Asi Nehri Dostluk Barajı Projesi’nin büyük beklentilerle başlatılan ancak yarım kalan bir proje olduğunu anımsatan Yıldırım Kara, “DSİ’nin 2012 yılında yayımladığı bültene göre söz konusu baraj, 22,5 metre yüksekliğe ve 20 milyon metreküp su depolama kapasitesine sahip olacak; 8 bin hektar tarım arazisinin sulanmasını, 6 bin hektar tarım arazisinin de taşkından korunmasını sağlayacak, 8 megawatt kurulu gücüyle yılda 13 gigawatt/saat elektrik üretecekti. Ancak, 2011’den bu yana projede önemli bir ilerleme kaydedilemedi” dedi.

Orta Doğu’daki su kaynaklarının, bölgedeki ülkelerin sürekli artan nüfusu ve ekonomik faaliyetleri nedeniyle dönem dönem çeşitli tartışmalara konu olduğunu hatırlatan Yıldırım Kara, “Ülkemiz ve Suriye arasında da uzun yıllar boyunca Fırat nehri önemli bir anlaşmazlık mevcuttu; iki ülke arasındaki ihtilaf, özellikle Atatürk ve Birecik Barajı’nın inşaası sürecinde ciddi bir diplomatik gerginliğe yol açmış durumdaydı. Bu gerginlik iki ülkenin de ortak biçimde geliştireceği ve kazanç sağlayabileceği projelerin önünde bir engel teşkil ediyordu. Asi Nehri Dostluk Barajı bu nedenle umut veren bir tasarı olarak gündeme gelmişti” ifadelerini kullandı. Yıldırım Kara şöyle devam etti:

“DSİ’nin 2012 yılında yayımladığı bir bültene göre söz konusu baraj, 22,5 metre yüksekliğe ve 20 milyon metreküp su depolama kapasitesine sahip olacak; 8 bin hektar tarım arazisinin sulanmasını, 6 bin hektar tarım arazisinin de taşkından korunmasını sağlayacak, 8 megawatt kurulu gücüyle yılda 13 gigawatt/saat elektrik üretecekti. Ancak, 2011’den bu yana projede önemli bir ilerleme kaydedilemedi. Suriye’de başlayan savaşla birlikte bu barajdan geriye derme çatma, betonarme bir köprü kaldı; deyim yerindeyse bu köprünün altından da çok sular aktı. 2019’da proje çizimi için 2 milyon lira tutarında bir ihale yapılmış, 2024 itibarıyla projenin planlama ve kabul süreci tamamlanmış olsa da 2025 yılı yatırım programında bu projeye yer verilmemiştir. Bu barajın 14 yıldır atıl halde beklemesi ülkemiz ve özellikle de şehrimiz için büyük bir kayıptır. 14 yıl sonra, bu projenin çiftçilerimizin ihtiyaçlarına göre, özellikle daha fazla alanda sulama yapılmasını mümkün kılacak biçimde tasarlanması gerekiyor. Asi Nehri, tam da projenin hazırlandığı dönemde vaat edildiği gibi barış ve bolluk getirmeli, çiftçilerimizin yüzünü güldürmeli.”

HATAY’DAKİ BARAJLAR İÇİN SOMUT ADIM ATTIRAMADIK

Hatay’daki tarımsal sulama projelerine gerekli kaynağın ayrılmadığına vurgu yapan Kara, “Mecliste ve saha çalışmalarında bu konuya ne kadar dikkat çekersek çekelim, Hatay çiftçisini iktidarın gündemine taşımada yeterince başarılı olamadık; bu duyarsızlığı aşamadık” itirafını dile getirdi.

Tahtaköprü Barajı’nın 2016-2029 dönemini kapsayan projesine 14 milyar TL ödenek ayrılmışken, 2025 sonuna kadar yalnızca 2,148 milyar TL harcanmasının öngörüldüğünü kaydeden Yıldırım Kara, “Reyhanlı Barajı’nın 1995-2029 dönemindeki 26 milyar TL’lik bütçesinden ise 2025 sonuna kadar sadece 8 milyar TL kullanılacak. Gönençay Sulaması projesinin 4,5 milyar TL’lik bütçesinden 2025 sonuna kadar yalnızca 1 milyon TL, Büyükkaraçay Sulaması projesinin 2,1 milyar TL’lik bütçesinden ise 2024 sonuna kadar 360 milyon TL harcanmış, 2025 için 10 milyon TL’lik harcama planlanıyor. Bu projelerdeki yavaş ilerleme, Hatay’daki 552 bin hektarlık arazinin 275 bin hektarını oluşturan tarım alanlarının sulama ihtiyacını karşılayamıyor. Çiftçiler, yer altı kuyularına ve kısıtlı su kaynaklarına mahkûm kalıyor. Bu durum, kuraklıkla birleşince, korkunç sonuçlara yol açtı. Yetersiz yağışların sonucunda özellikle buğdayda yüzde 50’ye varan kayıplarla karşılaştık. Kuraklık bir doğa olayı olabilir, ancak yetersiz tarım politikaları ve tamamlanmayan sulama projeleri, bu durumu ekonomik bir afete dönüştürmüştür. Çiftçilerimizin emeği zayi olmuş, yurttaşlarımızın gıdaya erişimi tehlike altında kalmıştır. Bakanlık, Hatay’ın tarım üretimindeki potansiyelini gerçekleştirmek, sulama altyapısını geliştirmek için somut adımlar atmalıdır” diye konuştu.

Muhabir: Cemil Cahit SARAÇOĞLU