Önceki yazımızda 1942 yılında dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün, yapmayı düşündüğü toprak reformunun alt yapısını hazırlamak amacıyla Köy Enstitülerinin yaygınlaştırılması ve üç yılda '40 bin köye 200 bin tarımcı' yetiştirilip yerleştirilmesi projesinden söz etmiştik...
Ne var ki, 'Tek Şef' İnönü, o zaman dünyada hüküm süren başka 'tek şef'lerin aksine kimseye hesap vermeyen bir diktatör olmadığından bu projesini en yakınındaki Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'e bile kabul ettirmekte zorlanmış...
'İleride beni dinlemediğinize çok pişman olacaksınız' diye kahırlanmıştı!
***
Yine de bu proje, sayıları sınırlı köy enstitüleri içinde çalışmakta olan kadrolarda büyük bir heyecan yaratmıştı...
O yıllarda Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsü ve Hasanoğlan Köy Enstitülerinde müdür olarak görev yapmış olan eğitimci Rauf İnan, İsmail Hakkı Tonguç'a yazdığı mektupta, bu tartışma ile ilgili görüşlerini söyle ifade etmekteydi:
'Hakkı Ağabey, Üç haftadır yollarda geçen saatlerimi en ziyade odanızda açtığınız o mühim mevzu dolduruyor: kısa zamanda köye teknik alanda becerikli, yüz(bin), iki yüzbin adam yetiştirmek meselesi (...) Ne şekilde, ne derecede ve ne ölçüde olursa olsun bu teşebbüste, benden hizmet umabileceğiniz anda tereddütsüz emrinizde olacağım. Hele eğer bu hizmetim iki yıldan fazladır emellerimi ve emeklerimi içinde bulunduğum estitüden beni ayırmazsa çok bahtlı olacağım. İcap ederse Muş ovalarına, Pasinler'e gönüllü olduğumu da hissediyorum.'
***
İnan'ın mektubunun son cümleleri bizim '38 kuşağı' dediğimiz kuşağın niteliğini ve değerini tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır...
Ancak, bu kuşağın önemli bir kesiminin bürokratlardan oluşması, onların yalnızca yetki ve hareket alanlarını kısıtlamakla kalmamış, dünya görüşlerini de sınırlamıştı... Nitekim, o dönemin simge isimlerinden, Köy Enstitülerinin 'babası' İsmail Hakkı Tonguç bile İnönü'nün 'üç yılda 200 bin tarımcı' yetiştirme projesini 'aşırı' bulduğunu 1946 yılında pişmanlık dolu şu sözlerle itiraf edecekti:
'Gerçekten onu dinlemediğimize sonradan çok pişman oldum. İtiraf edeyim ki, bu tasarının gerçekleşmesi benim de gözümde çok büyümüştü. Gerçekleştiremeyeceğimizden korkmuştum. eğer benim aklım yatmış olsaydı, (Hasan Ali) Yücel'e rağmen işe girişirdim. Bütün köy enstitüleri çalışmaları içinde pişmanlık duyduğum tem nokta budur. Eğer enstitülerin sayısını 60'a çıkarıp, gerçekten 200.000 de tarımcı yetiştirebilmiş olsaydık (1946 sonrasında -EG) çok daha şiddetle gelecek olan tepkiler sırasında ipe gitmek bile bana vız gelirdi. Gözüm arkada kalmazdı. Ama bu fırsatı kaçırdık.'
***
Tonguç'un 'ipe gitmek bile bana vız gelirdi' sözleri o dönemde bu projenin ve onu izleyecek olan Toprak Reformu girişiminin toprak ağaları ve gerici akımlar arasında nasıl bir tepki yarattığını ortaya koymaktadır...
Unutulmasın ki o dönemde CHP 'tek parti' olarak iktidarda olsa bile aslında farklı sınıfları içinde barındıran bir 'konglomera' görünümündeydi...
Parti içinde toprak ağaları ve 'liberaller' savaş sonrasında ABD'nin egemen olacağını ve Türkiye'nin bağımsız tutumu sürdürmekte zorlanacağını görüyor, muhalefetlerinin dozunu artırıyorlardı. O dönemde büyük bir güç sahibi olan ve İnönü'yü iktidara getiren Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak da bu tartışmalara doğrudan katılmamakla birlikte toprak reformuna kuşkuyla bakıyordu. İnönü'nün 1944 yılında 'Turancıları' tasfiye etmek ve Toprak Reformu çalışmalarını başlatmak için düğmeye bastığında Fevzi Çakmak'ı emekli etmesi hiç kuşkusuz bir tesadüf değildi.
***
Ne var ki, Köy Enstitülerini geliştirme ve toprak reformunu gerçekleştirme projesi II. Dünya Savaşı sona erip Türkiye'nin ABD önderliğindeki 'Batı Bloku'na tabi hale gelmesi kesinleşince rafa kaldırılacak, İnönü, 'Ben gücümün bittiği yerde; bir politikacı, bir deneyimli insan olarak bir noktada dururum' diyecekti...
Aynı yıl Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'e Recep Peker'in kurduğu hükümette görev verilmeyecek, Yücel'in yerine getirilen Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer, 19 Kasım 1951 günü TBMM'nin Köy Enstitüleri gizli oturumunda, Tonguç'u görevden almasını şu sözlerle anlatacaktı :
'Tonguç Baba'yı defederken hiçbir mukavemetle karşılaşmadım...'
(Devam edecek)