Asgari ücretle çalışan işçi, memur ve emekli gecekondularının yerine 40 metrekarelik evlere yerleştirildi. Şehir merkezine çok uzak olan Zirvekent'te yaşayan insanlar burada unutulduklarını söyledi. Eskiden komşuları ile huzur içinde yaşayan Zirvekentliler, bugün sokak aralarında uyuşturucu satışından, komşuluk ilişkilerinin yok olmasından, çocuklarının güvenle sokağa çıkamamasından şikayet ediyor. 'Kentsel dönüşüm projesi'nin kurbanı Zirvekent Mahallesi'nde yaşayan halk, yaşamı ve kentsel dönüşümü anlattı.

VATANDAŞ KADERİNE TERK EDİLDİ

Musa Karagöz Erdoğan 3.5 yıldır burada yaşıyor. Çok öfkeli olan Erdoğan, kentsel dönüşüm dendiğinde sanki yarasına tuz basılıyor. Erdoğan, en büyük sorunlarının ulaşım olduğunu belirterek, ulaşımın 45 dakikada bir olduğunu ifade etti.Dolmuşların ise Abidinpaşa hattı üzerinden geldiğini sürekli tıklım tıklım olduğunu ve çoğu zaman da 4 ya da 5'inci dolmuşa ancak binebildiklerini söyledi. Vatandaşın burada kaderine terk edildiğini ifade eden Erdoğan şöyle konuştu: 'Burada derdini anlatabileceğin yetkili kişi bulamıyorsun. Mesela cenazemiz düğünümüz oluyor. İnsanların evleri zaten çok küçük. Yönetim sığınağa kömür doldurmuş. Bizim sorunlarımızla yönetim ilgilenmiyor. Yönetime telefon ettim 'Siz para toplamaktan başka bir şey bilmez misiniz?' dedim. Onlarda 'Bizim işimiz para toplamak' diye cevap verdiler. 4 senedir koridorun penceresini zor taktırdık.'

ASANSÖRLERDE İNSANLAR MAHSUR KALIYOR

Binada ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz? sorusuna 'Asansörler hep bozuk. Normalde asansörlerin kullanılabilmesi için yeşil barkod olması gerekiyor. Barkod falan yok bizim asansörlerde. İnsanlar sürekli asansörlerde mahsur kalıyor' diyerek cevap verdi. Köstence'de bir gecekondusu olduğunu söyleyen Erdoğan konuşmasının devamında yaşadığı mağduriyeti şöyle anlattı: 'Gecekondumuzu yıkıp bize burayı gösterdiler. Bizi 56 bin TL borçlandırdılar ve hala ödüyoruz. Burada oturan insanların maddi gelirleri 1700-2500 TL arası. 400 TL taksit ödüyor. 300 TL yakıt parası ödüyor. Burada oturan insanların çoğu emekli. Bu insanlar nasıl geçinecek. Daha aidat parası da var. Doğalgaza dönüşüm için duvar çekeceğiz dediler daire başına 3800 TL istediler. Onu da 9 takside böldüler. Bu insanlar bu parayı verdiğinde o ay bir şey yiyemeyecek.' Yönetime hiç güvenmediğini belirten Erdoğan yılbaşında yüzde 8 zam yapıldığını şimdi ise yüzde 5 civarında yine zam yapıldığını belirterek 'Toplamda yüzde 13 zam yapıldı. Yapılandırdım borcumu 2 senedir taksit ödüyorum. Buna nazaran borcum 42 bin TL'ye çıktı. Bu nasıl bir katkı ben anlayamadım. Bankadan kredi çekseydim daha iyi olurdu.' dedi.

BİZİ KANDIRDILAR

İlyas Akçelik ise, Mamak Dostlar Mahallesi'ndeki gecekondusu yıkılınca Zirvekent'e 2015 yılında gelmiş... Akçelik, 'Kızım,devlet bizi kandırdı' ifadelerini kullandı. Akçelik şöyle konuştu: 'Gecekondumuzu elimizden aldılar. Bizi resmen dolandırıp kandırdılar. Devlet bize 'yetim evlat' muamelesi yaptı. Devlet benim gecekonduma 32 milyar değer biçti. Benim 80 tane ağacım vardı o gecekonduda. Bizi evlerimizden zorla çıkardılar. Size ev yaptık dediler biz de bunlara inanıp geldik buraya. 6 ayda bir zam yapıyorlar bilseydim burayı istemezdim gecekondum da yıkılıp gitseydi. Her ay 370 TL taksit ödüyordum şimdi 412 TL oldu. 79 TL aidat ödüyordum 85 TL oldu. Benim doğalgaz elektrik su faturalarım da var. Benim aldığım maaş emekli maaşı. Nasıl geçineceğim.'

HAMİLE KADIN ASANSÖRDE MAHSUR KALDI

'Devlete isyan etmeyip kime isyan edeceğim' diyen Akçelik, binayı ilk teslim aldıklarında posta kutularının çalışmadığını giriş kapısının bozuk olduğunu otamat kutusunun bantlandığını ve hala bantla durduğunu anlattı. Asansörlerinin her gün bozulduğunu belirten Akçelik, 'Asansörlerin çoğu tuşu çalışmıyor. Her gün birileri asansörde mahsur kalıyor. Geçen gün asansörde hamile bir kadın kaldı zorla kurtardık. Yönetimi aradık ulaşamadık. Apartman görevlisini arıyorum o izinli. Hamile kadını kendi imkanlarımızla zor kurtardık. Elini nereye atsan elinde kalıyor' dedi. Evin içindeki problemleri kendi koşulları doğrultusunda çözüme kavuşturduklarını söyleyen Akçelik, bütün kapıların döküldüğünü, mutfak dolaplarının kullanılamaz hale geldiğini de söyledi.

BİR ÇİVİ DAHİ ÇAKILMADI

Duş kabinin de dörde bölündüğünü ifade eden Akçelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Duş kabinini de değiştirmek zorunda kaldık. TOKİ'nin yaptığı hiçbir şey kullanılamaz halde. Evler dışardan su alıyor. Yapıldı ama şiddetli bir yağmurda yine aynısı oldu. Yönetimden hesap sorulsun denetim yok. Aidatlarımız nere gidiyor 185 TL çevre düzenlemesi için para verdik. Bir çivi çakılmadı. 3 metre doğalgaz borusunu bağladılar 121 TL para aldılar doğalgaz için. Asansörleri yapmak için bizden 136 TL para aldılar ama hiçbir çözüm sunulmadı. Nereye gitti bu paralar…'

EVLER KİBRİT KUTUSU KADAR

Bilgi Nur Akçelik ev kadını. Başlıyor anlatmaya: 'TOKİ'den hiç memnun değilim' kızım bizden durmadan para alıyorlar. Evimizi elimizden aldılar. Bir de 57 bin TL bizi borçlandırdılar. O borç yerinde duruyor o borcun üzerine de sürekli faiz geliyor. Yakıt ve aidata sürekli zam geliyor. Asansörler sürekli bozuluyor. Sürekli asansörün içinde insanlar kalıyor. Evleri satacağız ama satamıyoruz. Kibrit kutusu kadar ev yapmışlar… Herkes 9 aylık bizim neyimiz eksik… Bizim evimizi aldılar bize burayı verdiler. Sanki arsa yok dünya kadar arsa varmış niye bu kadar küçük yapmışlar ki evleri.'

BURASI FUHUŞ YATAĞI

Akçelik konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Burada emlakçılar evleri günlük kiraya veriyorlar. Gündüz ayrı gece ayrı kiraya veriyorlar. Burası fuhuş yatağı! Burada bir aile oturamaz… Çoluğu çocuğu olan burada oturamaz. Emlakçılar evleri günübirlik kiraya veriyor.'

BİZİ BURAYA ATMIŞLAR!

Başka bir mağdur ise Adem Kaya. Kaya60 yaşında... Kaya'nın da Dutluk Şirintepe'de gecekondusu varken, Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında gecekondularının yıkıldığını belirterek, tapu tahsis belgesinin olduğunu yıllarca vergi ödediğini ama hepsinin geçersiz sayıldığını gecekondusu karşılığında Zirvekent'te 40 metrekarelik bir ev verildiğini söylüyor. 'Ben geldiğimde ne elektrik vardı nede su vardı' diyen Kaya, 'Yaşadığımız sorunların bini bir para. Asansörler çalışmıyor. Buradaki yönetim işini yapmıyor. Ben kendi katımı kendim temizliyorum. Çöpümü kendim döküyorum. Yönetim sadece para toplamaya yarıyor. Verdiğim para nereye harcanıyor bilmek istiyorum.Bizi buraya atmışlar… Ne haliniz varsa görün diyorlar adeta… Muhatap bulamıyoruz insanca yaşamak istiyoruz. Bir geliyorum elektrik kesik bir geliyorum su kesik bir geliyorum asansör bozuk… Sosyal konut böyle mi olur?'

BİR KİŞİ KALP KRİZİ GEÇİRİP ÖLDÜ

Zeki Dündar dainşaat işçisi 32 yaşında ve iki çocuğu var.Dündar, İncesu'dan Zirvekent'e taşınmış ev sahibi olabilmek için... Ayda 700 TL taksit ödüyor. Dündar, iki senedir burada yaşıyor. 'Bir ümitle buraya geldik' diyen Dündar, en çok çevre düzenlemesinden yakınıyor. Ortalığın yabani otlarla dolu olduğunu belirten Dündar, 'Hiçbir şekilde hizmet yok. Çöplerimiz atılmıyor. Yönetim hiçbir şekilde bizim sorunlarımızla ilgilenmiyor. Asansörlerin motorları sürekli arızalı.. Hep düşük ayarda motorlar takıldığı için asansörler hep arıza veriyor. İnsanlar kaç defa içinde mahsur kaldı hatta içinde kalp krizi geçirip ölen biri oldu. Asansör düğmelerinin hepsi bozuk. Asansörler zemine inmiyor. Çünkü sıfır düğmesi yok. Yönetim bir sürü para topluyor Hiçbir hizmet yok.Ana sınıfına gidiyor sürekli bizden para istiyorlar nereye para ödeyeceğimi şaşırıyorum artık.' diye konuştu.

Çetin Şahin de, Zirvekent'e bir buçuk sene önce taşınanlardan. Şahin de böceklerden yakınarak, 'Böcekler başlı başına büyük bir sorun bina pislik içerisinde temizliğe hiç dikkat edilmiyor. Giriş kapıları sürekli bozuk.' dedi.

'BİZE YALAN SÖYLEDİLER'

Paşa Akkuş da 62 yaşında Devlet Su İşleri'nden emekli. 65 yılından beri Ankara'da yaşıyor Akkuş. 2002 yılında emekli olduktan sonra İstanbul'da 15 sene yaşadığını belirten Akkuş, 'Çalışma hayatım bitince gelip kafa dinlemek istedim. Kafam rahat etsin diye geldim buraya, Ama öyle değilmiş.Mamak Dostlar Mahallesi'nde gecekondum vardı kentsel dönüşüm projesi kapsamında evlerimizi yıktılar bize burayı tahsis ettiler. Keşke evlerimizi yıkmasalardı. Bize dediler ki 55 bin TL ödeyeceksiniz bize yalan söylediler. 55 bin TL değil aslında 65 bin TL faizini söylemediler insanlara. Vatandaşlar borcunu ödemeye gidiyor. Mal sahibine diyorlar ki sizin borcunuz 55 bin TL 10 bin TL faizi var onu söylemediler bize. Sözleşmeyi bile doğru düzgün okutturmadılar. Kendilerini dayattılar. Gecekondularımız yıkılmasın diye çok eylem yaptık ama hiçbir sonuç alamadık. Polis gücüyle devlet gücüyle evlerimizi elimizden aldılar. Bizi buralara sürüklediler şimdi burada per perişanız. Hiçbir hizmet yok. İki tane market açmışlar içinde doğru düzgün bir gıda bulamıyorsunuz. Buranın ne çarşısı var ne mağazası var ne eğlenecek yeri var. Küçük çocuklar bile mağdur edildi.. Oyun alanları bile yok.' diye konuştu.

ÖDEDİĞİM PARA ORTADA YOK

Tarkan Aktaş 42 yaşında. Aktaş'ın da Mamak'ta Tepecik Dostlar Mahallesi'nde gecekondusu vardı. Evi yıkılınca buraya gelmiş ve 55 bin TL borcu var. Evi aldığında 53 bin TL olan borç 3 senedir taksit ödemesine rağmen borcu 57 bin TL'ye çıkmış. 'Nasıl oluyor' diye sorarak, 'Ben gerçekten anlayamıyorum' dedi.

'Ödediğim para ortada yok' diyen Aktaş şöyle konuştu: 'Sözde faiz almayacaklardı. Garibana yardımdı. Nasıl bir yardım? Zamlar memur maaşından fazla. 85 TL aidat ödüyoruz. Ödediğimiz aidatın karşılığını alıyor muyuz? Hayır. Dün mesela akşam üzeri insanlar yine asansörde kaldı. Adamlar asansörü açana kadar 1 saat geçti. Ambulans çağırdık, itfaiye çağırdık. Onlar geldi ama ne yazık ki binaya bakan sorumlu ortada yok. Dolmuşa biniyorsunuz. İki saatte geliyor. Otobüse biniyorsunuz iki saat de ancak geliyor. Güzergahlar uzak. Ulus'tan bindiğinizde otobüs Boğaziçi'nden dolaşıyor. Buranın otobüsünün Boğaziçi'nde ne işi var.'

GECEKONDUMDA ÇOK MUTLUYDUM

Aktaş, 'Direkt otobüs yok mu?' sorusuna ise 'Hayır. Mamak köprünün oraya geliyor. Misket tarafından çıkıyor. Saatlerce sürüyor. Buraya gelen insan, burada duramıyor. Birçoğu evini satıp gidiyor.' diyerek cevap verdi. Üçüncü katta oturduğunu belirten Aktaş, 'Duvarlar su alıyor. İnanmıyorsanız buyurun göstereyim.' diyerek şunları söyledi: 'Üçüncü kattaki daire su alır mı? Ne yazık ki alıyor. Yönetime bildirdik sorunu 'Yönetim yaptım' dedi. Sorun çözülmedi yine aynı. Balkon kapısını kaç sefer yaptığımı hatırlamıyorum. Yine bozuldu, yine bozuldu. Yani camların kenarları açık. Hizmet için insanları aradığımızda, diyor ki; yönetime başvurun, şurayı arayın, burayı arayın. Arıyorsun hepsi birbirine sallıyor. Diyorlar ki bizden çıktı. İşte bilmem ne firması. Onu arıyorsun. Yok A firması B firması. Yani bu benim evimi yıkana kadar. Benim gecekondumu yıkmasaydı ben buradan daha mutluydum. En azından gecekonduda bir saate işime gidip geliyordum. Şimdi sabah iki saat akşam iki saat zamanım yolda geçiyor. İnsanlara eziyet ediyorlar.'

Lale Demirbacak da ev kadını lösemi hastası 38 yaşında bir kızı var. Onun için yaşam daha zor... Lösemi hastası diye damadı kızını terketmiş... Kızını da yanına getirmiş Demirbacak. Asansörde kaldıklarını söyleyen Demirbacak, 'Hepimiz dün ölüyorduk. Kızımda vardı. Dört komşum daha vardı. Onlarla birlikte kaldık. Kızım lösemi hastası dün ölüyordu. Çok korktum. Burada hep asansör sorunu var.Bir de buranın ne bir bakkalı var, ne bir tane manavı var.'

Eşinin olmadığını belirten Demirbacak, yardım istedi ve sağlık ocağının uzak olduğunu belirterek şöyle devam etti: 'Önceden marketler saat 22: 00'a kadar açık oluyordu. Şimdi 19:00'da kapatıyorlar. Hırsızlık oluyormuş. Ya bunun için güvenlik koyun. Bu insanlar işten geldiğinde, oradan markete uğrayıp, evine bir şeyler alacak ama alamıyor.' Demirbacak, 'Ulaşım sorunu büyük sorun burada hastane işlerinizi nasıl hallediyorsunuz?'sorusuna ise şöyle cevap verdi: 'Sıkıntılı. Ambulans arayınca geliyor ama çok sıkıntı var. Aldığın bir buçuk milyar maaş. 750 TL buraya veriyorum.Çobançeşmesi'nde gecekondum vardı. Evim yıkılınca beni 50 bin TL borçlandırıp küçücük yere tıktılar.700 TL ödüyorum. Yetmiyor. Bin 500 TL maaş alıyorum. Su, elektrik, doğalgaz derken yiyecek ekmek bulamıyorum. Böyle olmaz. Kömür parası 300 TL olur mu? Aidat parası 100 TL. Ev fiyatı 350 TL idi, 400'e çıkmış. Olacak iş mi bu? Vicdanlarını ellerine koysunlar. Herkes yiyecek ekmek bulamıyor. Dağın başında oturuyoruz. Yazık bizlere. Maaş yatıyor beş parasız eve geliyorum. Benim çocuğum bir de hasta en azından benim çocuğuma yardımcı olsunlar, elinden tutsunlar. TOKİ fiyatlarını aşağı düşürsünler. Ödeme koşullarını iyileştirsinler. Ben neden 800 TL oraya yatırıp geleyim? Uzun zamandır et yiyemiyoruz. Gecekonduda otursaydık bundan iyiydi. Maaşımız yanımıza kalıyordu. Su, elektrik ödeyip geliyorduk. Domates alıp yiyemiyoruz, biber alıp yiyemiyoruz. Pazardan bir şey getiremiyoruz. Bir karpuza, salatalığa ihtiyaç kaldık.'

EVLER KRAKERDEN YAPILMIŞ!

Derya Şahin Aktaş, 'Bizi tecrit ettiler' diyerek,'Doğunun en ücra köşesinde bile buradaki mağduriyet kesinlikle yaşanmıyor. Su kesintisi başladığı zaman yaklaşık 1 ay sürüyor. Gece veriyorlar. Sabah üçten sonra, sabah ezanı ile geri kesiliyor verdikleri su. Yaklaşık bir ay sürüyor bu süreç. Elektrik kesintileri de başladığı zaman o da yaklaşık bir ay sürüyor. Sözde otobüslerin belli bir saati var. Dolmuş 20 dakikada bir ama sabah 1 saatten fazla dolmuş beklediğim oluyor. Acil bir işin varsa yapamazsın. Evler sanki krakerden yapılmış. Şebeke sorunu var. Baz istasyonları sıkıntılı. Telefon çekmiyor. İnternet çekmiyor. Karyolanın üzerine çıkıyorum. Ayaklarımı kaldırıyorum. En tepede çekiyor. Çocukluğumdan beri üç-dört semtte oturdum. Hatta Ankara'nın sanayi semti olarak bilinen İskitler semtinde büyüdüm ama böyle bir yer görmedim. Her yer böcek. Ne böceği olduğunu bilmiyorum. Midemiz bulanıyor. Evde yemek yiyesin gelmiyor. İstediğin kadar hijyen kurallarına dikkat et ama mümkün değil bu evi saran böceklerden kurtulamıyorsunuz. Sorunun hangi birini anlatalım ki? Tamamen dışlanmış, atılmış buradaki insanlar. Burada yaşamak zor. Ben istemiyorum ama mecburiyetten kalıyoruz. Gerçekten insanın psikolojisini bozmak istiyorsan getirip buraya atacaksın. Araba gelmiyor, sinir oluyorsun. Marketler erken kapanıyor. Sinir oluyorsun. Dolmuşa biniyorsun sinir oluyorsun. Psikolojik şiddet var burada.' diye konuştu.

ULAŞIM YÜZÜNDEN İŞİ BIRAKMIŞ

Hatice Kayamaz ulaşım yüzünden işi bırakmak zorunda kalmış. Kızının sigortasını yatırdığını belirten Kayamaz 'İşi bırakmak zorunda kaldım. 4 araba yapıyordum.' dedi. Böceklerin evi sardığını belirten Kayamaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Tiksiniyorum, yemek yiyemiyorum. Hakikaten bizi kandırdılar. Doğukent'te gecekondum vardı. Bizi borçlandırdılar, burayı verdiler. Dediler ki size ev vereceğiz. Kura çektik. Arsa biçmeden, bize hiçbir şey vermediler. İki katlı gecekondum vardı. Meyve ağaçlarımız vardı. Baya büyük bir arsamız vardı. Para filan vermediler, getirdiler bizde ödüyoruz. Ben bilmiyorum ama eşim '20 yıla yakın ödeyeceğiz' diyor. Her yıl ödeme miktarımız artıyor. Bizi kandırdılar. Bizim bir garantimiz yok burada her şey var. Hırsızlık var. Geçen kapımı zorlamışlar hırsızlar. Can güvenliğimiz yok. Marketi yok. Burada bir tane büfe var bize yakın olan. Mecbur kaldığımız için buradayız. Mecbur kalmasak, burada durmayız. Bizden evlerimizi alıp gasp ettiler.'

Editör: Haber Merkezi