Hayatına müzikle yön veren Burak Altuni ile müzikle olan hikayesini ve şimdilerde sevenlerine yeniden merhaba dediği 'Crying Rain' adlı single çalışmasının nasıl ortaya çıktığını konuştuk.

• Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Burak Altuni kimdir?

1982 Ankara doğumluyum.1 yaşında babamı, 25 yaşımda da annemi kaybettim. Kardeşim yok. Mutlu bir evliliğim var. Annemin ailesi doğu kültürü ile yaşayan Terekeme Karapapak Türkleridir. Ben daha çok bu kültür ile büyüdüm. Babamın ailesi İstanbul kökenli. Babamı erken kaybetmem nedeniyle onlarla geç tanıştım. Ancak sanat adımlarımda her iki ailede sonsuz destek oldular. Doğu batı sentezi hayatımın her anına yansıdığı gibi seçimlerime müziklerime ve karakterime de yansıdı. İyi iletişim kurabilmem beni farklı kültür ve müzik unsurlarıyla buluşturdu. Her tarz müzik insanları ile kurduğum ilişkiler de beni şekillendirdi diyebilirim.

'ÇEVREM MÜZİSYEN OLMAM NOKTASINDA BASKI YAPTI'

• Müzik ile serüveniniz nasıl başladı, nasıl karar verdiniz müzisyen olmaya? Sizi besleyen, domine eden, bu yola sürükleyen ne oldu?

Aslında özel tiyatrolar kurup ödüller alıp yönetmenlik yaparak geçirdim ergenlik ve ön gençlik dönemlerimi. Ancak bu noktada hobi olarak çaldığım gitar ve söylediğim sarkılları duyanlar müzisyen olmam yönünde baskı yapıyorlardı. Sınav derecelerim iyi olmasına rağmen tercih yapmayıp konservatuvarı zorluyordum. Sonunda Konya Selçuk Üniversitesi Sahne Sanatları Opera ve Şan Bölümünü kazanıp eğitimime başladım. Bu eğitimin benim hocalık yönüme çok katkısı oldu. Gitar müzik ve flamenko ise bambaşka bir hikaye ve durum. Burada karşıma çıkan güzel insanlar yıllarca harcadığım emek ve yaptığım zorlu seçimler belirleyici oldu.

'NEŞET ERTAŞ, ALEVİ SEMAHLARI VE EGE ZEYBEKLERİ İLE BÜYÜDÜM'

• Yaptığınız müziklerde evrensel-çağdaş müziğini harmanladığınızı görüyoruz. Yaptığınız müziği nasıl tanımlıyorsunuz?

Hayatım gibi. Gerçekten laf olsun diye değil. Ben Neşet Ertaş, Alevi Semahları ve Ege Zeybekleri ile büyüdüm. Bu müzikleri dinledikten bir süre sonra Maestro Paco de Lucia'yı keşfettim. Flamenkoyu daha popüler olan Gipsy Kings ile çalıp söylemeye başladım. Onlar gibi çalıp bizim gibi söylemeyi kendime destur edinmiştim. Son yıllarda içimden geldiği gibi çalıp içimden geldiği gibi söylüyorum.

• Şimdilerde 'Crying Rain' adlı single çalışması ile sevenlerinize yeniden merhaba dediniz. Bize biraz 'Crying Rain'den bahsedebilir misiniz? Nasıl dönüşler aldınız?

Bambaşka bir tarz o yüzden kemik kitlemin dışında da beğeniler almak beni çok mutlu etti. İnsanın doğaya verdiği zararı anlatmaya çalıştığım Ambiant Relax Meditatif ile bir sound ve melodiler bütünü yaratmaya çalıştım.

'TELLİ ÇALGILARA İLGİM VAR'

• Ana enstrümanınız gitar başka enstrümanlar da çalıyor musunuz?

Konservatuarda piyano mecburidir. İyi ki de öyle. Bağlama ilk enstrümanımdı. Simdi arada birlikte müzik yaptığım gruplarda eskiden percussionist idim. Ama bu çok eskidendi. Ud cümbüş, buzuki gibi telli çalgılara karşı ilgim de var.

'ÇOK GENÇ YAŞTA YALNIZ KALDIM'

• Burak Altuni'nin hayattaki dinamikleri ve bir müzisyen olarak beslendiği noktalar neler?

Acı ve bu acı ile barışık bir şekilde mutluluk. Evet, ebeveynlerim yoklar ve çok özlüyorum. Çok genç yaşta yalnız kaldım. Ama muhteşem bir eşim beni çok seven dostlarım akrabalarım var. Bu da beni birçok insandan daha kalabalık daha zengin yapıyor. Bilimle, sanatla, insanla ve Kainatla birlikte görmeye çalışıyorum hayatı. Bu da beni besliyor ve fikir veriyor.

• Yaptığınız müzikte neye dikkat edersiniz?

Samimiyete, 'mış' gibi yapmamaya dikkat ediyorum. Ne isem, ne kadarsam o kadarını paylaşırım. Müziğimde içimden geleni; karşımdakine saygı duyarak sunmaya çalışırım.

• Kimleri daha çok dinliyorsunuz?

Neşet Ertaş, Kubat, Cengiz Özkan, Kibariye, Müslüm Gürses, Onur Mete, Taksim Trio, Paco de Lucia Tomatito, Vicente Amigo, Antonio Rey, Daniel Casares ve diğer tüm flamenko gitaristlerini takip ediyorum. İlter Kurcala, Ceyhun Güneş, Bilgin Canaz ve Ahmet Baran Türkiye'de çalıştığım takdir ettiğim muhteşem müzisyenlerdir.

• Müziği insan yaşamının genel akışı içinde nasıl bir yere yerleştiriyorsunuz?

Ritim müziğin temeli. Ses ise ana öğesi. Yani frekans, titreşim. Hayat zaten bu titreşimlerden ibaret değil mi? Demek ki müziği bir şeye yerleştiremeyiz. Zaten müzik o şeydir.

YENİ SİNGLE ÇALIŞMASI YOLDA

• Şu an üzerinde çalıştığınız projeler nelerdir?

Kendi flamenko bestelerimden oluşan bir albüm ve bunun konser maratonu gibi planlarım var. Bir kaç pop müzik single çalışmasının yanı sıra Crying Rain'in devamı niteliğindeki yeni 4 parçalık huzurlu Relaxing Maxi Single çalışmam olacak yakınlarda.

• Son olarak pandemi süreci sizi nasıl etkiledi?

14 ay evde sahneden seyirciden dinleyiciden hayatına dokunduklarımızdan bizi motive edenlerden uzak; zamanı boş geçirmemek için sürekli enstrüman çalışıp bestelemekle uğraştık bir çoğumuz. Ayrıca bu süreçte birçoğumuz ekonomik sorunlarla boğuştuk. Bu çok üzücü.

Muhabir: Haber Merkezi