Önceki yazımızda enerji politikalarının günümüzde ülkelerin iç ve dış politikalarını belirler bir hal aldığına değinmiş...
Türkiye ile Rusya arasında dostane ilişkilerin gelişmesinde enerji politikalarındaki yakınlaşmanın önemli bir rol oynadığını, ancak bu durumun iç politikada Millet İttifakı (Altılı Masa) ile Cumhur İttifakı arasındaki çelişmeleri daha da karmaşık bir hale getirdiğini sözlerimize eklemiştik.
***
Bu çelişkili durum, Ukrayna Savaşı sırasında da yaşanmış ve ortaya ilginç bir tablo çıkarmıştır...
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Hükümeti, beklenenin aksine Türkiye'nin stratejik müttefikleri olan ABD-AB'nin savaş sırasında aldığı pozisyonu benimsememiş, bu cephenin Rusya'ya yönelik yaptırımlarına katılmadıklarını ilan ettikten başka savaş sırasında arabulucu rolü üstlenmişlerdir...
Bu pozisyon ABD'yi rahatsız ederken Rusya tarafından olumlu bir şekilde değerlendirilmiş, sözünü ettiğimiz enerji yatırımları ve Putin'in Türkiye'de büyük bir gaz merkezi kurulma önerisi bu tutum nedeniyle gündeme gelmiştir.
***
Buna karşılık, Altılı Masa üyeleri, özellikle de İYİ Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi savaşın başından beri ABD ve AB'nin politikalarına destek olmakta adeta yarışa girmişlerdir...
İttifak'ın büyük partisi CHP ise bir süre bu konuda net bir tavır takınmaktan kaçınmış, ancak seçim sathı mailine girildiği bir dönemde ABD gezisine çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, 'Rusya-Ukrayna savaşında Ukrayna'nın yanında yer almamız gerektiğini düşünüyoruz' açıklamasını yaparak CHP'nin de ABD'nin yanında yer aldığını ilan etmiştir...
Bu açıklama karşısında Türkiye'yi yönetenlerin ABD ve AB'ye bağımlılığını eleştiren ve CHP'yi ulusal çıkarları savunduğu gerekçesiyle destekleyenler bir kere daha 'aldatıldıkları' hissine kapılmışlardır.
***
Biz, bu köşede Kılıçdaroğlu'nun ABD'ye yaptığı 'inceleme ve araştırma gezisi'nin esas amacının Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin adayı olma isteğiyle bağlantılı olabileceğini yazmıştık...
'Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olmakla ABD arasında ne alaka var?' derseniz...
Bu ülkede Cumhurbaşkanı veya başbakan olmak isteyenlerin tamamına yakınının ABD'nin desteğini almaya büyük önem verdiklerini ve bunu başardıkları takdirde göreve gelebildiklerini hatırlatırız.
***
Kemal Kılıçdaroğlu gezisi sırasında bu yönde temaslar yaptı mı, yaptıysa istediği sonucu aldı mı bilmiyoruz...
Ama bu geziden sonra CHP'nin içinde bir takım hareketlenmeler olduğunu ve ABD'nin politikalarını dikkatle izleyen HDP'nin deneyimli politikacısı Ahmet Türk'ün Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayı konusundaki düşüncelerinin Kılıçdaroğlu lehine hızlı bir değişim geçirdiğini görüyoruz...
Hatırlanacağı üzere Ahmet Türk, 21 Haziran tarihinde Gazete Duvar muhabirinin 'Muhalefetteki bazı isimler cumhurbaşkanı adayı olarak gösteriliyor. Bu isimler hakkında ne düşünüyorsunuz?' sorusunu cevaplarken, 'Önce adayın açıklanması, adayın gelecekle ilgili projelerinin ortaya çıkması lazım. Ama şunu söyleyebiliriz, Kürtler kimsenin askeri değildir' demişti... Daha sonra gazeteci İsmail Saymaz, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD gezisi sırasında havaalanında karşılaştığı Ahmet Türk ile Kılıçdaroğlu'nun adaylığı konusunda kısa bir sohbet gerçekleştirdiklerini, Türk'ün bu sohbet sırasında önceki açıklamalarının aksine 'Bizim tercihimiz Kılıçdaroğlu'ndan yanadır' dediğini aktarmıştı.
***
Bu işlerin enerji meseleleri ile ilişkisine gelince...
ABD'nin Rusya'nın petrol ve doğalgaz ihracatını yaptırımlarla ve sabotajlarla engellemeye çalıştığını, bunu başardığı takdirde doğacak enerji açığını Ortadoğu petrolleri ve Ege Denizindeki doğalgaz yataklarından elde edilecek gaz ile kapatmayı hedeflediğini, bunun için Yunanistan'da askeri üsler kurarken aynı zamanda Irak-Suriye üzerinden geçecek bir 'Kürt koridoru' oluşturmaya çalıştığını biliyoruz...
ABD, bu operasyonda en çok İsrail ve Yunanistan'ın yanı sıra, Irak ve Suriye'deki Barzani ve PKK güçlerine güvenmektedir...
Bunları düşününce, tam da ülke seçim havasına girerken CHP Genel Başkanı'nın uyduruk nedenlerle ABD gezisine çıkması, bu gezi sırasında 'Bu savaşta Ukrayna'nın safında olmalıyız' açıklamasını yapması, aynı günlerde CHP içindeki bazı milletvekillerinin 'HDP'ye bakanlık' tartışmasını başlatması, CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın Mersin'de Rusya tarafından yapımına devam edilen Akkuyu Nükleer Santralini savunacak radar sisteminin ülkemizin güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle TBMM Başkanlığı'na araştırma önergesi vermesi anlaşılır bir hale gelmektedir.