ABD ve onunla birlikte hareket eden NATO güçleri, yenilgiyi kabul ederek apar topar Afganistan'ı terk ederken neden ülkenin dış dünyayla ilişkisini 'sinir merkezi' konumundaki Kabil Havalimanı'nı askeri açıdan koruma görevini Türkiye'ye devretmek istemektedirler?..
Önceki yazılarımızda bu sorunun cevabını vermeye çalışırken, esas amacın Türkiye'yi yalnızca Taliban güçleriyle değil, aynı zamanda onu destekleyen Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerle de karşı karşıya getirmek olduğunu söylemiş ve şu yargıya varmıştık:
'Türkiye'nin Afganistan konusunda yapacağı tercihler ve izleyeceği politikalar, yalnızca bu ülke ile ilişkilerini değil Avrasya'nın hemen tüm ülkelerle ilişkilerini etkileyecektir... ABD, önümüzdeki dönemde Rusya'yı çevrelerken Türkiye'yi Rusya ve Çin'e karşı yönelmiş bir mızrak gibi kullanmayı planlamaktadır... Türkiye'nin Afganistan konusunda belirleyeceği tutum, bu planın kaderini de belirleyecektir.'
***
Bu açık gerçeği hiç kuşkusuz Türkiye'deki yönetim de görmektedir...
Buna rağman görevi kabul etme eğilimi göstermesinin sebebi, ekonomik sıkıntılar, NATO üyeliğinin getirdiği yükümlülükler ve Biden yönetimi ile ilişkileri düzeltme çabalarıdır...
Sonuçta, görevin 'prensip olarak' kabul edildiği, ancak koşulların belirlenmesi amacıyla Türkiye ile ABD arasında Kabil Havalimanı'nın korunması konusunda bir pazarlık masasının kurulduğu anlaşılmaktadır...
Görüşmelerden sızan ve çeşitli medya organlarında yer alan haberlere göre Türkiye'deki yönetim, görevi resmen kabul etmek için F-400'ler konusunda baskının sonlanması, askeri ve ekonomik yardımın artırılması ve görev gücüne Taliban ile iyi ilişkilere sahip Pakistan'ın da katılması gibi talepler öne sürmekte, böylece bir yandan ABD ile ilişkileri sıcak tutarken diğer yandan Taliban ve onun arkasında yer alan Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerle karşı karşıya gelmekten kaçınmaya çalışmaktadır.
***
Ne varki, Türkiye'nin bu çabaları sonuç verecek gibi görünmemektedir... Bunun birinci nedeni, ABD'nin Türkiye'yi Kabil Havalimanı'nı korumakla görevlendirmek isterken esas niyetinin Erdoğan yönetiminin son dönemde izlemeye çalıştığı 'denge politikası'na son vermek ve Türkiye'yi Rusya, Çin ve İran'la karşı karşıya getirmek olmasıdır...
Bir diğer neden ise Pakistan'ın Taliban ile arasını bozacak bu tür bir görevi Türkiye ile birlikte üstlenmesinden kaçınmasıdır.
***
Nitekim, Taliban, son günlerde yaptığı bir açıklama ile ABD ve NATO güçlerinin çekilmesinden sonra 'hangi ülke olursa olsun', Afganistan'da kalan tüm tarafları hasım olarak kabul edeceğini ilan etmiş bulunmaktadır...
Taliban'ın açıklamasında, 'Hangi ülke olursa olsun, Afganistan'da kalan tüm taraflara karşılık vereceğini' ifadesi kullanılmıştır... Dahası, Türkiye şu sözlerle açıkça uyarılmıştır: 'Türk liderliğinin kararı yerinde değildir, eğemenliğimizin ve toprak bütünlüğümüzün ihlalidir, ve ulusal çıkarlarımızı aykırıdır...Türk yetkilileri, her iki ülke içinde zararlı olması nedeniyle kararlarını geri almaya çağrılıyor. Yabancı kuvvetlerin hangi bahane ile olursa olsun memleketimizde kalmasını işgal sayarız. Bu işgalcilere hicri 1422 (2001) senesinden 5 bin 100 seçkin alimin verdiği fetvaya göre mukabele ederiz.
***
Bütün bu gelişmeler, Türkiye'nin Kabil Havalimanı'nı korumasını üstlenmesi durumunda er yada geç Türk askeri gücü ile Taliban'ın karşı karşıya geleceğini göstermektedir... Çünkü ABD ve NATO güçlerinin çekilmesinin ardından hızla dağılma sürecine giren Kabil hükümetinin bu aşamadan sonra uzun süre Taliban'a karşı direnmesi ve mevzilerini koruması mümkün değildir...
Sonuçta, Kabil hükümetinin dağılması ve başkentin düşmesiyle Türk askeri gücünün görevi sürdürme imkanı da kalmayacak ve bu durumda Türkiye çok daha vahim sonuçlar doğuracak bir başka olguyla karşı karşıya kalacaktır:
Toplu göç sorunu.
Bir sonraki yazımızda bu konuyu ele alacağız.
(Devam edecek)