Gecenin ilerleyen bir vaktinde Cinnah Caddesi’nde ORAN sitesi istikametinde seyreden araçtan kulakları tırmalarcasına yükselen ‘’Ankara’nın Bağları’’ adlı Türkü, TV haberlerini izlerken kapandı kapanacak duruma gelen göz kapaklarımın fal taşı gibi açılmasına neden oldu.

Pencereden bakarak sesin kaymağını keşfetmeye çalışırken yüksek volümlü türkünün görüş mesafemi kısıtlayan noktada ilerleyen bir araçtan yükseldiğini fak ettim.

Belli ki gittikleri bir mekanda eğlencenin dibine vuran gençler, gecenin keyfini ‘’Ankara’nın Bağları’’ türküsünü söyleyerek sürdürmek istiyor.

Sinirli halim, yerini hafif bir tebessüme bıraktı. Gençlik yıllarımızda biz de arkadaş korosuyla uykusundan ettiğimiz kişiler geldi aklıma.

Pencereyi kapatıp, yeniden koltuğuma yönelirken, türkünün devamını mırıldandığımı fark ettim.

İnsanda ne uyku hali bırakıyor, ne sinir:

‘’…Kaldıramıyom kolları…’’

Ankara, sert rüzgârları, gri sokakları, ağırbaşlı duruşuyla bilinir. Ancak bu kent yalnızca cumhuriyetin, siyasetin, devletin değil; aynı zamanda türkünün, sevdanın ve bağların da başkentidir.

“Ankara’nın Bağları” akla yalnızca bir oyun havasını değil, köklü bir kültürü, sonsuz bir neşeyi, geleceğe dair yeşeren umutları da getirir.

Sabah serinliğinde gidilen bağ dönüşünde tutturulan türkünün adıdır Ankara’nın Bağları..

O türkü, zamanla dillerden düşmez oldu…

Düğünlerde, nişanlarda, dost meclislerinde…

Yükseldi mi nağmeler tut tutabilirsen insanları.

Herkes orta yerde…

Bugün Ankara’nın o eski bağları, bu türküde yaşıyor.

Düğünlerde, eğlence mekanlarında…

Ve gecenin ilerleyen bir vaktinde

Gençlerin dilinde

Cinnah Caddesi’nde…