Siyaset, futbola benzer…

Kaybetmeye gör…

Memlekette ne kadar bilmiş tayfası varsa birer ikişer dökülmeye başlar…

Ama huylarıdır, nedense hep yenilgiden sonra çıkarlar ortaya.

“Ben demiştim” diye ağızlarını açtılar mı, susmak bilmezler.

Demişliği filan da yoktur aslında ama yersen…

Bilir ki kamuoyunun hafızası zayıftır…

Kimin ne dediğini, ne cevherler yumurtladığını hatırlamaz nasıl olsa…

Gecikmeli teşhis doğrudur bir noktada…

Ayakta durmaya mecali kalmamış, faydadan çok zarar getirenleri, jübileye iki adım mesafede olanları takıma alıp, galibiyet beklersen hüsrana uğrarsın.

Bir kişi olur, bilemedin iki kişi, yılların deneyimine sahiptir, o futbol zekasıyla sırtlar takımı götürür zafere.

Onu anlamak mümkün.

Artık jübile zamanı geldi denilen Hagi’yi, Popescu’yu anımsayın.

Ve Galatasaray’ın başta taraftarlar olmak üzere tüm Türkiye’ye Avrupa Şampiyonu olma gurunu yaşatan kadrodaki bu iki ihtiyar delikanlıyı.

Şimdi ikisi de bıraktı futbolu.

O şampiyonlar şampiyonu kadroda yer alan futbolcuların bir kısmı teknik direktör, bir kısmı TV yorumcusu olarak sürdürüyor futbolla ilgisini.

Kimileri de atıldığı ticaret hayatında şampiyon olma çabasında.

Futbolda yaşanılan çokbilmişliğin benzeri bir durum bugünlerde siyaset sahnesinde yaşanıyor.

Suskun çokbilmişler, seçim sonrası piyasada boy göstermeye başladı.

Sanırsınız ki her biri siyaset uzmanı…

“Ben demiştim” diye açtı mı ağzını, susturabilene aşk olsun.

Düne kadar toz kondurmadığı parti seçimi kaybetti ama olsun, “u” dönüş kolay:

“Parti kadroları yaşlı. Gençleştirmek lazım”

Helal olsun sana…

Yeni mi fark ettin yaşlı olduğunu…

Düne kadar yağlayıp duruyordun meclisin gediklisi olan vekilleri…

 Şimdi açmışsın önüne TBMM albümünü, döşüyorsun mayınları:

“Dört dönemdir parlamentoda”

“Beş dönemdir parlamentoda”

Yeni mi aklına geldi…

Neyin hesabını yapıyordun da sustun bugüne kadar.

Şimdi dökülüyorsun…

“Ben demiştim…” öyle mi?

Yok kardeşim…

Sen hiçbir şey dememiştin…

Bir kere de doğruyu yap;

Susmasını bil. Hiçbir şey deme…’