Onlar genellikle güldüren bazen de güldürürken düşündüren oyunlar ile karşımıza çıkar. Türkçe' de 'bebek' olarak karşılık bulan, geleneksel Türk tiyatrosunun bir kolu olan kukla sanatı, tarih olarak çok eskilere dayanmasına rağmen günümüzde değişen yaşam şartları ve teknolojik gelişmelere yenilmek üzere olan sanatlar arasında yer alıyor. Geçmişi çok eskilere dayanan bu sanat artık eskisi kadar rağbet görmese de bu işe gönül vermiş birkaç sanatçı sayesinde hala varlığını koruyor. Genç yaşlarda tanıştığı tiyatro sahnesinden kukla tasarımcılığına merak salıp, eğitim alan ve bugün bu işi sürdüren ender ustalardan biri olan Şevket Çetin ile atölyesinde kukla sanatı ile ilgili keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Kukla denildiğinde aklınıza ilk ne geliyor?

Yaşı biraz geçmiş olanlar 'İbiş', 80'li yıllarda çocuk olanlarsa dönemin klasik televizyon yapımlarından olan 'Susam Sokağı'nın kahramanları 'Edi ile Büdü' ve 'Kurabiye Canavarı'nı bilmeyen yoktur. Tahta, alçı, mukavva veya bezden yapılmış; elle, iple veya sopayla oynatılan, şehirlerde 'kukla', köylerde ise 'bebek', 'çömce', 'gelin' ve 'karaçör' gibi adlar verilen kuklaların tarihi neredeyse insanlık tarihi kadar eskilere dayanıyor. Eski Türk geleneklerinde de yer alan kukla, belli bir amaca yönelik anlatım için çeşitli tiplerin, şekillerin ve cisimlerin oyunlaştırılması sanatı olarak tanımlanıyor. Geleneksel Türk kukla oyunlarında başlıca iki karakter bulunur. Bunlar İbiş ile İhtiyar'dır. İbiş; kurnaz, hazır cevap, gözü açık, dilbaz bir karakterdir. Oyunda gerçek adı 'Sadık' olmasına rağmen İbiş adı ile çağrılır. Oyunda söz ve hareketleri ile komediyi sağlar. İhtiyar ise zengin, varlıklı insanı temsil eder. Oyunlarda İbiş'in efendisi, patronu rolündedir. Kukla denilince akla daha çok çocuklar için kurgulanmış, tahtalar oyularak, yaratıcılıkta sınır tanımayan tasarımcıların oluşturduğu karakterlerin, sahne aldığı bir gösteri sanatı gelir. Hayatımızdan yavaş yavaş çekilmeye başlasa da sopa veya ip yardımıyla hareket ettirilen ve birtakım kişilik özellikleri yüklenen kuklalar günümüzde her insanın kendi yaşantısından bir kesit bulabileceği oyunlar ile karşımıza çıkar.

USTALIĞIN SİMGESİ PEŞTAMAL

Kendinizden bahseder misiniz?

30 yaşındayım. Ermenekliyim. Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde Kamu Yönetimi okudum. Kukla ile 2005 yılında Başkent Şehir Tiyatrosu'nda tanıştım. Orada halen oyuncu olarak çalışıyorum ve kukla sanatçısı olarak hayatımı idame ettiriyorum.

Kukla ile tanışmanız nasıl oldu?

Tesadüf değil Başkent Tiyatrosu'na bilerek ve isteyerek gittim. Orada ki kurslara katılarak kendimi geliştirmek istedim. Oyuncu oldum ve kukla sanatını yurt dışında ve yurt içinde profesyonelleştirdim. Kukla sanatında usta çırak ilişkisi çok önemlidir. Eskiden kuklacılık Osmanlı'dan gelen ahilik sistemi ile devam ederdi. Bizde peştamal bağlanır öyle usta oluruz.

BALKAN YOLCULUĞU

Peştamal bağlamak nedir?

Peştamal bağlama mezuniyet törenini temsil eder. Peştamal ustalığın simgesi anlamına geliyor. Usta olduğunda peştamal bağlanır, Ahilikten gelen bir gelenektir bu. Artık ustasın çırakların olur, usta yetiştirebilirsin anlamındadır. Peştamal ustadan diğer kalfasına geçer. Peştamalı bu sene ben kuşandım ve ustalık makamına geldim. 2005 yılından beri kuklacılık sanatı ile ilgileniyorum. Yurtdışında eğitim aldım ayrıca yurt dışında ders de verdim. Yunanistan'da Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Heykel Bölümü öğrencilerine kukla eğitimi vermeye gittim. Avrupa Birliği projesi ile; Başbakanlık TİKA adına geleneksel Türk Tiyatrosu'nu yaşatmak ve tanıtmak için Balkan ülkelerine gittim. Kıbrıs'ta da daha çok geleneksel Türk Tiyatrosu'nun tanıtma, anlatma, kukla gösterileri, Karagöz, Hacivat ve orta oyunu gösterileri yaptım. Başbakanlık adına gittik. Balkanlarda Türkiye'yi temsil ettik çeşitli kurslar verdik.

EFSANE İSİM POYRAZOĞLU

Başkent Tiyatrosu'ndaki ustamız Mehmet Tahir İkiler'di. Ustamız İkiler'in babası da kukla sanatçısıydı. Selim Başeğmez namı diğer 'Kaptan Amca' onlar çadır tiyatrosundan yetişmiş. Biz onlardan ders aldık. Mehmet Tahir İkiler'in hocası da Hadi Poyrazoğlu'dur Kukla Kebap'ın sahibi. Türkiye'de kukla sanatının gelişmesini sağlayan ve Atatürk'ün karşısında kukla oynatan bir isimdir Poyrazoğlu. Biz o düsturlarla yetiştik usta çıraklık ilişkilerimiz düsturla geldi. Belli seviyeye gelip, biz bayrağı teslim aldık. Kukla sanatında yeni tarzlar üreterek bu sanatı devam ettirmeye çalışıyoruz.

Kukla yapımından bahseder misiniz?

Kukla sanatı ilk önce hayal gücü ile başlıyor. Sonrasında hayal gücümüz çizgilerle buluşuyor. Karakteri çizdikten sonra model hamuru ile heykelini yapıyoruz. Heykelden sonra kalıbını alıyoruz, kalıptan sonra dökümünü yapıp boyuyoruz. Tornada ya da oymayla anatomisini yapıyoruz. Sonrasında birleştirip iskeletini oluşturup kostümlerini dikiyoruz ve sonraki süreçte de boyamalarını yapıyoruz. Sonra bunu ipliyoruz ipli kukla meydana geliyor. Bunları hem yapıyoruz hem oynatıyoruz hem de seslendirmesini yapıyoruz. Kukla çeşitleri oynatılış ve yapılış özelliklerine göre farklılık gösterir. Avrupa'da Jigging puppets veya Marionettes ala planchette diye bilinen iskemle kuklalar. Göğüslerinden yatay biçiminde bir ip geçen bu kuklalar gayda ve benzeri çalgıların eşliğinde aşağıdan ipleri çektirilip dans ettirilir. Bu çeşit kuklalar daha çok sokak eğlenceleri içindir. Bu kuklalar dört köşe bir tahta iskemle üstüne dizilmiş iki veya dört bebeğin dönerek ve zıplayarak oynatılır. Bir diğer kukla çeşidi de El kuklalarıdır. Bunların başları ve kolları mukavva veya tahtadan gövdeleri bezdendir. Kuklacı, elini kuklanın giysisinden içeri sokar, işaret parmağı ile başı, baş ve orta parmağı ile kolları oynatır.

Karakterleri nasıl yaratıyorsunuz?

Burada hayal gücümüz devreye giriyor. Bazen de proje kapsamında çalışmalar isteniyor. Örneğin, bu yıl 'Eyvah Kümeste Tilki Var' diye bir oyunumuz var. O oyun için tavuklar yaptık. Oyunun başrolünde tavuk, horoz ve tilki gibi karakterler var. Oyundaki karakterlerin kuklalarını biz yaptık.

Kişiye özel kuklalarınız var mı?

Evet, bize fotoğraf getiriyorlar o fotoğraftaki karakteri karikatüre dönüştürüyoruz. Sonrasında heykelini işleyip 40 santimetre bir kuklaya dönüştürüyoruz.

UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ

Kukla sanatı üniversitelerde okutuluyor mu?

Kukla sanatı usta çırak ilişkisi içinde gelişir. Türkiye'de bir okulu yok ama yurtdışında var. Tiyatroda farklı dersler veriyoruz. Geleneksel Türk Tiyatrosu eğitimlerimiz de var. Unutulmaya yüz tutmuş sanatlar bunlar. Geleneksel Türk Tiyatrosu bizim bel kemiğimiz aslında ama şu an konservatuarlarda biraz daha itilmiş bir durumda. Yani Karagöz Hacivat olsun ya da orta oyunu olsun biraz daha geri planda sadece birkaç ders içinde yüzeysel olarak geçiliyor.

Kukla sanatının sahne dışına itilmesinin nedeni nedir?

Nedeni şu, orta oyun biraz daha halka yakındır. Halka yakın olduğu için biraz da batıya özenme durumu vardı. Cumhuriyetin ilk yıllarında İngiltere tiyatrosuna yönelmiş ve İngiltere tiyatrosunun yapıları bizim konservatuarların yapı taşları olmuş. Konservatuarlar ilk kurulduğu zaman zaten Almanya'dan hocalar gelip, eğitim vermişler. O zamanlar bu coğrafyada eğitimciler olmadığı için İngiltere tiyatrosuna yani modern tiyatroya özenildiği için Geleneksel Türk Tiyatrosu biraz geri planda kalmış.

ÇOK EMEK ÇOK SABIR

Sizin amacınız nedir?

Bizim amacımız bu mesleği unutturmadan daha fazla olmasını sağlamak. Sadece ben yapayım gibi bir durumumuz yok yüzlerce olsun, binlerce olsun. Bir şeyden ne kadar çok varsa, sanatçısı ne kadar çok varsa o kadar fazla talep olur. Yurt dışında operalar kuklalarla yapılıyor. Türkiye'de de zaten opera izlenmiyor ama şöyle bir şey var 10 tane sanatçıyla 100 kişilik bir operayı canlandırabilirsiniz. Kukla buna olanak tanıyor ama bizde daha geri planda durduğu için insanları cezp etmiyor. Bir başka etken de kukla çok emek ve sabır ister aynı zamanda çok zaman alıyor. Bizim insanımız hadi bu hafta öğreneyim de haftaya gösterisini yapayım tarzında düşünüyor.

Usta olabilmek için eğitim ne kadar sürüyor?

En az 5 yıl. Çünkü çok fazla tarz var. Levha kuklası, su kuklası, el kuklası, ipli kukla, sünger kukla, kalıp kukla, maskot kukla vs.

Atölyenizde ders veriyor musunuz?

Kukla, farklı bir pencere açıyor. İnsanların, sadece küçüklerin değil, büyüklerinde ilgisini çekmek için ve anlatmak istediğiniz şeyi bir haftada değil, yarım saatte bir kuklayla anlatabiliyorsunuz. Yetişkinler ve çocuklar için de eğitim veriyoruz. Çocuklar için de çoraktan kukla tarzında atölyeler yapıyoruz. Uzun süreli değil hafta sonu 2 saat tanıtmaya yönelik küçük basit kuklalar yapıyoruz. Kuklalarla küçük yaşta tanışsınlar diye workshoplar yapıyoruz

KUKA DERNEĞİ

Kukla yok oluyor....

Kukla sanatı yok olmaya yüz tutmuş bir meslek. Bu doğrultuda kukla kursları açıyoruz kurslarda kukla yapım aşamasını öğretiyoruz. Kursta hem oynama hem de seslendirme aşamalarını öğretiyoruz. Ayrıca kukla sanatını yaşatmak için Kukla Karagöz Derneği (KUKA) diye bir derneğimiz var. Derneğin merkezi Ulus'ta. Dernek olarak yurtiçi ve yurtdışında festivaller düzenliyoruz. Karagöz oyunları gibi eskiden olan oyunları revize ederek yeniden gündeme çıkarıyoruz. Oyunları modernize ederek geleneği bozmadan yaşatmaya çalışıyoruz. Derneğimiz 2009 yılında Mehmet Tahir İkiler öncülüğünde kuruldu. Derneğimizin amacı kaybolan mizah kültürünü korumak ve gelecek nesillere aktarmak. Bu arada dernek olarak Karagöz Kukla Festivali yapacağız. Festivalin tarihi net değil görüşmeler devam ediyor

Muhabir: Haber Merkezi