Başkent’in Süper Ligdeki tek temsilcisi Gençlerbirliği, İstanbul deplasmanında aldığı Beşiktaş galibiyetiyle sadece 3 puan kazanmakla kalmadı, teknik direktörüne duyduğu güven konusunda Türk futbolunda örnek teşkil etti.
Kolay değil, bir yönetim için 5 maçta 0 puan almış bir hocanın ardında durmak… Elbette ki geçen sezon elindeki mütevazi kadro ile üstelik ara transferde yaptığı 5 transferin beşinde de verim alarak 4 yıllık bir aradan sonra takımı yeniden süper lige çıkaran bir teknik adamın bu kadar opsiyonu olacak ama eğri oturup doğru konuşalım bu kadar dayanmak da her yönetimin harcı değil… Ancak Gençlerbirliği yönetimi hocasının ardında sonuna kadar durdu. Hüseyin Eroğlu, sil baştan kurulan takım için hep zaman istedi… İlk milli aradan sonra gerçekten dediği gibi lig kırmızı siyahlılar için adeta yeniden başladı. Son 4 maçı yenilgisiz kapadı. 2 galibiyet ve 2 beraberlikle puanını 8’e çıkararak yükselişini sürdürdü. Bir de hakem hataları yüzünden kaybedilen en az 4-5 puanı da lütfen unutmayalım.
Peki Hüseyin Hoca hiç mi hata yapmadı… En önemlisi kaleci konusundaki tercihiydi… Gökhan Akkan’da fazla ısrarcı olmasını bir oyuncuyu hemen kaybetmeme duygusuna bağlayabiliriz neyse ki bu hatasında ısrarcı olmadı ve kaleyi şampiyonlukta büyük katkısı olan Erhan’a devretti. Erhan da başta hocasını bu konuda en çok eleştiren kişi olarak ben olmak üzere kendisine güvenenleri mahcup etmedi.
Bir de her kulüpte yapılan transferlerde çürük elma çıkması kaçınılmaz bir olay… Bunun sorumlularını bulup çıkarmak elbette yönetimin işi. 102 yıllık koca çınarın parasını böyle çarçur etmek kimsenin haddi değildir. Herkes bilmeli ki gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Gelelim Gençlerbirliği’nin ilk deplasman galibiyeti olan Beşiktaş maçına, 40 bini aşkın taraftarın yarattığı müthiş ambiyansta oynamak da öyle kolay değil… İlk yarıda kırmızı siyahlıların bocalaması da bu yüzden oldu. Üstelik ev sahibi ekibin sert oynaması da bunda etkendi. İlk 45 dakikada Beşiktaş’ın Gençlerin 4 faulüne 12 faulle karşılık vermesi de bunu göstergesiydi.
Bir de Atilla Karaoğlan’ın bir VAR olmak üzere 3 maçtaki yönetiminden sonra Oğuzhan Çakır’ın tarafsızlığı Başkent ekibine ilaç gibi geldi. Çakır, takımların isminden korkmadı hata da yaptı ama herkese ne gördüyse ona göre düdüğünü çaldı izlemini verdi.
İkinci yarının hemen başında yenilen gol, kırmızı siyahlıların moralini bozmadı aksine bu durum onları adeta kamçıladı. Metehan’ın da oyuna erken katılmasıyla ofans gücü arttı. Geçiş oyunlarından 2 dakika içinde bulduğu gollerle de Beşiktaş’ı kendi taraftarlarının önüne attı. Bu arada yaptığı 3 net kurtarış dışında Erhan Erentürk, 90+5’te de Jota’nın vuruşunda tehlikeyi önleyerek son anda 3 puanı kurtardı. Savunmada başta Goutas olmak üzere Thalisson ile Göktan Gürpüz, Tongya ve Metehan öne çıkan isimler oldu.
Sakat oyuncuların katılımıyla oyuna müdahale etme konusunda teknik direktör Hüseyin Eroğlu’nun elini güçlendirecek olması da iyi günlerin sürdürülmesini sağlayacak ve bu da Başkent ekibini iyice rahatlatacak.
Ayrıca çabuk küsen taraftarın da tekrar tribünlere dönmesi de takımın gücüne güç katacak.