Önceki yazılarımızda ekonomi alanındaki kariyerini küresel finans çevrelerinde ve kredi değerlendirme kuruluşlarında yapan Mehmet Şimşek’in Tayyip Erdoğan tarafından nasıl siyasete sokulduğunu ve uzun süre Maliye Bakanlığı da dahil olmak üzere çok önemli görevlerde bulunduktan sonra dövizle özel sektör eliyle kontrolsüz bir şekilde yapılan borçlanmanın sıcak para akışının kesilmekte olduğu bir dönemde ülke ekonomisini bir çıkmaza sürüklemekte olduğu uyarısını yaptığı için nasıl görevlerinden uzaklaştırıldığını anlatmıştık...

Bunları yaşayan Mehmet Şimşek’in uzun uğraşlar sonucu ikna edilerek tekrar siyasete döndürülmesi ve ekonominin başına geçirilmesi elbette önemlidir. Ancak bu durum geçmişin unutulduğu ve Şimşek’in o dönem yaptığı uyarıların haklı görüldüğü anlamına gelmemektedir...

Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “nas” temeline dayalı politikalarına “epistemolojik” kökenler arayın Nureddin Nebati'den devralırken kullandığı "Şahsıma ağır bir görev verildiğini biliyorum. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönmekten başka çaresi kalmamıştır" sözleri, önümüzdeki dönemde yaşanacak yeni gerilimlere ışık tutmaktadır.

***

Bu ifadeyi kullanmamızın nedeni, Mehmet Şimşek’in sözünü ettiği küresel finans kurumlarının reçetelerine uygun “rasyonel” önlemlerin mevcut ekonomik yıkıntıyı önlemeye yetmeyeceğini, bu önlemler sonuç getirmeyince Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bakın bizim savunduğumuz politikaları eleştiren çevrelerin önerdiği politikalar da sorunları çözemedi” diyerek yeniden ekonominin dümenine geçeceğini düşünmemizdir...

Elbette şu aşamada bu düşünce bir “spekülasyon” niteliği taşımaktadır; ancak bir çok ciddi ekonomist bu görüşü paylaşmaktadır...

görüşü paylaşmaktadır... Nitekim, Erdoğan’ın görüşlerini bire bir uygulayan Berat Albayrak’ın “Allah sonumuzu hayır etsin”” diyerek görevi bırakmak zorunda kalmasının ardından göreve getirilen Lütfi Elvan ve Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal döneminde faiz oranı yüzde 10,25’ten 19’a kadar yükseltildiği halde sorunlara bir çözüm bulunamamıştır...

Bu gelişmeler sonrasında Elvan istifa ederken Ağbal da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görevden alınmıştır.

***

Şimşek’in savunduğu neo-liberal politikaların ne olduğu bellidir...

Ekonomi konusundaki görüşleri uluslararası finans sistemi içinde şekillenmiş olan Şimşek, enflasyonu düşürmek için neo-liberal iktisatçıların reçetelerini uygulayacak, bunun için de “kemer sıkma” yöntemini kullanacaktır...

Bu yöntem, şimdiye kadar uygulandığı tüm ülkelerde krizin yükünü çalışan emekçi kitlelerin sırtına yıkmış, onlar için yaşamı daha zor hale getirmiştir...

Sonuçta, zaten asgari yaşam koşullarını bile elde etmekte zorlanan ve seçim öncesinde kesenin ağzı açılarak tepkisi yatıştırılan geniş halk yığınları bu politikaya tepki gösterecek ve bu tepki ister istemez bir süre sonra Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye yönelecektir...

Bu durumda son seçimi güçlükle kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir zamanlar ekonomik görüşlerini beğenmediği için siyasetten uzaklaştırdığı ama bugünlerde borçlanma kanallarını açmak için yeniden görev vermek zorunda kaldığı Şimşek’in politikalarını sahiplenecek ve bu tepkileri göğüsleyecek midir, yoksa “Bakın, beni eleştirenlerin dediğini yaptım, işte sonucu gördünüz” diyerek Şimşek’e bir kez daha kapıyı mı gösterecektir?..

Bunu yaşayarak göreceğiz!

***

Sonuç olarak oluşturulan yeni kabine görünüşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dereyi geçerek atları değiştirdiği dönemin kabinesi” olarak görülse de ekonomik politikalar açısından bakıldığında durum öyle değildir... O nedenledir ki, Erdoğan, uzun sayılamayacak bir süre önce kendisi tarafından tasfiye edilen bir ekonomist politikacıyı yine kendisi ısrar ederek göreve getirmek zorunda kalmıştır...

Ve unutmayalım ki, ekonomi siyasette önemli bir rol oynamaya devam etmektedir.

(Bitti)