisi, salgının ilk kez resmi olarak ortaya çıktığı Çin'de uygulanan 'etkin izolasyon' yöntemi; ikincisi, Güney Kore'de geliştirilen erken ve yaygın tanı yoluyla mücadele yöntemi; üçüncüsü ise ABD, İngiltere, Hollanda ve İsveç gibi ülkelerde uygulanan 'sürü bağışıklığı' yöntemiydi.
Bugün, salgının dünyaya yayılmasının üzerinden altı aydan fazla bir süre geçtikten sonra, gelişmelere baktığımızda en başarılı yöntemin Çin'de uygulanan 'sürü bağışıklığı' yöntemi olduğunu görüyoruz...
Nitekim, 1 milyar 400 milyonun üzerinde nüfusa sahip Çin'de koronavirüsten yaşamını yitirenlerin toplam sayısı 4.600 kişi olarak kalırken, 328 milyon nüfuslu ABD'de hayatını kaybedenlerin sayısı 185 bini geçmiş bulunuyor...
En önemlisi de, Çin'de virüsten dolayı iç kaynaklı ölüm aylardan beri görülmezken ABD'de salgın hızlanarak yayılmaya devam ediyor...
Peki, durum bu kadar açıkken Çin'in uyguladığı yöntem başka ülkelerde neden etkin bir biçimde uygulanamıyor?..
Bu sorunun cevabı Çin'in sosyo-ekonomik yapısı ile dünyanın geri kalanının büyük bölümünün sosyo-ekonomik yapıları arasındaki farklılıkta yatıyor.
***
Çin, kendini 'sosyalist' bir ülke olarak tanımlıyor...
'Sosyalizm' tanımı oldukça kapsamlı ve tartışmalı bir kavram. O açıdan bu ülkenin gerçekten sosyalist olup olmadığı tartışılabilir...
Ama ortada tartışılamayacak kadar açık bir gerçek var: Çin, hala 'sosyal devlet' ilkesini etkin bir biçimde savunmaya ve uygulamaya devam ediyor.
***
Bilindiği gibi, özellikle 1990 yılında Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku ülkeleri yönetimlerinin 'sosyalist' düzenlerini kendi elleriyle tasfiye etmelerinden sonra sosyalizmle birlikte 'sosyal devlet' ilkesi de gözden düştü...
Oysa, 'sosyal devlet' ilkesi, siyasi bir rejimi tanımlamıyor, devletin sosyal yükümlülüklerinin artırılması anlamına geliyordu...
Sistem, İkinci Dünya Savaşı sonrasında sayıları artan ve egemenlik alanları genişleyen 'sosyalist ülkelerin' emekçilere geniş haklar tanımaları karşısında, gelişmiş ülkelerin yönetimleri tarafından geliştirilmişti...
Bu sistemde, işçilere daha yüksek ücret verilmesi, sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi, yaşlılık ve emeklilik ödemelerinin artırılması, otomobil, bilgisayar ve beyaz eşya gibi bir zamanlar 'lüks' kabul edilen tüketim mallarının fiyatlarının ucuzlatılması gibi uygulamalarla toplumun geniş bölümünün faydalandığı bir 'refah toplumu' yaratılmış, böylece toplumsal muhalefetin radikalleşmesi engellenmişti...
Bu uygulamalar sonucunda, bir çok gelişmiş ülkede çalışan sınıfların yaşam düzeyleri yükselmekle kalmamış, örneğin İngiltere'de, tüm dünyanın imrenerek baktığı bir sağlık sistemi de kurulmuştu...
1990'lı yıllarda sosyalist devletlerin dağılması sonucu 'sosyalizm' kavramı tüm itibarını kaybedince gelişmiş ülkelerde 'sosyal devlet' ya da 'refah devleti' olarak adlandırılan uygulamalara gerek kalmadı... Ücretler düşürüldü, emekçilere tanınan bir çok haklar kaldırıldı ve bu çerçevede devletin sağlık harcamalarına yaptığı harcamalar da azaltıldı...
O yıllarda yaygınlaşan 'liberalleşme' akımı da bu uygulamaları kolaylaştırdı.
***
Koronavirüs salgını, işte bu ortamda dünyaya yayıldı...
Salgının ilk olarak görüldüğü Çin, tüm dünyaya empoze edilen 'liberalleşme' akınmına başından beri mesafeli durmuştu... Belirli ölçülerde piyasa ekonomisini uygulamakla birlikte 'sosyal devlet' ilkesinden tamamen vazgeçmemiş ve 80'li yıllardan itibaren kendine özgü bir 'karma ekonomi' yaratmıştı. Bu sistemde, devlet, ekonomi üzerindeki denetimini sürdürüyor, siyasi sistem de Komünist Parti'nin egemenliğinde olduğu için özel sektör kendi taleplerini devlete dayatamıyordu.
Sonuç olarak, Çin'de devlet, hem etkin koruma önlemlerini uygulayabildi hem de salgının ekonomik yükünü üstlendi... Salgının yarattığı koruma önlemleri, tedavi harcamaları gibi tüm masraflar devlet tarafından karşılandı. 'İzole' edilen bölgelerde sıfırlanan ekonomik faaliyetlerin ve bir ara Çin'in dış ticaretinin tamamen durmasının yarattığı kayıplar topluma yansıtılmadı...
Kısacası, Çin'de insanlar izolasyonun sıkıntılarına katlandı, ancak hastalığın yarattığı faturayı esas olarak devlet ödedi.
(Devam edecek)