Defalarca yineliyorum ama bazı kafalar almıyor… Ben de anlaması gerekenler idrak edinceye kadar yazmaktan, söylemekten bıkmayacağım.
Yıllardır tüm değerlerini bir bir kaybederek; ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak güç kaybeden Başkent Ankara, futbolda da aynı çıkmazın içine girmek üzere…
Çoğu kente nasip olmayan değerlerinden biri 114, diğeri ise 100 yıllık koca çınarlar… Tarihlerinin tozlu sayfalarına şöyle bir göz atıldığında bile ne denli şanlı bir geçmişleri oldukları anında anlaşılır. Elindeki her bir varlığı kaptırdıkça sürekli değer kaybeden kentler, güç savaşında ne kadar başında “Baş” yazsa bile zamanla esamesi okunmaz konuma düşer.
Emin olun ki bundan sadece futbol sevdalıları, sade vatandaşlar, küçük ve orta ölçekli işletmeler etkilenmez… Başta o kentin belediyeleri olmak üzere büyük kurum ve kuruluşlar kadar büyük iş insanları da çok büyük zarar görür. Bu nedenle de tehlike daha kapıdayken ‘Adam sendecilik’ duygusundan arınıp elini taşın altına koyarak onları sahiplenmek gerekir. İş işten geçtikten sonra da değil eller, kafalar kayaların altına sokulsa bile kâr etmez.
Gelelim şimdi koca çınarları durumuna…
Süper ligdeki başkent temsilcisi Ankaragücü, dört gözle beklediği ara transfer dönemini Çaykur Rize maçındaki o lanetli yumruk olayı yüzünden epey verimsiz geçirdi. Son derece tecrübeli ve kaynak yaratmada mahir Faruk Koca’nın yerine zoraki başkan olan İsmail Mert Fırat’a suçu yüklemek de haksızlık olur. Bütün futbol camiası, “Ben Emre abin” diye başlayan repliğin oyuncular üzerindeki etkinliği konusunda hemfikir iken yapılan transferlerin takımın en çok gerek duyduğu mevkilerde yapılmamasını da hayretler içinde izledi. Sadece bunlarla kalmadı tabi… Adil olmadığı vicdan sahibi olan herkes tarafından kabul edilen 5 maçlık seyircisiz oynama cezası da Başkent ekibinin gücünün büyük bir bölümünü aldığı o herkesin imrenerek baktığı muhteşem taraftarından mahrum etti.
Ligde Avrupa bileti alma hayallerinin kurulduğu dönemde bile düşme hattına yakın temasın tehlikesine dikkat çekince bazı kişilerin de tepkisiyle karşılaşmıştım. Son 4 haftadaki bir beraberlik ve 3 yenilgiden sonra ortaya çıkan tablo ne yazık ki akıllarda soru işaretlerine neden oluyor. 17.sırada yer alan Gaziantep ile aradaki fark bir puana düştü. Asıl sıkıntı da bundan sonra oynanacak 4 haftalık periyotta… Daha doğrusu karşılaşılacak rakiplerin tamamının can derdinde olması… Mücadeleler de hani o meşhur “6 puanlık maç” dediğimiz karşılaşma niteliğinde… Bu hafta Kayseri deplasmanına çıkılacak. Maç çok zorlu geçmeye aday. Çünkü Başakşehir ile yaptığı karşılaşmada, 10 hafta süren galibiyet hasretini sonlandıran rakip oldukça moralli… Üstelik Kayserispor, Erciyes Anadolu Holdingin Ankaralı devasa şirketlerinin aksine kentin değerine sahip çıkmasıyla transferin son gününde 3 önemli futbolcuyu renklerine bağlayarak gücüne güç kattı. Sonra da İstanbulspor. Samsun deplasmanı ve Başakşehir maçları… Bence bu 4 maç, Ankaragücü’nün ligdeki kaderini belirleyecek.
Başkentin 1.lgdeki temsilcisi 100 yıllık Gençlerbirliği de son 4 haftada aldığı sonuçlarla hemşerisi ile aynı kaderi paylaştı. Onun da 3 yenilgi ve 1 beraberliği bulunuyor. Aslında Gençlerin ezeli rakibi - ebedi dostundan daha büyük sorunları var. 40 yıllık İlhan Cavcav döneminden sonra gün yüzü görmeyen kırmızı-siyahlılar, rekor düzeydeki kongrelere rağmen yönetim krizini bir türlü çözemedi. Lige yapılan iyi başlangıca rağmen futbolcuların, maaşlarını alamamaları, kulübün sahipsiz kalması yüzünden maçlara motive olamamaları da kötüye gidişi de başlattı.
Gün karamsarlığa kapılma zamanı değil, aksine birlik içinde havada oluşmaya başlayan kara bulutları paratoner görevi yaparak onları zarar vermeden yerin dibine gönderme günü.