Toplumda son yıllarda giderek daha sık konuşulan “ev genci” olgusu, yalnızca bir yaşam biçimi değişimi değil, aynı zamanda gençlerin iç dünyasında büyüyen bir sosyal ve psikolojik dönüşümün işareti olarak değerlendiriliyor. Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, gençlerin dış dünyadan uzaklaşarak evde kalmayı tercih etmesinin ardında kaygı, ekonomik belirsizlik, toplumsal baskı ve dijital dünyanın çekiciliği gibi birçok nedenin bulunduğunu söyledi.

Pandemi sürecinin evde kalmayı yalnızca zorunluluk değil, aynı zamanda “normal” hale getirdiğini belirten Aydın, “Birçok genç için dışarıda olmak fikri, kaygı, başarısızlık korkusu ve değersizlik duygularını tetikliyor. Bu nedenle ev, zamanla bir güvenli alan haline geliyor. Ancak bu güvenli alan uzun vadede psikolojik bir kapana dönüşebiliyor. Korkularından kaçmak için sığınılan alan, zamanla kaygının beslendiği yer haline geliyor” dedi.

Aydın, Japonya’da yıllardır tartışılan “hikikomori” olgusuna dikkat çekerek, “Orada toplumla bağlarını koparan binlerce genç var. Türkiye’de tablo bu kadar ileri olmasa da benzer bir eğilim açıkça görülüyor” ifadelerini kullandı.

Pandemi sonrası dönemde ekonomik zorluklar ve genç işsizliğinin bu eğilimi derinleştirdiğini belirten Aydın, “Gençler çabaladıklarında bile sonuç alamayacaklarını düşünüyor. ‘Ne yapsam da işe yaramıyor’ duygusu, içe kapanmayı tetikliyor” dedi. TÜİK verilerine göre, 2025 itibarıyla 15-24 yaş arası genç işsizlik oranı yüzde 18,4 düzeyinde.

Toplumsal başarı baskısının da gençlerin dış dünyadan uzaklaşmasında etkili olduğunu belirten Aydın, “Üniversite sınavları, iş bulma kaygısı, mükemmeliyetçilik ve sosyal karşılaştırmalar birçok genci yetersiz hissettiriyor. Sosyal medya bu baskıyı artırıyor. Gençler artık dış dünyayı, yetersizliklerinin aynası gibi görüyor. Bu da içe kapanmayı duygusal bir savunma mekanizmasına dönüştürüyor” dedi.

Aydın, özellikle kaygı bozuklukları, depresyon ve özgüven eksikliği yaşayan gençlerin sosyal ortamlardan uzaklaşmaya daha yatkın olduğuna dikkat çekti: “Bazı gençler için topluluk içinde olmak başlı başına bir tehdit. Denemektense hiç başlamamak daha güvenli geliyor.”

Sosyal medya, oyunlar ve dijital platformların kısa süreli tatmin duygusu yaratarak gençleri gerçek yaşamdan kopardığını da belirten Aydın, “Bir genç sosyal medyada beğeni aldığında kendini değerli hissedebiliyor. Ancak okulda, işte veya sosyal ilişkilerde aynı tatmini bulamıyorsa, dijital dünya daha cazip hale geliyor. Bu durum bir tür dijital kaçışa dönüşüyor” dedi.

Uzman, ailelerin bu süreçte baskıcı tutumlardan kaçınması gerektiğini vurgulayarak, “Bazı aileler iyi niyetle ‘Bir işe gir, kendine gelirsin’ gibi sözlerle baskı yapıyor. Bu ise utanç duygusunu büyütüyor. Gencin neden geri çekildiğini anlamak, onu küçük sosyal adımlar için cesaretlendirmek çok daha etkili. Sosyal hayata dönüş, baskıyla değil; güven, anlayış ve küçük başarı deneyimleriyle mümkün olur” diye konuştu.

Muhabir: İrem Akbay