Önceki yazımızda 30 Ağustos Zaferi öncesinde Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) ile birlikte bir “triumvura” (üçlü yönetim) oluşturmuş olan Rauf Bey (Orbay) ve Kazım Paşa (Karabekir) gibi Enver Paşa ve İttihat Terakki ile yakın ilişkilerini sürdüren iki komutanın savaştan sonra saltanat ve hilafetin sürdürülmesinden yana olduklarını söylemiştik...

Mustafa Kemal Paşa bu konuda yönetimdeki arkadaşlarından farklı düşünüyor, fakat Büyük Millet Meclisindeki (BMM) mebusların çoğunluğunun onlarla aynı fikirde olması nedeniyle bu düşüncelerini “milli bir sır” olarak saklıyordu...

Gerçi Sakarya savaşı önce BMM’nin sahip olduğu yetkiler Mustafa Kemal Paşa’ya devredilmişti, ama bu yetkiler sınırlı bir zaman için tanınmış bulunuyordu.

***

30 Ağustos Zaferi, Mustafa Kemal Paşa’nın siyasi gücünü büyük ölçüde artırdı; ancak zafer sonrasında Başbakan Rauf Bey başkanlığındaki grup Meclis içinde çoğunluğu yönlendirmeye ve Mustafa Kemal Paşa’nın devrimci fikirlerine karşı mücadeleye devam etti...

Hatta zaferden sonra Ankara’da yapılan bir “gayri resmi” toplantıda Kazım Paşa, Refet Paşa, Ali Fuat Paşa gibi güçlü komutanlarında desteğini alan Başbakan Rauf Bey, Mustafa Kemal Paşa’ya artık zafer kazanıldığına göre sahip olduğu yetkileri devretmesi ve siyasetten çekilmesini önerdi...

Mustafa Kemal Paşa buna neden lüzum görüldüğünü sorunca, Rauf Bey, “sizin cumhuriyet kurmayı düşündüğünüz yolunda söylentiler var” cevabını verdi.

***

Bu gelişmeler Mustafa Kemal Paşa’nın “Birinci triumvira”yı dağıtması ve yanına Mareşal Fevzi Çakmak ve İsmet Paşa’yı (İnönü) alarak “İkinci Triumvira”yı oluşturmasıyla neticelendi. Bu olay sonucunda Rauf Bey Başbakanlıktan istifa etmek zorunda kaldı...

İkinci aşamada Kazım Paşa, Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa siyaseti ya da askerliği tercih etmeye zorlandı. Paşalar siyaseti tercih edince ordu üzerindeki nüfuzları kırıldı. Gerçi Mareşal da onlarla benzer düşünceler taşımaktaydı ama o “meşruiyet” kaygısı ve askerliğe tutkusu öne geçtiği için tercihini askerlikten yana kullandı. 

Eğer 30 Ağustos zaferi Mustafa Kemal Paşa komutasında kazanılmasaydı, Mustafa Kemal Paşa daha sonra gerçekleştireceği Cumhuriyet başta olmak üzere bir çok dönüşüm ve reformu topluma benimsetecek güce ulaşamazdı.

***

Mustafa Kemal Paşa’nın başarısının asıl sırrı ideallerini ve düşüncelerini her koşulda koruması ve bu idealleri gerçekleştirmeye gönüllü insanlarla birlikte çalışmasıdır. Kendisi bu düşüncesini yakın arkadaşı Fethi Bey’e o dönemde şu sözlerle ifade etmiştir:

“Görüyorsun ki her şeyden önce iç ahengi temin etmek şart. Zaferi asla hazmetmeyecek olanlar, bizi birbirimize düşürmeye gayret edeceklerdir. Meclis’te çok farklı görüşler var. İstanbul’un tavrı da henüz belli değil. Meclis’te ve ülkede her şeyin saltanat mihrakında neticeleneceğine inananlar var. Sonra da harici cereyanlar çok farklı temayüllere mihver oluyor. Bir büyük devlete dayanma ihtiyacı duymadan müstakil karar ifade edebilmek bile güç.” (Bkz. “Üç Devirde Bir Adam”, s. 322).

***

Mustafa Kemal Atatürk’ün genç ve modern bir cumhuriyet kurma mücadelesi, daha sonra bu cumhuriyeti koruma ve geliştirme mücadelesine dönüştü. O, bu mücadelede eski çalışma arkadaşları da dahil olmak üzere yakın çevresini bile karşısına almak zorunda kaldı...

Bu dönüşüm sırasında Atatürk’ün çevresinden uzaklaşmak zorunda kalan eski arkadaşı Ali Fuat Paşa Meclis İkinci Başkanlığından ayrılırken Mustafa Kemal’e “Şimdi senin apotres’lerin (havarilerin) kimlerdir?” diye sordu...

Mustafa Kemal Paşa bu soruya şu cevabı verdi:
“Benim ‘apotr’larım yoktur. Memleket ve millete kimler hizmet eder, liyakat ve kudretini gösterir ise ‘apotrlar’ onlardır.”

***

Günümüzde Mustafa Kemal Atatürk yarattığı eserle toplumun hemen her kesiminin “yüreğindeki lider”olmaya devam etmektedir...

Olmaya da devam edecektir, çünkü onun gücü düşüncelerinden olduğu kadar Çanakkale siperlerindeki kanlı boğuşmayı kazanmış olmasından, Sakarya vadilerinde 22 gün  süren mücadeleden galip çıkmasından ve en önemlisi yenilmiş bir devletin kalıntısından yeni bir ülke doğmasını sağlayan 30 Ağustos zaferinden gelmektedir...

Kendilerine ne ad verirlerse versinler bu mirası reddedenler, sonunda kendilerinin milletin yüreğinden silindiğini göreceklerdir!

(Bitti)