TV kanallarında arz-ı endam eden büyüklerin söylediklerine kulak kabartınca eskilere yolculuk yaptım.
Acaba 10 yıl önce neler beklemişiz yöneticilerden, geleceğe dair ne umutlar beslemişiz yüreklerimizde.
Yıl 2012…
Yirmi yıl geçmiş bugünlere gelinceye dek.
Düşlerimizi süsleyen beklentiler ne imiş?
Bir göz atalım.
Hatırlamaya çalışalım dileklerimizi tek tek:
Kadın cinayetlerinin olmadığı bir ülke,
Barış ortamında yaşayan, özgürlüğün tadını çıkaran bir millet,
Dünü aratmayan, geleceğin garantisi bir anayasa,
Hür düşüncenin hakim olduğu bir toplum ve adalet sistemi.
Kendinden çok halkın sofrasını, hak ve menfaatlerini düşünen yöneticiler,
Vicdan duygusu körelmemiş, yardımlaşma erdemini yitirmemiş bir toplum.
Doğruyu, doğruları yazan, bu uğurda gerekirse kalemini kıran gazeteciler, yazarlar, çizerler,
Aklın ve hür düşüncenin egemen olduğu, ufku açan ilerleten bir eğitim sistemi,
Bilime, bilim adamlarına önem veren, yolu ilmin ışığıyla aydınlanan bir temel…
Selamlaşmaların, merhabaların, dostça kucaklaşmaların sergilendiği karşılaşmalar.
Güven duygusunu pekiştiren merhabalar…
Saygının, sevginin hiç eksilmeden hüküm sürdüğü aylar, yıllar…
Umut ettik,
Yılmadık,
''Sabır'' diyerek bekledik…
Geldik bugünlere…
Gene vaatler,
Pembe boyalı hikayeler…
Ninniler..
Kimilerinin dilinde ''bir gün mutlaka''lar…
Kimilerinin dilinde ''hadi canım sende''ler…
Zaman ise akıp gidiyor…
Acabalar arasında…
Hızla…