Yıllanmış dostlar bir araya gelince nostalji rüzgarları da esiyor haliyle.
Yıllar öncesine dair görüntüler, o günleri yeniden yaşatırmışçasına film şeridi gibi akıp gidiyor gözler önünden…
Başkent'in en önemli semtinin simgelerinden biri olan solgun sarı renkli bina geliyor akla mesela.
Çatısına yerleştirilmiş devasa boyutlu hilal amblemi ile gelip geçen herkesin dikkatini çeken bahçe içindeki üç katlı bina.
Bulunduğu meydana adını veren bina…
Kızılay.
Anıtlar Yüksek Kurulu'nun (bazı iddialara göre çoğunluk kararı olmaksızın) aldığı bir kararla 1979 yılında yıkıldı. Yıkım kararı alınırken, 1930 öncesi yapılmış tüm binalar gibi ''tarihi eser'' tescilli olması göz ardı edildi. Kurul, binanın böyle bir özellik taşımadığına hükmetti. Bu karar 1929 yılında yapılan Kızılay binasının sonu oldu.
Yıkılan üç katlı binanın yerinde şimdi bir alış-veriş merkezi bulunuyor.
Başkentin simge meydanlarından birine adını vermiş olan Kızılay, şimdilerde adının ön plana çıktığı bazı şaibeli olaylar nedeniyle anılıyor.
Meydanın bir diğer köşesinde yer alan ve adını bünyesinde barındırdığı anıttan alan tarihi Güven Park ise Başkentin önemli simgelerinden biri olma özelliğini taşıyor.
Avusturyalı mimar Clemans Holzmeister'in önerisi üzerine yapımına başlanan proje 1935 yılında tamamlandı.
Fıskiyeli havuzu, yıllanmış ağaçların gölgesindeki oturma yerleriyle insanların soluklanabilecekleri bölgenin en büyük parkı olan Güven Park, bulunduğu alanın bir bölümünün dolmuş ve otobüs duraklarına tahsis edilmesi nedeniyle adeta ''kıymet bilmezliğin'' simgesi durumuna dönüştü.
Pek çok söylentinin odak noktasında yer aldı Güvenpark…
Bünyesindeki anıtın bir başka yere taşınmasından, altına dolmuş duraklarının yer alacağı otopark yapılmasına kadar pek çok habere konu oldu.
Öylece kaderini bekledi hep…
Gelelim alanın bir diğer köşesine.
Bir zamanlar sinemaseverlerin şaşmaz adresi Ulus Sineması'nın yerinde yükselen Soysal Han.
O da zamanın acımasız çarkları arasında yıprandı…
Kaldırımları şık giysili insanlarla dolup taşan, kafeleri, pastaneleri, mağazaları ve kuyumcu dükkanlarının ağırlıklı olduğu pasajlarıyla hafızalarda ''tatlı bir anı'' olarak kalan başkentin en önemli semtlerinden Kızılay gibi Soysal Han da eski havasından çok şey kaybetti.
Karenin dördüncü ayağı ise şimdilerde neredeyse yüksekçe bir apartmanın boyuna denk gelen, ancak hala ''gökdelen'' diye anılan bina.
Kızılay Meydanı'nın Atatürk Bulvarına Bakan köşesinde yer alan 24 katlı bina tamamlandığı 1965 yılından bu yana geçen sürede yıprandı, ilgi odağı olduğu günlere hasret bir kisveye büründü.
O anlı-şanlı mağazalar, kafeler, gece kulüpleri yok oldular birer birer.
Şimdilerde, daha çok adres tariflerinde mihenk noktası olarak anılan binayı nasıl bir gelecek beklediği ise merak konusu.
Ama asıl merak Kızılay ve çevresini nasıl bir gelecek beklediği konusunda odaklanıyor.
Yaşlı ve köhnemiş semt, eski günlerin görkemine yeniden kavuşabilir mi?
Alan özelliğini yitirdi ama, kazandırılacak özellikler ve güzelliklerle yeniden gözde olabilir mi?
Neden olmasın?
Büyükşehir ve Çankaya Belediyesi'nin umut veren çabaları var.
Umalım beklentiler hayat bulsun.
Kızılay ve çevresi yeniden gözde olsun.