Zirve savaşı yapan ekipler Ankaragücü, Ümraniye, Eyüp ve Bandırmaspor'un 12.haftadan sonra arka arkaya yaşadıkları puan kayıpları, TFF 1. Lige farklı bir heyecan kattı. Bu da sezona iddialı başlayıp bu rakiplere oranla biraz geride kalan Erzurumspor ve Samsunspor'a yaradı. Onlar da yarışa ortak oldu.

Ümraniye galibiyeti sonrası arka arkaya nispeten kolay gibi görünen Adana ve Altınordu deplasmanlarına çıkan sonuçlar, Sarı-lacivertlilerin kafalarına dank eden gerçekle yüzleşmelerine neden oldu:

'Kağıt üzerinde kolay gibi görünen rakipler, en tehlikelileridir.', 'Üstelik hiçbir maç oynanmadan kazanılmaz.'

Bunlar, gerçeklilikleri denenmiş ve asla kulak arkası edilemeyen ve ayakların biraz yere basmasını sağlayan deyimlerdir.

Maalesef Başkent ekibi bu iki maçta bunları, sonuçları acı da olsa deneyimledi. Umarız ki bir daha aynı hatalara düşmezler.

Bunu da Balıkesir maçındaki sergiledikleri hal ve tavır gösterdi.

Bir kere yaş ortalaması 31-32 arasında bir takımla, genç ve mücadele gücü yüksek bir ekip karşısında bireysel beceriye güvenerek başa çıkılmaz. Bakınız Altınordu karşılaşması… 15-20 dakikalık da olsa olağanüstü bir baskı kurmanın bedeli maalesef haneye eksi olarak yazılan 3 puanla ödendi.

Bu Teknik Direktör Mustafa Dalcı'nın da kulağına küpe olmuş olacak ki… Kadroda 4-5 yıl civarında bir gençlik aşısı yapılmıştı. 32'lik kaleci Akın'ın yerine 25'lik Bahadır, 33'lük Eren'in yerine 24'lük Owusu ve 31'lik Sinan'ın yerine de 24'lük Erdi'ye ilk onbirde yer verdi.

Ankaragücü'nün yaş ortalaması; Erdem (37), Yusuf Abdioğlu (32), Pinto (33) ve Murat'a (30) rağmen birden bire 28'e düşüvermişti.

Ligin dibine demir atmış rakibi karşısında, savunma bloğu daha temkinli, orta saha daha dikkatliydi. Ayrıca rakibini küçümsemiyor, hatta içinde bulundukları duruma rağmen onlara saygı duyuyorlardı.

Maç önemliydi, Çünkü:

Ankaragücü için arka arkaya 2 maçtan alınan yenilgilerden sonra kendi evinde Balıkesirspor'a karşı olası bir kayıpla kulüpte fırtınaların kopacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Zaten Aatıf, Nadir ve Geraldo'nun esame listesinde olmamaları, kadrodaki diğer futbolcular için bir gözdağı anlamı taşıyordu.

Gençlik aşısı Başkent ekibini olumlu yönde etkilemişti… Ali Kaan, Ariyibi ve İshak'ın net pozisyonlarında kaleci Atilla Özmen, tehlikeleri topu kornere çelerek önleme başarısını gösterdi. Ancak 33.dakikada Abraham'ın 2.sarıdan kırmızı kart görerek arkadaşlarını 10 kişi bırakması konuk takımın gardını, başarılı kalecisine karşın iyice düşürdü. 45+4'de Pinto'nun pasında Zahid'in mükemmel vuruşuna kimse engel olamadı.

Soyunma odasına üstünlükle gidilmesi olası bir karmaşayı da önledi. Oyunculara güven verdi, teknik kadronun da daha salim düşünmesini sağladı.

Bu moral motivasyon, 2.yarıda Ankaragücü futbolcularını kamçıladı, Mustafa hocaya da istediği değişiklikleri yapmada bir rahatlık getirdi.

İlk yarıda toplamda 8'e 2, isabette de 5'e 0 olan şut sayısı 2.yarıda 28'e 2, isabette de 10'a 0 olarak istatistiğe yansıyınca maçın gidişatı hakkında artık başka veri vermeye gerek kalmadı herhalde… İkinci yarıya da Ariyibi ve Eren Derdiyok'un direkten dönen vuruşları ile Pinto'nun 2.asistiyle Murat Uçar'ın 88.dakikada attığı gol damgasını vurdu.

Dedik ya bu 3 puan çok önemliydi diye. Önümüzdeki 3 haftalık periyotta Ankaragücü yine Samsun ve Bolu gibi son derece tehlikeli rakiplerle deplasmanda karşılaşmasına karşın rakipleri 3'er maç yapacaklar. İşte bu 3 puan, Başkent ekibini bay geçtiği haftayı telafi edebilecek konuma getirdi.

Üstelik futbolcuların da iyi rakipler karşısında kendilerini daha iyi motive etmelerini de hesaplanırsa, Ankaragücü'nün bu zor dönemi en az kayıpla geçmesini sağlayabilir.