Kupa beyinin son16’da karşılaşacağı 24 Erzicanspor maçı öncesi şu konunun altını kalın bir çizgi ile çizmiştim:

“Bence Ankaragücü’nün Sivas maçındaki görüntüsüyle ligde Avrupa hedefine ulaşması, aynı amaçta olup ara transferde gücüne güç katan rakipleri yüzünden zor görünüyor… Sarı-lacivertlilerin yapacağı en doğru iş, daha açık deyimiyle kötü rüya görmemek için ligde kendini sağlama almak sonra da en iyi olduğu kupada Avrupa’yı düşünmek olmalıdır.”

Her ne kadar son 32’de o dönem için çekilecek en zor takımla eşleştiyse de son 16’da en kolay ekibi rakip olarak buldu sar-lacivertliler…

Bu nedenle Erzincan maçını öylesine derinden analiz etmenin pek de lüzumu yok. Çünkü çekirgenin arka arkaya 3 kez zıplaması biraz da tabiata aykırı… Nitekim, güç belli… Hani o süper ligde üzerinde çok durduğumuz kalite farkı var ya kendini açıkça belli ediyordu. Ankaragücü’nün pozisyon üretkenliğinin maşallahı vardı. En önemlisi de üretkenliğin skora yansıtılması da üst düzeyde sonuç verdi.

Emre Belözoğlu da kendisine kene gibi yapışan stresten uzak, yeni transferi Saponara’nın oyun sistemine adaptasyonunu, erken uyum gösterip göstermeyeceğini rahat bir şekilde test etti… Önlemi de elden bırakmadan yani ayağına kadar gelen çeyrek final kısmetini riske etmeden rotasyon hakkını da keyfince kullandı…Kafasındaki oyun şablonunu olası transferleri de düşünerek oluşturmaya çalıştı. Yani maçtan ziyade bir taktik antrenmanı olarak değerlendirildi Erzincan mücadelesi. Kupada daha ilerisi için de düşünmek çok erken… Öyle kolay rakip de kalmadı. Hele pazartesi çekilecek kuralar sonucu rakipler bir belli olsun ona göre plan-program yapılır.

Herkes şunu iyi bilsin ki Ankaragücü’nün önceliği süper ligdeki yerini sağlamlaştırmak olmalı… Bu nedenle de eksik görülen mevkiler  için de nokta transferler şart…

Emre Hoca da çok iyi biliyor ki ligde can pazarı dönemi artık kapıda… Her takım bu düşünceyi yüreğinin en derininde hissetmeye başladı. İşte bu yüzden kupa maçlarının o yarattığı havanın etkisinden çok çabuk sıyrılma gerekliliği ön plana çıkıyor.

Başkent ekibinin şu andaki tehlike hattının içindeki takımlarla arasında 5 puanlık farkı, 3 puanlık sistemde çok kolay kapanabilecek durumda… Onun için bu hafta gerçek rakiplerinden biri konumdaki Konya ile üstelik deplasmanda yapacağı karşılaşma, bir hafta sonra evinde oynayacağı Galatasaray maçından kat be kat daha fazla önem arz ediyor. Hiç dilemeyiz ve hatta düşünmek bile istemeyiz ama olası bir Konya yenilgisi ile kaybedilen 3 puanın telafisi, yine olası bir G.Saray’dan alınacak 3 puanla maalesef olmuyor… Çünkü kulvar ve hedef farklı.  Zaten bu nedenle aynı hedefteki takımlar arsında oynanan mücadelelere “6 puanlık” maçlar deniliyor.

Olayın vahameti böyle ortadayken, acil ihtiyaç duyulan transferlerin bir an önce gerçekleştirilerek korkulu rüya görülmesi mutlaka engellenmeli.