Bayramlar giderek anlamını yitiriyor.

Özellikle de hafta sonu tatili ile birleştirilmeye denk gelen, bu nedenle de yetkililerin aldığı kararla uzun süreli tatile dönüşen bayramlar.

Cüzdanı kabarık olanlara, dolayısıyla da dar boğazda can çekişen turizm sektörüne ve ticaret erbabına ilaç gibi gelen bayramları…

Tabii bu konuda akla ilk gelen de Ramazan ve Kurban Bayramları oluyor…

Yine böyle uzun soluklu bir bayramı daha kutlamaya hazırlanıyoruz.

Kamuda iki günlük idari izni koparanlar on gün sürecek bir tatil olanağına kavuşmuş olacak.

Bayramın mutluluğunu asıl yaşayacaklar da tatilcilerin yanı sıra yine sözünü ettiğimiz sektörlerde faaliyet gösterenler olacak.

Otel-motel gibi turistik tesisleri, eğlence mekanlarını işletenler, 'piyango tatil'' turistleri sayesinde sezonu güleç yüzle geçirirken, bu olanaktan yararlanamayarak ''kent nöbetçisi'' konumunda kalacaklar da, yapacakları bayram alış-verişiyle esnaf ve ticaret erbabına soluk alma fırsatı yaratmış olacak.

Ne diyelim; adı üstünde.

Anlamını yitirse de, yitirmese de bir yönüyle yine bayram.

Bir de şu kazalar olmasa…

Yolları kan gölüne, gözyaşlarını sele dönüştüren kazalar.

İstatistiksel rakamlarla moral bozmayalım…

Kabuk tutmuş yaraları, yeniden kanatmayalım.

Bunu yaparken de, benzer acıları bir daha yaşamamak için, yetkililerin trafik güvenliğini sağlama amacıyla hatırlattıkları uyarıları akıldan çıkarmayalım.

Güvenli yolculuk kadar güvenli alış-veriş de önemli

Tercihler ucuza değil, sağlıklı olana yönelmeli.

Merdiven altları yine fırsatçıların işgalinde...

Hedef kitle yine dar ve sabit gelirliler.

Yaşam onca olumsuzluğa rağmen güzel…

Yollarda kol gezen trafik canavarına dikkat…

Tezgahlarda sunulan tehlikelere de…